ŞEBNEM GÜRSOYDAN
iki valiz elimde karadeniz sokaklarında daha doğrusu trabzon sokaklarında yürüyorum! toğrağının kokusuna kadar seviyorum trabzonu. eee LAZ KIZIYIZ sonuçta. bide ne göreyim genç bi çocuk babaannemin köpeğine taş atıyor! benim köpeğime bizim köpeğimize! taş atmak nedir görürsün sen şimdi!
'' ne yapıyorsun lan sen hayvan herif ."
Elindeki taşı yere fırlatıp ritimli bir şekilde ıslık çalarak bana döndü
" ben mi ? "
Kaşlarımı çatıp elimdeki valizleri bir kenara bıraktım ellerimi belime koydum ve bağırarak konuşmaya başladım.
" evet seen burda senden başka hayvan mı var lan ırz düşmanı "
''ağır oluyo ama''
''olsun lan olsun! senin gibi cadde zübbesine az bile!''
''ya sen kesin laz kızısın dimi?''
''he lan ! laz kızıyım! buraların toprağıda babannemden sorulur! şimdi sen bu köpeği taşlıyosun ya-elime bi kaç taş alıp genç çocuğa fırlattım- işte bizde seni böyle taşlaruz kaçma lan gel buraya
Selimin Ağzından
taşlar kafama kafama yağarken tabana kuvvet koşmaya başladım! bu LAZ KIZI'ndan korkulur. dedemin evine geldiğim an kapıyı çalmaya başladım! dedem kapıyı açıp
''da noluyi! sabah sabah''
''karadenize geldiğim gün. LAZ KIZI tarafından taşlandım!''
''kim bu LAZ KİZİ ''
''ne bilim? böyle koca koca gözleri var. başka hiç bi halta yaramıyo!
''dur bakim dur! sen şu pempe sultanın torununamı? taşlandın!'
" pembe sultan kim ya " dediğim an arkadan bi ses geldi.
''pembe sultan! benim babaannem!'' Dedem laz kızını görünce gülüp konuştu.
''hoşgeldun şebnem''
''da hoşbulduk! dede de ha bu uşak senin torunin mu?''
''evet''
''söyle o cadde zübbesuna! da daha demin bizum köpeği taşlayaydu! bende onu taşladum!'' dedem gülerek bana baktı.
''bizum uşak öyle köpekti kedidi. anlamaz kizum. o varsa yoksa bilcisayar. telefon bilir''
''ha o zaman ya kendu öğrenecek! yada ben oni taşlayarak öğreteceğum. de hadi eyvallah!'' deyip. valizini alıp gitti. LAZ KIZI.
Şebnemin Ağzından
Bahçe kapısını açıp kendimi direk içeri attım babanem bahçede ki çiçeklerle uğraşıyordu her zaman ki gibi neşeli sesimle bağırmaya başladım
" pempee sultaan "
Elindeki çapayı yere atıp şaşkınca kollarını açtı
" uyyy benum dillum celmuş "
Valizlerimi yere bırakıp hızlıca açtığı kollarına gittim ve sıkıca sarıldım.
" kiz dillu yavaş kemuklarumu kiracaksun "
" özlemişum pembe sultan "
''uyy! benim cüzel kizum.''
sarılmayı bırakıp pembe sultanın o pamuk ellerini öptüm. bahçedeki divana oturduk.