Günaydın bayan.
Günaydın bayan Monica hayatımda annemden sonra sevdiğim tek kadın. Mahallenin kraliçesi olan bu kadın akıl sorunları nedeniyle 1 yıl rehabilitasyon merkezinde tedavi görmüş bu süreç ona pek iyi gelemesede kendi hayatını kurmuş güçlü kadındı. Ailemi kaybedeli iki yıl olmuştu. O zamandan beri karanlık tek arkadaşım olmuştu. Annem ve babamı akrabalarımızdan kimse sevmezdi. Kaçarak evlenmişlerdi.Bana çok normal geliyordu bu yüzden kimse beni istemedi. Kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmeliydim ve başarıyordum . Hep hayatıma yeni birileri girsin istedim bilinçaltımı dinlerken telefon çalmaya başladı. Yine o gereksiz bozuntusu arıyordu ( yani seni zerre kadar umursamıyorum niye bu çaba .) annemin sevgilisi yani üvey babam son zamanlarda fazla olmuştu. Konuşmak istemediğim için kapattım biliyordum ki rahat bırakmayacaktı. Tahmin ettiğim gibi iki üç kez daha aramıştı. Telefonu tamamen kapatıp sahile gitmeye karar verdim. Sakinleşmek ve temiz hava almak için yürümeyi tercih ettim. Sahile geldiğimde banklardan birine oturdum. Kulaklığımı takıp müzik açtıktan sonra masum ve masmavi denizi izlemeye kendimi de huzurun kollarına bıraktım. Bu huzurlu anı omzuma dokunan soğuk el bozmuştu. Arkamı döndüğümde gereksizi karşımda görünce şok olmuştum. "ah lanet olsun ne işi vardı burada " diye fısıldadıktan sonra hemen kalkıp yürümeye başladım. Bir anda dirseğimde soğuk bir el hissettim. Nefesimi dışarı verip "Ne var" diye tısladıktan sonra "Benimle geliyorsun" dedi sertçe neden onunla gidiyordum ki "Hayır seninle gelmiyorum" sesim fazla çıkmıştı. aramızdaki mesafeyi iki üç adım atıp kapattı. Yüzünde çapkın bir gülümseme vardı. Çok sinir bozucuydu dişlerimi sıkmaya başladım. "Bundan sonra hep benimlesin buna alışsan iyi olur ufaklık" ne ne ne o anki sinirim daha da artmıştı. Elimi yumruk yapıp sıkmaya başladım. Onu yumruklamak vurmak hatta tekmelemek istiyordum. Ama sinirime hakim olup sakinleşmeye çalıştım. " Ne demek istiyorsun." Diye şaşkınca sordum.Derin bir nefes alıp elini kot pantolonunun cebine elini sokup bir kağıt çıkardı ve bana uzattı. "Oku Beste" yüzündeki gülümseme gitmişti. Bunu umursamadan kagıdı elinden alıp okumaya başladım.
Merhaba Kıvanç...
Evet haklısın senden sakladıklarım var ve şu an bunu öğrenmeni istiyorum. Sana söylememin tek sebebi hastalığımın ilerlemesi. Senden bunu istemekte zorlanıyorum. Ama başka bir sebebim kalmadı. Bana bir şey olursa Beste'ye senin bakmanı istiyorum. Biliyorum senden nefret ediyor hatta tahammül edemiyor. Kusura bakma ama tek güvenebileceğim insansın. Beste'nin de bilmedikleri var hayal edip de yapamadıkları. Ne olur Beste'yi üzme sana güveniyorum. Kendine ve Beste'ye iyi bak...
SERPİL EKİNCİ....
