Artık ünlü olmak, istediğin ünlüyle çıkmak eskisi gibi zor değil. Buna kanaat getirdim çünkü her geçen gün şöyle bir haber çıkıyor "Ünlü şarkıcı X, konserinde tanıştığı Y ile birlikte! Şok şok şok!" Aman ne büyük bir olay! Ya da "Ünlü oyuncu A, film galasında tanıştığı hayranıyla sevgili oldu!"
18 yaşında, kimine göre ergen bir kızım. Hayallerim ergence, ünlü birine platonik aşığım. Yani ergenim(!). Ben ergen olduğumu düşünmüyorum orası ayrı bir konu. Bana ergen diyen insanlar, twitterda 'ay aşqııımmm' diye konuşan insanlar. Hayallerim yüzünden ergen damgası yiyeceksem sorun değil.
2010 yılında patlayan müzik grubu ile tanışmam 1 sene sonrasında oldu. Ben de şöyle bir hastalık var, bir kitle, bir ünlüye veya bir moda akımına karşı bir zaafı olunca ben tanımadan, bilmeden nefret ediyorum. İster dünyanın en yakışıklı insanı olsun, ister en pahalı yüzüğü olsun. ÖN YARGI! Facebookta dolaşan "1D <3" gibi şeyler gördükçe midem kalkıyordu. Şimdi düşünüyorum da tanımadan yargılamak ne kadar da kötü bir şeymiş. Neyse.
2011 yılına girdik. Çok yakın bir arkadaşım var. Ona da Siyah diyelim. Benden 1D'nin fotoğraflarını istedi. Böyle tıslaya tıslaya bilgisayarımı açtım. Google'a 'one direction' diye girdim.
3 saat sonra annemin beni çağırışıyla bilgisayarımdan anca kalkabildim. Bütün kliplere, şarkılarına, fotoğraflarına, vikipedide hayatlarına 76 defa göz gezdirdikten sonra facebooktan hayran sayfalarına kadar baktım ve bulduğum fotoğrafları ertesi gün bluetoothla Siyah'a gönderdim. Ama katiyen bir şey söylemedim. Yavaş yavaş hayranları oluyordum. Bu içimi yeyip bitiren bir durumdu. Çünkü bende o çılgın hayranlar gibi olmaktan korkuyordum. Eğer bunu kendi içimde halledebilirsem, kimseye söylemezsem, sadece bir hayranlık olacaktı. Böyle olduğuna inandırdım kendimi.
İçimde büyüyen şey, hayranlıktan sıyrılıp sevgiye dönüştü. Hiçbir zaman sevgisini gösteremeyen bir insan olmuşumdur. İnan bana, onlar benim ailem gibi oldular. Bana ön yargılı davranmamayı öğrettiler. Statünün öneminin olmadığını, herkesin eşit olduğunu öğrendim. Aile kavramının karşılığı oldular. Şu vakte kadar hiçbir albümlerini, dergilerini, posterlerini, parfümlerini almadım. Şimdi diyeceksin ki, ne biçim bir hayransın sen? Hayran değilim öncelikle. Hiçbir zaman içimden gelmedi almak. Alırsam benimle kısıtlı kalacaklardı. Bana ait olacaklardı. Ve ben onları, bir parfüm şişesinden ibaret olduklarını farz edecektim. 'Yeni parfüm ne zaman çıkıyor?' diye sorup kendime teselliler verecektim. Sen, böyle olabilirsin. Bu çok doğal bir durum. Ama ben farklı düşünüyorum. Kimseye hakaret etmiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Kimseyi yargılamıyorum da böyle şeyler yaptığı için.
Mesela ben Lovatic'im. Deliler gibi hayranım kadına. Boş zamanlarımda hep en yüksek notalarını falan dinliyorum. Bir de kitabını aldım. Stay Strong'u yani. Neyse.
