Bizim evde kolay kolay bir şey bozulmaz. Aslında, teknoloji konusunda çok şanssızızdır. Yeni teknoloji bir ürün aldığımızda muhakkak bozuk çıkar. Kısa sürede değiştiririz ya da bir kaç kez tamire veririz falan. Mesela uydu alıcısına ilk geçildiğinde bir türlü sağlam alıcıya denk gelemedik. Çatıda anten ayarıyla, kırık kabloların yenilenmesiyle ve sonunda uydu alıcısının değiştirilmesiyle geçen günler sonunda yeni aldığımız aleti hala yazlıkta kullanmaktayız. Zor da olsa bir ürünü tutturmuşsak kesinlikle çok uzun seneler kullanırız. Evimiz bir türlü bozulmayan eskise de kullanılmaz hale gelmeyen eşyalarla doludur. 4 tane televizyon olması da bu yüzden. Bir tanesi çocukluğumdan kalma. 95 yılında alınmış çocuk odası için 35 ekran bir televizyon hala çalışıyor, atalım mı? Mutfağa koyduk, eski radyonun yerine, orada duruyor. Diğerleri de ilk 70 ekran televizyonumuz, ilk 85 ekran televizyonumuz ve ilk 102 ekran lcd televizyonumuz.
Eski radyoya gelirsek, o, tam bir olay. Babam 70'lerin sonunda, ilk para kazanmaya başladığında, almış. İyi bir araba radyosuymuş aslında. Şu kadar falan. tahta kutuyla kaplatmış etrafını. Babam üstüne titriyor ya 3-4 yaşlarındayken ben onu yere atar üstünde zıplarmışım. Bana kızmaya da kıyamaz korka korka alıp bakarmış bozuldu mu diye. Hiç de bir şeycik olmamış ya, dursa hala çalışır. Eski evde, mutfakta, aspiratörün üstünde dururdu. Hiç unutmam Ramazanda sahura kalkar, arkası yarın programı dinlerdik o radyoda. Okul var diye bana oruç tutmak yasak ama zaten gece uyuyamayan bir çocuğum. Tutmasam da kalkar yemek yerdim o programı dinlemek için.
Müstakil evlerin sorunudur. Böceği, faresi eksik olmaz. Bizim evde de öyleydi. Sonunda müteahhide verdik de rahatlarız dedik. Yeni apartman yapıldı, taşındık ettik. Tabii bu tvler ve radyo hala bizimle. Yeni evde de mutfağa koyduk. O zamanlar salonda lcd tv'miz olmadığından mutfakta radyonun yeri hazır. 70 ekran, oturma odasında, 35 ekran yatak odasında, benim odadaysa emektar bir bilgisayar. A! Bak o aletlere göre çabuk bozuldu. Yok, bozulmadı da eskidi. Her gün yeni bir uygulama geliştiriyorlar, artık yenilemek şart oluyor. 7-8 sene kullandım yine de. Şimdi ki de bir o kadar var ya. Neyse efendim, yeni eve taşındık taşınmasına da bizim böcekler de bizimle birlikte taşındı sanki. Gece mutfağa giremez oldum. Hangi çekmeceyi açsam bir böcek, ekmek dolabına baksam başka böcek. Buzdolabında yok Allahtan ama kolunda yakalım bir kere. Hayır, ben öldürmeye de kıyamam. Tek böcek öldürmüşümdür yeni evde, o da yatağımda yakaladığım için. Velhasılıkelam başkalarına soruyoruz sizde böcek var mı diye, yok. Ona buna bakıyoruz, yok. Bizim evden hiç eksilmiyor köftehorlar.
3-4 sene geçti, dayanamadık, dedik ilaçlatalım bu evi, başka çaresi yok. Babamın da hep bir teorisi vardır, bu ilaçlamalarla ilgili. Bu şirketler evlere böcek atıyor, sonra gelip kurtardık ayağına yapıyorlar der. Evveliyatta Charlie Chaplin'de mi izlemiş ne. Sonunda o da dayanamadı teslim oldu bu alçak düzene. Geldi adamlar, anlattı. Önce eşyaları şöyle saracaksınız, evi şu kadar boşaltacaksınız, sonrasında şunları yapacaksınız falan. Dinledik tabii. Evi bir görelim dediler, en çok nerede görüyorsunuz böcekleri, dediler, hemen girdim araya mutfakta diyerek. Doğrudur, dediler, en çok yiyecek orada, peki bir bakalım. Baktılar bakmasına da bizim "antika" radyodan şüphelenmesinler mi. Bu ne zamandır burada? Tahtası kaç yıllık? Falan. İçine bir bakalım, dediler. Allahtan babam yok annemle bakıştık birbirimize. Dağıtıktan sonra toplar mıyız, toplarız, dedik. Getirdik bir çekiç, tornavida, ne varsa. Adam bir-iki zorlandı, sonra yardı ikiye emektarı. Anam babam ne göreyim! İçinde ayrı bir dünya oluşmuş, ayrı bir yaşam çeşidi filizlenmiş. Paralel evrenlere ilk o zaman inandım. Kendi kolonileri kurmuş yüzlerce böcek, yuva yapmış radyoya. Oradan oraya kaçışıyorlar. Komutanları sandığım bir tanesi topladı bunları etrafına, emirler yağdırıyor, siz şuraya kaçın, siz bura çömelin, falan. Yayılacaklar bütün eve. Tuttuğumuz gibi en yakın çöp poşetinin içine tıktık. birkaçı kaçtı tabii, birkaç dediysem onlarca. Hemen karantinaya alındı ortam, kurtarabildiğimizi kurtardık, gerisine acımadan bastılar ilacı. Birkaç parça yemek takımı arada helak oldu ama yapacak bir şey yok.
Gün geldi açtık evi, yerleştik, ben yine gece oturup öğlen kalkıyorum ya babamla kahvaltıda pek karsılaşmıyoruz. Annem de uyuyor. Sonunda dayanamadı, iş yerinde bütün gün aklında tutmuş. Eve, radyom nerde benim? diye sorarak girdi. Dedik, radyonu defnettik yapacak bir şey yoktu, böceklerin tüm kaynağı oymuş. Bir iki gün üzüldü etti. Yeni bir lcd tv aldım ona, eski 35 ekranı da mutfağa koyduk, radyonun yerine. Mutlu şimdi, gece gündüz Güldür Güldür seyrediyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Müstakil Ev Sorunu
Short Story-Ne oldu senin iş konusu? -Ne olacak ya bir haber yok, ümidim de yok. -Çok mu maaş istiyorsun acaba? -Yok, ne maaşı, sigortam yatsın, şu GSS primi ödemelerinden kurtulayım yeter. -Muaf olamadın mı? Çıkardıkları prime itiraz etseydin. -Ettim, etmem m...