Bradford's Badboy Tek Bölümlük Hikaye [Zayn Malik Fan Fiction]

7.1K 126 12
                                    

Multimediadaki şarkıyla okumanızı tavsiye ederim

15 Aralık 2010

‘’Ah, ben burada bekleyeceğim.’’ Dedim bavuluma yaslanarak. Londra tatilinden eve dönmek üzere havaalanında bulunmamız sinirlerimin gerginleşmesine sebep oluyordu. Üç hafta sürecek olan tatilimiz abimin üniversite sonuçları yüzünden bir haftaya inmişti ve bu durumdan hoşnut olmayan tek aile bireyi de bendim.

‘’Bir yere ayrılma,’’ dedi annem babamlara yetişmek için koşarken. Nereye ayrılabilirim ki? Diye geçirdim içimden. Arkadaşlarıma Londra maceralarımı anlatamayacak olmam içimdeki egonun zedelenmesine sebep oluyordu. Özellikle de Pınar’ın yersiz havasını söndürmek için kullanacağım maceraların yaşanmamış olması beni deli ediyordu. Neden tek çocuk olmamıştım ki? Bavuluma yaslanmayı bırakıp yere yatırdıktan sonra üstüne oturdum. İşleri uzun süreceğe benziyordu ve içimdeki sıkıntıları ayakta taşımaya hiçte niyetli değildim. Annem, arada bir arkasını dönüp beni kontrol ediyor ve gülümsüyordu. Sinir olduğumu, üzüldüğümü bildiği için kandırıkçı gülümsemelerine aldırış etmiyordum. Ne yaparlarsa yapsınlar, onları affetmeyecektim. Annem, dönüp bana el işaretleriyle gelmemi emrederken omuz silktim ve ayağa kalktım. Kim bilir ne için çağırıyorlardı… Bavulu diğerlerinin yanına sürüp annemlere doğru ilerledim. Öyle sinirliydim ki ayaklarımı yerden ayırmayıp sürüyordum resmen. Hayır, bu uyuşuk olduğum ya da canım istemediği için yaptığım bir hareket değildi. Amacım, onları sinir etmekti. Onların beni ettiği gibi. Kısasa kısas uygulamak aileme karşı sökmese de bunu denemeye değerdi. Annem, tekrar işaret ettiğinde ellerimi kaldırıp gözlerimi büyüttüm. Bu hareketle bir tür ‘Geliyorum, çatlama!’ sinyali vermeye çalışmıştım. Aldırış etmediğini varsayarsak işe yaramamıştı. Sadece birkaç adım kala ben daha ne olduğunu anlamadan üstüme dökülen buz gibi sıvıyla tiz bir çığlık attım. Tanrım, bu…çok soğuktu.

‘’Oh! I’m so sorry! (Ah, çok üzgünüm!)’’ Başımı kaldırıp beni buzlu kolayla yıkayan kişinin kim olduğuna baktım. Ela gözleri mahcup bir şekilde bir beni birde kolalı ‘I Love London’ yazan tişörtümü süzüyordu. Uzun kirpiklerinin ardından attığı üzgün bakışları kesip sırtındaki çantayı önüne çekti. Daha ne yapmaya çalıştığını anlamadan burnumun dibinde tuttuğu tişörtü elime aldım. Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk?

‘’Here. Wear this. I’ts clean and dry at least. (Al. Bunu giy. En azından bu kuru ve temiz.)’’ Tişörte aptalca bakmayı kesip dediğini yaptım. Merak etmeyin, koca havaalanında soyunmadım. Sadece üstümdeki kolalı tişörtü çıkarıp, çocuğun verdiği tişörtü giydim.

‘’T-thank you for that. (B-bunun için teşekkür ederim.)’’ Kazınmış saçları ve gür siyah kaşlarıyla ürkütücü bir görünüme sahip olan bu çocuk gözlerinin ışıltısıyla her kızı kendine çekebilirdi. Şey, buna ben dahil olmuyordum. Elini uazttı ve,

‘’Z. Jawaad,’’ dedi. Aynı hareketi tekrarlayıp elimi eline yerleştirdim ve şirin çıkmasını istediğim sesimle,

‘’Elif.’’ Dedim. Şirin bir sesim yoktu ve ismimi de şirin telaffuz etmemiştim. Çocuk başını salladı ve tişörtü işaret etti.

‘’It looks good on you. My friend’s made this for me. Now it’s yours. (Sana yakıştı. Bunu arkadaşlarım yaptı benim için. Şimdi senin.)’’ Gözlerimi kırpıştırdım ve tişörte baktım. Üstünde kocaman harflerle ‘Bradford’s Badboy’ yazıyordu. Güldüm. Anlamına değil; bu çocuğa verilebilecek en güzel hediyenin bu olduğunu düşündüğüme.

‘’It’s amazing. But, i can’t take this. It’s a gift. (Bu harika ama bunu alamam. Bu bir hediye.)’’ Tişörtü çıkarmaya yeltendiğimde beni eliyle durdurdu ve bana muzipçe gülümsedi.

Bradford's Badboy Tek Bölümlük Hikaye [Zayn Malik Fan Fiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin