BURALARDA YENİ

40 3 0
                                    

Herzamanki gibi boktan bir gündü. Hangi günüm güzeldi ki şu hayatımda. Tabiki hicbiri. Ben hep seven ama sevilmeyen. Ben hep acı çeken ama anlatamayan,anlatacak kimsesi olmayan. Etrafım gavatlarla çevrili. Yapabileceğim hiçbirşey yok. Herkesin gülüsü sahte,herkesin davranışları yapmacık, herkesin her söylediği yalan. Herkesin hemde herkesin. Bir Buğra var beni anlayan. sadece onunla konuşabilir,ona derdimi anlatabilirim şu dünyada. En yakın ve tek yakın arkadaşım o. Şimdi size en baştan anlatacağım nasıl bu hale geldiğimi.
Ben İstanbul'da oturuyordum.14 yasında kücük terbiyeli bir çocuktum. Herkes tarafından sevilirdim orada cok iyi dostlarım vardı ama babamın işi yüzünden o yaz taşınmalıydık. Babam özel bir sirkette çalışıyor . Yapacak birşey yok tayinimiz nereye çıktıysa oraya gidecektik artık. Ankara'ydı tayinimizin çıktıgı yer. Neyse en bastan derken buralar çok baş oldu biraz atlıyım buraları. Benim asıl hikayem Ankara'ya taşındıktan sonra başlıyor. Biz Ankara'ya taşındık ama ben burayı hiç sevmemiştim. Evi mahalleyi hicbirşeyi. İstanbul gibi degildi burası. Ama elimden birşey gelmezdi. Taşınmıştık artık. Alısmam gerek dedim kendi kendime ve hemen dışarı attım kendimi. Daha hicbiryeri bilmedigimden eminim ki annem izin vermeyecekti. Bu yüzden izinsiz çıktım. Dışarıdan binaya baktım. Beyaz renkli,boyasi hafif solmus, ama uzaktan bakıldığında lüks gibi görünen bir binaydı. Yolda yürümeye başladım. Allahım herkes fosforlu giymişti. Nixe'nin ayakkabılarını gormekten bıkmıstım 20 dakika içerisinde. Yine fosforlu giyinmiş bir çocuk (anlamayanlar için keko) üstüme doğru geliyordu. Saclarının önü yatık arkaları kalkıktı.Boyu en fazla 1.45 ti. Ve ben keko üzerime doğru gelirken kendimi tutamayıp güzel bir kahkaha patlatmıştım.Yanıma gelip"Ne gülüyon yarram"diyerek kafama bir şaplak atmasıyla gülmeyi bırakmış ve işin ciddiyetini anlamiştım. Çocuğu rahatlıkla dovebilirdim ve yapmaya kalktim. Çocuğa bir vurmamla çocuk yerdeydi. Bu kadar basit olmasını beklemiyordum. Neyse gideyim burdan dedim ve arkami döndüm. O sırada kaslı kalıplı 10 kisinin bana doğru koştugunu gördüm. Ananı sikiyiim dedim ve koşmaya başladım. Eger yakalanirsam eminim ki benim saglam yerimi birakmayacaklardı. Buna emindim. Arka sokaklardan kacmayı denedim ama kahretsin ki hicbir yolu bilmiyordum. Ne kadar kötü bir mahalleydi. Şu binalara bir bak amk dedim kendi kendime. O anda begenmedigim o binaya bir cocuk giriyordu. Kapi kapanmadan koşarak binanin içine girdim ve kapıyı kapattım. Kekolar bu binaya girdiğimi gormemisti sanırım.Çocuk önce korktu. Çünkü at gibi kosuyordum. Ona birşey yapacagımı sanmış olabilirdi. Benden epeyce küçüktü. İyi bir çocuğa benziyordu. En azından nixe ayakkabısı veya fosforlu bir elbisesi yoktu. Çocuğa önce adını sordum. Çocuk biraz rahatlamıştı korkulacak biri olmadığımı anladıktan sonra "İsmim Atakan" diyebilmisti. Neyse tanıştık falan işte. Çocuğa evimin yanındaki Umut Market'in yerini sordum ve o da bana tarif etti. Ben kekoların gittiğinden emin olunca çıkıp Atakan'ın tarifine göre evime doğru yürümeye başladım Etrafımda gecekondular,bokum bokum kavgalar,elinde tesbihle gezen kekolar ve ben.Yürüyordum böyle bir yolda. Ben yürürken önüme beni kovalayan kekolardan iki kişi çıktı.Boku yedik. Bunlar beni fena benzetecek diyordum kendi kendime. Diğerine göre uzun olan keko bana korkutucu bir şekilde bakıp "Sen bizim Apo'yu mu dövdün" dedi ve kafayı koydu. Hayatımda hiç böyle bir kafa yememiştim. Zaten çok kavgacı bir çocuk değildim o zamanlar. Kaşımdan kan geliyordu. Yanındaki kısa olan da elindeki sopasıyla omzuma vuracakken yanımda biri oldugunu gördüm.Yeşil gözlü,benim yaşlarımda yakısıklı bir çocuk,sopayı eliyle tutmuştu ve kısa kekoya "Erkek misin sen yarram"dedi. Cümlesi biter bitmez tekmeyi karnına geçirdi ve kısa keko sendeleynce üstüne atlayıp yere yatırdı. Üstüne çıkıp yumruklamaya başladı. Acımasızca vuruyordu.Ondan cesaret alıp karşımdakinin çüküne tekme attım. Öyle bir bağırdı ki içim acıdı.Bu yaptıgımın büyük şerefsizlik olduğunu biliyorum ama o kafanın intikamı ancak böyle alınırdı.Sonucta keko yerdeydi ve ben ondan kurtulmustum. Bana yardım eden çocukla bir süre bakıstıktan sonra konuşmaya ve yürümeye başladık.

