Dejavu

30 2 1
                                    

Topu havada yakalıyorum ve sayı için koşuyorum. Öyle bir koşu ki bu sanki maç sonunda tüm hayatım değişecekmiş gibi arkama bakmadan koşuyorum. Koşarken gözüm tribüne takılıyor ve orda annemi görüyorum.
Gözlerinde biriken yaşlar yüzünden gözlerinin parıltısı ve burnunun ucundaki hafif kızarıklık moralinin bozuk olduğu anlamına geliyor. Kafasını aşağıya eğmiş hareketsiz duruyor. Aklımdan yine kavga ettiler heralde diye geçirirken bir anda şiddetle biriyle çarpışıyorum ve kendimi yerde buluyorum. Gözlerim kapalı ama sesleri duyabiliyorum.
"George ! İyi misin ? " Başka bir ses
"Çok dalgındı onu hiç böyle görmemiştim."
"Hadi kaptan uyan."
"Buuls seni bekliyor."
"Hedeflerin için."

Saatin alarmıyla gözümü açmam bir oldu ve rüyanın etkisinde o kadar kalmışım ki kendimi hastanede zannederken evde buldum. 5 dakika tavana bakdıkdan sonra maç günü olduğu aklıma geldi ve yataktan zıplayıp banyoya yöneldim. Soğuk suda banyo, saçların kurutulması, giyinme, çanta hazırlama...
Bunlar epey bir zamanımı alınca koşarak mutfağa gittim. Annem kahvaltıyı hazırlıyordu. Hazırlıyordu. Sadece Hazırlıyordu. Günaydın yok, öpücük yok vede 16 sayfalık gazetesini hicbir zaman kaçırmayan babam yok.
"Iyi uyudun mu ? Maça hazır mısın ? "
"Beden olarak evet ama beyin olarak hayır. "
"George. Dünkü olaylar için özür dilerim. Maçtan önce bunları sana yansıtmamız gerekiyordu. Üzgünüm."
"Babam gelmedimi ? "
"Gelmedi. "
Kahvaltıyı ve konuşmamızı yarıda kesen servisin kornası oldu. Çantamı alıp çıkarken
"George. Sana güveniyorum. "
Hiçbir tepki vermeden kapıyı çektim ve yavaş adımlarla servise gittim. Servis tezahürat ve şarkılarla inlerken ben babamı düşünüyordum. Acaba nerde kaldı ? Maça gelecek mi ?
"Kaptan hoşgeldin. Kemik kırmaya hazır mısın ? "
"Kaptan galiba uyanamamış . Alo. Kuleden kaptana. Kemik kırmak için izin istiyoruz. Tamam "
"Heee. Tabiki hazırım. "
Bu iki kelimeyi söylemek enerjimin yarisini almıştı sanki. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Sadece düşünmek istiyordum. Ama bu söylediklerim bu servisde imkânsızdı ve bende şarkı ve tezahüratların içine karışıp ortama ayak uydurmaya çalıştım.
Sahada ısınırken bir gözüm tribündeydi. Annemi ve babamı arıyordum. Diğer sporcular yakınlarına gururla el sallayıp selam verirken ben...
Bir umut bekliyordum işte. Dakikaların saniyelerin gecmesini istemiyordum. İstemiyordum çünkü hala bir umut ailemin gelmesini bekliyordum. Isınma bitmişti. Ve ortada hala kimse yoktu. Maçın başlamasına 5 dakika vardı ve herkez yerini almıştı.
Hücum takımı bizdik ve işaret gelmişti. Toucdown yapmak için topu almıştım. Sinirle koşuyordum. Ardıma bakmadan, düşmeden...
Tribune baktım. Hiçbir tanıdık yüz göremedim ve bu durum beni dahada sinirlendiriyordu. Sinirlenmemde daha hızlı koşmama neden oluyordu. Nedense dejavu görüyor gibi oldum. Sanki bu olayı daha önce yaşamış gibiydim ve tribünde tanıdık bi sima görür gibi oldum. Toucdown için son 5 adım. Biraz yavaşladım ve rahatladım. Tribünde o tanıdık yüzü aradım ve bi anda "ÇATTT" diye bi ses geldi ve acıyla kendimi yerde buldum. Gözüm kapalı baygındım ama sesleri duyabiliyordum.
"George ! İyi misin ? "
"Çok dalgındı onu hiç böyle görmemiştim. "
"Hadi kaptan uyan. "
" Buuls seni bekliyor. "
"Hedeflerin için. "

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlıktan KaçanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin