İnanmıyorum saat 4 olmuş bile.Bense daha evdeyim.Of çantam nerede ya.Ah buradaymış.Neyse 2 dakikada Nida’nın yanına varırım nasıl olsa.Of telefonda bir susmadı doğrusu.Kesin kızlar mesaj atıyordur.Ayakkabılarımı giyeyim de hemen cevap atarım.Diyerek kendi kendime konuşurken annem içeriden seslendi.
‘’ Çıkıyor musun Sidelya ? ‘’
‘’ Evet anne görüşürüz. ‘’
‘’ Görüşürüz canım iyi eğlenceler. ‘’
Apar topar merdivenleri indim.Hemen telefonuma baktım.4 yeni mesaj.3’ü Nida’dan 1 i Başaktandı.
Başak;
*Biz Lalle parka geldik neredesiniz ? yazmış.Hemen cevap attım.
*Geliyoruz canım birazdan.Oturun siz.
Nida’nın mesajlarına geçtim hemen.Bu arada yolu yarılamıştım.Zaten evlerimizde baya yakında Nida ile.Arka arkaya sırlamış mesajları Nida.
*Ben hazırım kanki.
*Gelmiyor musun?
*Sidelya ? Ona da cevap attım hemen.
*Kanki kapıya çık geliyorum.
‘’Nerdesin kızım sen ?’’
‘’Anca hazırlandım canım ya ‘’
Güldü hafifçe.Yolumuza koyulduk.Zaten yakın olduğu için hemen vardık.Başak ve Lal’le bir sarıldık bir sarıldık.Özlemişiz birbirimizi baya.Oturduk masaya.Başak’la ben gülmeye başladık.Zaten biz birlikte olunca baya gülüyoruz.
’’Bende bir değişiklik fark etmediniz mi ?’’
‘’Saçlarını mı kestirdin Başak ‘’ dedim ben.Baya güldü.Buna
‘’ Hayır tabii ki de Sidelya.Diş tellerimi gör müyor musun ? ‘’
Hadi bu sefer beni bir gülme aldı.Lal ve Nidaysa bizim hallerimize bakıp gülüyordu.Tam o sırada garson geldi.
’’Ne alırdınız kızlar ? ‘’
Biz sadece susadığımız için su istedik.Zaten ne zaman canımız herhangi bir şey içmek istemese su bu işe çok yardımcı oluyor.
’’ Sahi Başak ne zaman taktırdın bu telleri ? ‘’
‘’1 ay falan oluyor Nidacığım.’’
‘’ Oooo tabii ben ne zamandan beri görmediğim için sizi.Anca gelebildim.’’
Nida 9 yılı bizimle okumuştu ama liseyi İstanbulda kazanınca oraya gitmek zorunda kaldı.2 ayda 1 veya ayda 1 geliyor buraya.Biraz sonra sularımız geldi masaya.Tam kalksak mı kalkmasak mı diye düşünürken hatta ellerimizi cüzdana atmışken garson gitti.Arkasından baka kaldık sadece.2 dakika sonra başka bir garson geldi.Gözlüklü siyah saçlı bir çocuktu.Hesabı ona ödeyip kalktık.
Küçük bir şehirde yaşıyoruz biz.Burada her Ağustos ayında festivaller olur.Sanatçılar gelir,sergiler kurulur,lunapark falan gelir.İşte yine o festivallerden birisiydi.Festival nedeniyle sergiler kurulmuştu.Hemde tam bizim evin önüne.İlk sergide durduk.Takıcı sergisiydi.Lal,Nida ve ben uzun zincirli uçlarında kocaman kolye uçları olan kolyelerden aldık.Başaksa sonsuzluk işareti olanlardan aldı.Benim ki eyfel kulesiydi.Fransaya ilgim olduğu için seviyorum o tarz şeyleri doğrusu.O sergide 15-20 dakika kaldıktan sonra açık parfüm sergisine gittik.Secret Fantasy ve Başak’ın üzerinde süper kokan o parfümü aradık ama hiç biri güzel kokmuyordu tabii.Orada o kadar çok parfüm koklamışım ki en sonunda midem bulanıyordu.Çanta sergisine gittik.Geçen akşam ben oradan çanta almıştım.Başak’ın hoşuna gitmiş bakmak istedi ama almadı.
’’Acaba bir şeyler mi yesek ki ? Mesela çiğ köfte ‘’
Bunu söyleyen tabii ki de Nida’ydı.O çiğ köfteye bayılır.Bense nefret ederim.Ne kadar da zıtız.Başakla Lal bu teklife çok sevindiler.Böylece çiğ köfteciye gittik.Onlar yediler ben yemedim tabii ki.Zaten parfümlerden dolayı o kadar midem bulanmış ki.Hiç bir şey yiyecek halde değildim sanırım.Kızlar yedikten sonra kalktık biraz yürüdük.Durağa gelince Başak ben gideyim artık nasıl olsa akşama buluşacağız dedi.Lal bende gideyim o zaman dedi.Onları otobüse bindirdik.Tam dönecekken Nida’ya birisi çarptı.Nida yere düştü.Bende direk çocuğa barınmaya başladım.
’’ Salak şey ya insan önüne bakar.’’
Çocuk bir de bana bakıp gülümsemez mi.Ben daha çok sinirlendim.Aklıma Nida geldi kızı orada unutmuştum.Söylene söylene gittim yanına.
’’ İyi misin canım.’’
‘’iyiyim bir şeyim yok.Salak şey önüne bakmıyor ki.’’
‘’ Ben kızdım ona kanki merak etme.’’
‘’ Tamam kanki.’’
Dedi gülüşerek yola devam ettik akşam çıkmak üzere sözleşip ayrıldık.