-Ben Buğra

+Bende Mustafa memnun oldum.

-Bende. Kaşın baya kanıyo haberin olsun.

Haklıydı. Canım çok acıyordu ama belli etmek gelmedi içimden

+Önemli değil alıstık artık

-Peki sen bilirsin.Ne dertleri vardı seninle. Gerçi sebep olmasa da bulaşıp durur bu gavatlar da neyse.

+Apo diye birini dövmüştüm bunlar da peşime takıldı.

-Kücük Apo'yu mu dövdün. Hahaha iyi yapmışsın. Bana da bulaşıyordu zamanında bende dövdüm kurtuldum. Neyse evin nerde. Buralarda yenisin galiba.

+İstanbul'dan yeni taşındık. Buraları pek bilmiyorum. Tek bildiğim şey evim Umut Market'in yanında.

-Bende oralarda oturuyorum. Eve doğru gidiyoruz. Seni başka yerlere götürmem merak etme.

+Yok ya ben sana güveniyorum artık.İyisin iyi.

+Her insana güvenme sonra çok zarar görursun.
Dedi ve bir süre daldı. Bir dostu tarafından büyük kazık yedigine emindim. Ama sormadım. Çünkü çok yorgundum ve bu sohbet bir saate kadar uzayabilirdi. Ayrıca oturduğum binayı görmüştüm ve çabucak eve gidip yatmak istiyordum. Kaşımdan akan kanlar yere damlıyordu. Bende amaçsızca izliyordum. Kanları izlerken bizim binaya geldiğimizi farketmiştim.Sonunda gelmiştik binanin önüne.

+Telefon numaranı versene ben gidicem simdi.

-Sen burda mı oturuyosun.

+Evet.Niye ki

-Geç geç bende burda oturuyorum

Çok mutlu olmuştum. En azından iyi bir Komşum vardı. Binanın içine girdik ve ben kaçıncı katta oturduğumuzu unuttum. Evimi bile Buğra gösterdi.

-Yeni taşınanlar sizseniz bizim bir alt katımızda oturuyor olmalısınız.yani 3. kat 14 numara

+Saol ya sen olmasan evimi bile bulamıcam. Neyse telefon numaranı ver de konuşuruz.

-Tamam kaydet.0545.....37

+Tamam çaldırırım ben seni kaydedersin. Hadi görüsürüz.

-By

Eve girmeden önce unuttuğum birşey vardı. Kaşım yaraydı ve eminim yüzümün heryeri kan içindeydi.Buğra evine girmeden bana ıslak mendil ve yüzümü saklayabilecegim birşey vermesini istedim. O da bana ıslak mendil ve incici maskesi verdi. Sonuçta yüzümü kapatıyordu. Teşekkür ettim ve bismillah diyerek eve girdim.

Annem "Nereye gittin sen bak saat kaç oldu. Hiçbiryeri bilmiyosun,kimseyi tanımıyosun daha. Neden çıktın dışarı. Hem senin yüzündeki şey ne öyle" dediğinde "Hiiiç gezdim öyle Ayrıca karşı komşuyla arkadaş olduk bana yüzümdekini o hediye etti anne. Buğra çok iyi biri." dedim. "Güzel mi?" diye sorduğumda "Hayır" cevabını almama rağmen bozulmadım çünkü beğenip beğenmemesi şuan umrumda değildi." Sen ne ara arkadaş yaptın? Ne ara samimi oldun oğlum?" Dedi. "Yaparım ben" diyerek geçiştirdim ve odama geçtim. Kendimi hemen yatağa attım, maskeyi biryere firlatip kaşımı kontrol ettim. Kanamıyordu. Buda benim işime gelmişti. Normalde en az 20 dakika hayal kurmadan uyumayan bir insanımdır ama öyle yorgundum ki hemen uyuyakalmışım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR TÜTÜN YAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin