Ders matematikti. Dersi dinlemek yerine Ahmet i izliyordum. Kahverengi nin en güzel tonundaki gözleri,uzun boyu,siyah uzun saçları. "Ne yapıyorsun!"Nursima bu güzel manzaranın içine etmişti."Ne yapıyorum?diye sordum "Çocuğun ağzının içine düştün anlayacak." "Anlamaz odun." "Odun evet." "Sen odun diyemezsin ona o benim odunum." Ne yapıyordum ben. Ders bitince özgür kalmış bir kuş gibiydim. Miray "Derste konuştuklarınızı neredeyse duyacaktı."dedi. Ama umurumda değildi. "Duyarsa duysun ırgalamaz beni."dedim. Bu derste matematikti ve şükür ki bitti. Teknoloji tasarım ilk on dakikasında okuldaydık. Müdür yardımcısı,Mustafa Gültekin, otobüsün geldiğini söyledi. Ve herkes birden dışarı fırladı. Otobüse bindiğimizde Kaan Ahmet ve Yusuf iki arķamızda oturuyorlardı.Miray ve ben Kaan ve Ahmeti tabir yerindeyse kesiyorduk. Konferans salonuna gelince hemen arkamıza oturdular. Sürekli bizi kesiyorlardı. Okula döndük. Ve hiçbirşey olmamış gibi devam ediyorlardı. Bu gerçekten sinir bozucuydu. Kantine yöneldim birden önüme Ahmet geçti. Gerçekten bir gün onu öldürebilirdim hatta ölümünün benim elimden olacağına kalıbımı basabilirim. Ama şimdi değil gelip bana yalvardıktan sonra. Evde hep onu düşünüyordum.