FIRST AND LAST.

123 12 2
                                    

SONU DÜZENLENMİŞTİR. 

SING FOR YOU'YLA OKUYUN LÜTFEN.

Yorum yapın bence.

Yani... lütfen yapın.

Baekhyun, derin bir nefes aldı. Gerçekten... Bu olanlar artık çok değil miydi?

Kendisi için bile.

Kendini tutmadı. Artık tutacak gücü bulamıyordu.

"Yetmez mi?" yurdun içinde son gücüyle bağırdı.

İnsanların yaptıkları. Çok saçmaydı.

"Yixing. Ağlamayı kesmezsen döverim. Sus artık." Yanındaki koltukta çaktırmadan ağlayana söyledi. Zaten herkes görmüyormuş gibi yapıyordu. Sorunu neydi ki? Kim görebilirdi ki?

Fanlar mı?

Siktir.

Hangisi biliyordu olanları?

Onlar konuşuyordu. Sadece. Önceden severdi. Ama artık boğmaya başlamıştı. İnsanları aşağılamak ve bunu sevdiği için yaptığını söylemek insanlık mıydı?

"Zhang Yixing. Lay. Sana söylüyorum." Hala ağlıyordu çocuk gibi olan. Tek hamlede çekerek zaten iyice güçsüzleşmiş vücudun savrulmasına neden oldu. Yerde oturuyordu artık Yixing.

"Gruptan ayrılanları bile destekleyen gerizekalılar, senin nasıl çıkmanı isteyebilirler?" yerdekinin önünde diz çöküp gözyaşlarını gizlemeden diğerinin gözyaşlarını silmeye başladı. Kimse ses çıkarmıyordu bu olaya, en çok sinirlendiği buydu. Grup arkadaşlarıysa seslerini duyuramıyordu artık. O sikimsonik zekâlı başkanları Xing'in yararına olan şeylerin haricinde her şeyi yaptırıyordu. Gruptan ayrı promosyonlar, ayrılmışçasına konserlere çıkmamazlıklar... Hepsinde Lay'in işi olduğunu vesaire söyleyip fanları kandırmaları o kadar kolaylaşmıştı ki. Hatta bazıları onu gruptan saymamaya başlamıştı.

Nedendi bu?

Üç yıl boyunca diğerlerinin gölgesinde kalmaya sesini çıkarmamışken şimdi bir tık öne çıktığı için miydi?

Baekhyun sinirle kendi gözlerini de sildi elinin tersiyle.

Gelen Sehun onu kaldıramamıştı Xing'in önünden. Kyungsoo da. Chanyeol bile kaldıramıyordu. Ağlaması kesilmiş çocuğun önünde içli bir şekilde hıçkırarak ağlıyordu. Çoğunun kaldırmaya gücü yeterdi evet, ama kalpleri yapmamalarını söylüyordu.

"Kris olsaydı kaldırırdı dimi Suho hyung?" köpek bakışıyla sordu.

"Hatta... Luhan erkeksiliğiyle kaldırırdı beni hyung, dimi ama?" elini diğerinin saçlarına getirdi. Elinin altında ezilen yumuşacık saçları hyungunu hatırlatmıştı.

"Ah... Nasıl unuttum ben ya! Tao kesin wushu yapardı üstümde. Siz çok mu güçsüzleştiniz? Onlar varken böyle değildi sanki. Komik dimi?" kısa olmayan bir kahkaha patlattı ortalık yerde. "Neden hala onları hatırlıyorum Junmyeon? Normal mi bu? Bu kadar özlemem peki? On iki eksi üç sıfır mı oluyor başkalarının gözünde hyung? Hyung... Gerçekten ben... Ölmek istiyorum sanırım. O kadar fazla geliyor ki artık. O kadar yorucu ki. Hayır, yıllarca beraberdik. Ben kolay alışmam bilirsiniz, ama onlara neden bu kadar alıştım? Neden böylesine öldürücü bir özlem var içimde? Neden oluyor bunlar?" aklına bir şey gelmişçesine kafasını salladı. Önündekine yeniden döndü.

"Yixing... bu yüzden sen de gidemezsin. Biliyorsun, özlerim ben. Hem biz üçünün yokluğuna alışamamışken neden bizi daha zor durumda bırakasın ki? Ah... Üzgünüm, bencilim biraz ama sana ihtiyacım var Xing. Daha söyleyeceğimiz çok şey var. Söz veriyorum hepsini söyleyeceğim. Ama ben bitirmeden gitmesen olmaz mı? Bekle. Uzun sürecek biraz. Belki bir on yıl..." çok mutluymuşçasına güldü gözleri kısılarak. "Ha-hatta... sonsuza kadar. Benim... Benim diğerlerine de söyleyeceklerim var hyung. Geri gelemezler mi? Hemen söylerim, söz bak." Omuzlarını daha da düşürdü ve sallamaya başladı küçük bir çocuk gibi. "Ama bırakmam ki ben. Cidden. Sarılırım kocaman bi tane. Birine de Sehun sarılır. Birine de Chanyeol. Onların kolları büyük. Ama Kris hyunga biri yetmez. Kai de gider Sehun'la. Olmaz mı hyung?" gözleri ağrımaya başlamıştı. Başı da... Yurdun köşesindeki kanepeye attı kendini.

"Ben burada yatacağım... Tao'yla burada yatmak için kavga ederdik çünkü."

Hemen ayağa kalkıp televizyonun karşısındaki koltuğa oturdu.

"Ya da... Artık burası benim. Kris hyungla da burası için tartışırdık. Saçımı çekerdi pis sırık." Çok güzel bir anıydı bu, gülümsedi genişçe. "Luhannie hyung da maç izlemek için izin isterdi... aegyo yapardı... rüşvet bile verirdi. Kız kılıklı." Küfür etmiş gibi kendi ağzına vurdu. "Han hyung duyarsa var ya... Keser beni." Yeniden ortada sadece onun kahkahası olan bir tufan koptu. Ardından yüzü düştü. Ayağa kalkıp koridora yürümeye başladı. Arkasından geldiklerini duyabiliyordu. Kalbinin atışları hızlanmıştı aynı zamanda. Sağ elini havaya kaldırdı durmalarını istercesine.

"Uyuyacağım sadece."

Odasına girdi. Kapısını kapattı.

Sonraki sabah ise... Haberler EXO-Baekhyun'un geçirdiği kalp krizi nedeniyle öldüğünü duyurmuştu. Sessizce...

Unutmadan.

Bir insan... Bilebilir miydi kriz geçiriyor olduğunu? Bilse bile, diğerlerine bir şeyler yazmak için kendini zorlar mıydı?

{Sizi seviyorum.}

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SING FOR YOUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin