Gözlerimi açtığımda telefonum çalıyordu. Annem arıyordu. Telefonun sesini kıstım ve Rüzgarın yanına indim. Naber aşkım iyi oldunmu? İyi sen dedim. Gel seni biyere götüreceğim dedi. Onunla birlikte minik çukurlar olan biryere gittik. Burası ne diye sordum. Burası benim kuşlarımın mezarı. Ne zaman sıkılsam buraya gelirim. Belki sanada iyi gelir. Teşekkür ettim. Ama her ne kadar mutlu görünsemde üzgündüm. Artık yanımda sadece Rüzgar vardı.
Ve burda en fazla annesi ve babası gelene kadar kalabilirdim. Ordan çıkınca eve gittik. Yanıma gelip bizim dağ evine gidelimmi dedi. Olur dedim. Yarın çıkalım o zaman. Bu beni biraz gerginliklerden kurtarabilirdi. Akşam yemeğinden sonra yatıp uyudum. Sabah erkenden kalkıp kahvaltı yaptık. Kapıdan çıkarken annem kapının önündeydi. Rüzgar üçdeyince 1,2,3 koş diye bağırdı. Arabaya binip hızla gözden kaybolduk. Eve gelir gelmez eşyaları yerleştırdik. Üstümü değiştirdim o da rahat birşeyler giydi. Yatağa yerleştik ona bakmamı istedi. Mutlu olmamı istiyorsan sende mutlu ol dedi. Ve dudaklarımı yakaladı. Ellerini yanaklarıma koydu. Elleriyle tişörtümü sıyırdı bende onun tişörtünü çıkarttım. Beni Ellerimi göğüslerinin üstüne koydum. Dudaklarını benden ayırıp yemek yiyelimmi dedi. Olur dedim. Pizza söyledik. Pizzalar gelince tabaklar koyup yedik. Yorganın altına girdik beni koynuna soktu. Onu yanağından öptüm. Onu öperken fotoğrafımızı çekip feyse attım. Altına aşkımla tatil yapıyoruz yazdım. Bi anda like yağmuruna kapıldık. Gece geç olduğu için yatıp uyuduk.