Gözümden iki damla yaş gelmişti normalde bu kadar çabuk ağlamazdım. Ama dayanamıyordum. Başta bilerek yaptığını düşünsem de annemin el yazısıydı. Annem hastamıydı. Benden saklamasının nedeni neydi ? Benim neden hiçbir boktan haberim yoktu. "Sen nerden buldun bunu" Gözlerimin içine baktıktan sonra "annen kaza yaptı sanıyorsun ama yanılıyorsun annen hastaydı hastanede son anda verdi bana ." dedikten sonra istemsizce bana sarıldı. Onu itip yeter dedikten sonra çantamı alıp yürümeye başladım. Birden yine o soğuk el bileğimden tuttu. "benimle geliyorsun ufaklık itiraz yok" dedikten sonra başımı öne eğip onu takip etmeye başladım. Siyah Mercedes'in ön kapısını açıp kafasıyla bin işareti yaptıktan sonra arabaya bindim. On beş yirmi dakika sonra büyük gösterişli bir eve gelmiştik. Kapıyı orta yaşlarda bir kadın açtı. "Hoş geldiniz Kıvanç bey " çantamı askıya asıp yürümeye başladım. Kafasıyla salonu işaret edince gösterişli mobilyaların olduğu yere doğru yavaş ve utanarak yürümeye başladım. Salonda dağınık saçlı on sekiz yaşlarında havalı fiziğe sahip bir çocuk vardı. Beni fark edince sert bir bakış attı. İki dakika sonrada o gereksiz adamda geldi tam oldu simdi ya "otur "dediğinde biraz utanmıştım. Kahverengi tekli deri koltuğun üzerine oturdum. Bana bakıp " Bulut bu Beste" yüzüm kızarmıştı. Bana dik dik bakıp " Umrumda değil" dedi ve yanımdan ayrıldı." Ay çok da umurumda" sesimin duyulmasını umut ederek konuştuğumu sanırken "Oğlum biraz serttir kusura bakma Bestecim" ıy vıcık vıcık canım falan ilk günden samimiyete girmesi de tuhaftı. Oğlu mu oha evli miydi? Ahhh neden bu kadar soru soruyordum ben ya " Çok yorgun olmalısın istersen biraz dinlen " " İyi olur" dedikten saniyeler sonra "MİNE HANIM" diye seslendi. Kapıyı açan genç ve güzel kızın adı Mine'ydi . yanımıza geldiğinde
" Buyurun efendim"
" Beste'yi odasına götür bir ihtiyacı olursa yardım et bücür rahat etsin"
"Peki efendim"
Odam mı odam mı vardı ? bana oda mı hazırlamışlardı bu adam beni çok şaşırtıyordu daha beni neler bekliyordu kim bilir. Kaşlarımı kaldırıp sert bir bakış atım ve merdivene doğru yürümeye başladım. Mine hanım beni bir kapının önüne getirmişti. " Burası senin odan canım kıvanç bey için çok önemli olmalısın ki. Burayı kendi elleriyle hazırladı." dedi. Buranın sade bir oda olacağını düşünmüştüm. Neden benim için bu kadar ilgileniyordu ki bir şeyler dönüyordu kesin. Kapıyı açıp içeri girdim oda bordo ve beyaz renklere hakimdi. Çalışma masası üzerinde laptop,birkaç kitap,roman ve birkaç mum vardı. Dolabı açtığımda benim zevkimce seçilmiş bir sürü kıyafet ve bana ait bir banyo vardı. Saat baya geç olmuştu. Mine hanıma " İyi geceler" dedikten sonra ışığı kapatıp mumları yaktım. Loş ışıklar beni daima rahatlatırdı. Neden buradayım ben tanımadığım bir adam sikilmilş bir hayat yatağımdan ayaklarımı sallandırıp. Pofidik terliklerimi giyip su içmek için mutfağa yöneldim. Merdivenlerden inerken sesiz olmaya özen gösterdim. Karanlıkta düzgün yürüyebiliyordum çünkü karanlık benden taraftaydı. Mutfağa girip sürahiden su doldurdum. İçtikten sonra bardağı bırakmak için arkamı döndüğümde karşımda o vardı. Aramızda nerde hiç mesafe yoktu. Nefesini yüzümde hissediyordum. yasemin kokusuyla harmanlanmış sigara kokusu beni derinden etkilemişti . ilk defa böylesini görüyordum ve o duygusuz bakışları sanki olağan üstü şekilde yaklaşık on dakikadır bana bakıyordu yüzünde iç dünyasına dair en ufak duygu firar etmiyor . Esralı bir su gibi saklıyordu sanki bir şeyleri beklide saklamıyordu. Beklide gerçekten duyguları yoktu ve bu bakışlar son birkaç dakikadır beni ürkütüyor ve korkutuyordu. Kendime ' Kendine gel ' emrini vererek biraz uzaklaştım. " Korkuttun beni hayvan" diye çıkıştım. Kaşlarını çatarak bana bakıyordu. O büyüleyici kahverengi gözleri. Öyle sinirle bakıyordu ki çok mu haksızlık etmiştim. Yada yo gayet doğaldım. konuyu değiştirerek arsızca bir soru sordum. " Annen yok mu göremedim yada gerçekte var mı merak ediyorum yanlış anlama" gözlerini kaçırdı benden. En son bakışını yakaladığım anda gözlerinde tuhaf bir duygusallık sezsem de hemen çekti üzerimden o büyüleyici kahverengi gözlerini. Bana en son bakışı derin ve manalıydı sanki . yanıma yaklaştı gözlerimin içine bakarak, " Senin yerinde olsam çok soru sormazdım ufaklık" dedi . fazla ileri gitmemiştim kötü ne demiş olabilirdim ki yüzümü asıp kafamı eğdim. Sadece sustum belki susmak iyi gibi geliyordu. Arkamı dönüp ona bakmadan ilerledim odama çıkıp onu düşünmemek için hemen uyudum.