Gruptan birine platonik olduğumu anlamışsındır. Şimdi güldüğünü ve 'ergen' dediğini duyar gibi oldum. Arkadaşlarım böyle yapıyor çünkü. Onun bahsi geçtiği zaman; 'Oooooooooof Hunter! Yine mi?' EVET YİNE.
Ben oturup saatlerce -Mavi olsun adı, en sevdiğim.- Mavi hakkında konuşan bir insan değilim. Dediğim şey genelde şu yönde oluyor; "Mavi'ye aşık falan değilim, bana platonik demeyi keser misin?, hayır sadece ondan hoşlanıyorum, evet onu hayatımda hiç görmediğimi biliyorum, tabikide ekrandaki gibi iyi biri olmayabilir, Taylor veya başka biri hayatında olabilir niçin kıskanayım... vs vs vs vsvsvs.... Şu noktada 'HEPİNİZDEN NEFRET EDİYORUM' diye bağırmak geliyor içimden. Ama yapmayacağım. Çünkü ben güçlü bir kızım ve hayallerimi gerçekleştirmek için elimden ne geliyorsa yaparım. Yaptım da.
2015'de üniversite sınavına hazırlanırken hedefim, "ŞU ÜNİYİ KAZANCAM" değildi. "Mavi'yi görmek için attığım adım" . Hedefimi sabitlemedim, hep yapılması en güç şeyi yapmaya odakladım kendimi. Ben hayatta imkansız diye bir şey olmadığına inananlardanım.
Üniversiteyi kazandım. İstediğim şehir, istediğim üniversite, istediğim bölüm... Çünkü ben inandım. İçimde en ufak kalan bir kıvılcımı bile ateşe çevirmeye hazırdım.
Başarmama az kaldığını biliyordum. Ama İstanbul'da kaldığım 4 ay boyunca hayallerim birer birer yok oldu. Artık daha az hayal kurmaya başladım. Önceleri, gece bir saat erken girip yatağıma hayaller kurardım. Ama son zamanlarda değil hayal kurmak, Mavi'yi bile hatırlamamaya başladım. Bunun sebebi iki gün evvel gazetelerin manşetlerindeydi; İstanbul'a ünlü olma hayalleriyle giden Hunter, hiçbir bok olamadı. Şok şok şok!
Oyuncu olmak, ikinci hayalim arasında. Bu hayalimi okuldan sonraya ertelemek gibi gereksiz bir karar aldım.
Kendime olan inancım günden güne azalırken, 1D bir buçuk yıl ara verme kararı aldılar. Arkadaşlarım bana inanmazken ben kendime inandım. 'Bak Hunter, çirkin olabilirsin, kendini beğenmeyebilirsin, ama bunların hiçbiri Mavi'nin seni sevmesine engel değil. Daha 17 yaşındasın, değişeceksin, dişlerini yaptıracaksın, makyajda yaptın mı oh!' Derken nereden nereye geldim. 'Sen, Hunter'sın, bir yolunu bulur onunla görüşürsün.' , diyen ben, artık hayallerinin ne olduğunu unutan bir kız.
İşte tam bu zamanlarda, yani hayallerimden vazgeçecekken öyle şeylere şahit oluyorum ki! Sen fac fiction mu dersin bilmem ama, artık Türkiye'de böyle diziler çekiliyor. Üstüne bir de ünlü oyuncunun hayranıyla evlenme haberlerini görünce oturup saatlerce ağlıyorum. Allah'ım madem böyle şeyler olabilecek şeyler, madem bana gösteriyorsun, biraz yardım et. Ana sayfam da ilk haberin fotoğraftaki gibi olması Allah'ın bana işareti değilde ne? Tam böyle zamanlarda, önce üzülüp sonra yeniden ayağa kalkıyorum. Teşekkürler Allah'ım. Vazgeçmeme izin vermediğin için ve her şey için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Ananas
Чиклит"İnsanlarla konuşmaya çekindiğim şeyleri yazdığım vintage defterimden alıntılar"