"Bayan Lovato, hava alanına geldik."
Sesle beraber gözlerimi açtım. Uçağın kalkmasına yarım saat vardı. Arabadan inip uçağa doğru yöneldim. Yolcu alışları başladığında uçağa binip koltuğuma oturdum ve müzik dinlemeye başladım.
Yeni bir şehre gidiyordum. Her şeyi değiştirmeye gidiyordum. Justin'i unutmaya, hayatımı değiştirmeye gidiyordum. Beni orada nelerin beklediğini merak ediyordum. Bu düşüncelerle kendimi uykunun kollarına bıraktım.
***
Uyandığımda gelmiş olduğumuzu gördüm. Bunca saat ne ara geçti diye düşünürken çantalarımı alıp dışarı çıktım. Etrafıma bakınıp derin bir nefes aldım. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmasına izin vermeyecektim.
Taksiye binip gideceğim yeri söyledim. Yarım saatin sonunda eve ulaşmıştım. Taksiciye parasını uzatıp valizlerimi aldım. Kapının önünde bir süre durup evi baştan aşağı süzdüm. Ne çok büyük ne de küçük bir evdi. İçeri girip kapıyı kapattım. Mobilyalarım önceden alınmış ve yerleştirilmişti. Kolileri yerleştirmek için yardıma ihtiyacım olduğunu fark ettim. New York'daki tek arkadaşım Briana'yı aramaya karar verdim. Telefonumu alıp rehberden numarasını buldum. İkinci çalışta açtı.
***
"Yeni evin ne kadar da güzel !"
Briana evin her yerini geziyor bir yandan da eşyaları inceliyordu.
"Artık gelip yardım eder misin Briana ?"
"Ah, evet. Bu koliyi nereye yerleştireceğim ?"
Eliyle üstünde Memories yazan koliyi işaret etti.
"Şey, onu ben yerleştiririm. Boşver onu," diyerek geçiştirsem de Briana koliyi alıp açtı. Elinden almaya yeltendiğimde çoktan açmıştı. Drew ve Bana ait her şey oradaydı. İkimizin fotoğrafının olduğu çerçeveyi eline aldı.
"Aman Tanrım. Bu Justin Bieber değil mi ?"
Yüzümü buruşturdum. "Justin mi ? Drew demek istedin herhalde."
"Drew mu ? Hayır, hayır. Bu Justin Bieber. Geçende yeni klibi Company çıktı."
Şarkı sözlerini mırıldanarak çerçeveyi kolinin içine bıraktı.
"Eminim biriyle karıştırmışsındır. Bu Justin Bieber mıdır nedir, o değil. Çocukluk arkadaşım Drew." koliyi elinden çekip yere bıraktım. Justin Bieber da kimdi ?
Ağzını açıp konuşmaya yeltendiğinde sözünü yarıda kestim. "Ben acıktım. Pizza sipariş edelim mi ? Bende numaralar yok da."
"Pekala sen burada bekle. Ben numarayı bulup sipariş edeceğim. İki tane orta boy değil mi ?"
Başımla onu onaylayıp televizyon kumandasını aldım. Koltuğa oturup biraz dinlenmeye karar verdim. Kanallarda gezerken bir haber gözüme takıldı. Haber başlığında "Justin Bieber" yazdığını görünce durdum. Platin sarısı saçları, hiç değişmeyen gülüşü, o dudakları, tarif edilemeyecek kadar güzel olan gözleri... Bu... Bu oydu. Ağzım şaşkınlıkla açılınca ağzımdan dökülen tek kelime şu oldu.
"Drew ?"
Bu o olamazdı değil mi ? Drew televizyondaydı ve bir konseri yayımlanıyordu. Onca kalabalık şarkı söyleyen Drew.. Tuhaf olansa isminin Justin olmasıydı.
"Ah, işte Justin Bieber. Bak sana dediğim çocuk. Drew'la benziyorlar değil mi ?" Briana odaya girip yanımdaki koltuğa oturdu. Haber bitmişti. Bense hala şaşkındım ve olduğum yerde kalmıştım. Telefonumu alıp arama yerine "Justin Bieber" yazdım. Bir sürü fotoğraf, video ve haber çıkmıştı. Biyografi kısmına girdim. "2008 yılında Scooter Braun tarafından Youtube internet sitesinde keşfedilen Justin, başarılı projelere imza atmış ve dünyanın her yerinden bir çok hayrana sahip olmuştur." Yan kısımda Scooter Braun'un resmi vardı. Resmin üstüne bastım. Bu oydu. Biz Kanada'dayken Justin'in yanına gelip onu Atlanta'ya götüren adamdı. O gün çok ağlamıştım. Küçük bir kız çocuğuyken göz yaşlarımın arasından Drew'un gitmesini izlemiştim. İşte o günden sonra Drew dönmedi. Demek o adam Drew'u ünlü yapmıştı. Artık ünlü ve bambaşka bir hayata sahipti. Eminim beni hatırlamazdı bile.
"Hey, Demi ? Dünyadan Demi'ye," diyerek ellini çenme koyup yüzümü kendi yüzüne çevirdi. "Daldın gittin Demi," diyerek gülmeye başladı.
"Bu çocuk, Drew," yutkunup devam ettim. "Yani Justin, konseri falan var mı bu zamanlarda ?"
"Bugün New York'da var," ellerini çırptı. "Ve bil bakalım kimler New York'da !"
Ona tuhaf bir bakış attım. "Ne yani konserine mi gideceğiz ?
İki tane bileti neredeyse gözüme sokarak konuştu. "Bak, ikimize bilet bile aldım ! Hadi ama Demi. Çok eğleneceğiz!"
Ben biletleri incelerken o bir şarkı mırıldanıyordu.
"Is it too late now to say sorry,
Cause I'm missing more than just your body..."
"O da ne ?"
"Favori Justin Bieber şarkım."
Ona tuhaf tuhaf bakarak ayağa kalktım. "Konsere ben gelmeyeceğim. Drew'u görmek istemiyorum."
"Justin Bieber'ı mı ?"
Göz devirdim. "Her ne sikimse."
Merdivenlere yönelip odama çıktım. Mobilyaların önceden yerleştirilmiş olması benim için bir avantajdı. Çift kişilik yatağıma kendimi atarak olanları düşündüm. Justin Bieber... Drew yıllar sonra bir şarkıcı olmuştu. Her şey bir şaka gibi geliyordu. O mükemmel kahverengi gür saçlarının yerini platin sarısı saçları almıştı. Kafam öyle karışıktı ki bunları düşünmeden bir an önce uyumak istiyordum.
Selam. Bu hikaye için aklımda çok güzel kurgular var. Bölümleri paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Oy ve özellikle yorumlarınızı bekliyorum. Öpüldünüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Friends || Justemi
Random"Yıllar sonra.. Evet yıllar sonra, artık Popun Prensi olarak anılan çocukluk arkadaşım buradaydı işte. Ne diyeceğimi, ne söyleyeceğim bilemeden öylece duruyordum karşısında. Kalbine aşık olduğum çocukluk arkadaşım buradaydı işte. Farklı gelmişti göz...