"LİNDA!"
Merdivenlerden koştura koştura kamyonetin yanında duran babamın yanına gittim.Elime birsürü şey verdi.Topallaya topallaya elimdekileri içeri taşıdım ve hepsini yavaşça bir köşeye koydum.South kasabasına Birmingham'dan geliyorduk.Babam kumarbaz herifin tekiydi ve annemi hep ezer dururdu.Annem ise babamın hep düzeleceğini söyleyip kendini kandırırdı.Yazık!Ağzından çıkanlara kendisi bile inanmıyordu.Yaşadıları ve çektikleri yüzünden belli oluyordu zaten.Daha 35 yaşında olmasına rağmen 45 gibi gösteriyordu.Sapsarı saçları vardı ve altın gibi parlardı.Ama artık o saçlarda parlamıyordu.Anneme zayıflığı yüzünden hep kızardım ve babamdan da bütün kalbimle nefret ederdim.Çoğu kızın kahramanı babasıdır ama benim babam asla bir kahraman olamadı.Sadece hayatımda var olan ve atılması gereken bir çöptü.Ondan kurtulmak çok zordu.Bir kaç kez evi terk etmişti ama parası kalmayınca geri dönmüştü.O günler en mutlu günlerimdi kim ne derse desin.Son zamanlarda babam yüzünden evimize haciz gelmişti.O sırada babamın kafasını koparmak istemiştim.Evsiz kalınca büyükannem evinin kapılarını bize açmıştı.Zavallı kadın ne kadar büyük bir hata yaptığını bilmiyordu.Babam,içeri girdi ve bana pis pis baktı.İkimizde birbirimizden nefret ediyorduk aslında.Bu beni hiç mi hiç üzmüyordu.Oğlan kardeşim Tom televizyon izliyordu.Büyükannem ise mutfakta bize yemek hazırlıyordu.Büyükannemin yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum. " Ne yapıyorsun büyükanne?" büyükannem kafasını bana çevirdi.Gözlerinin içi parlıyordu "hala seviyor musun bilmiyorum ama köri soslu tvuk yapıyorum.Küçükken bunu yapmam için büyükbabanla ayağıma kapanırdınız"dedi.Büyükbabam benim en iyi arkadaşımdı ve öldüğünde ona çok kızmıştım.Beni bırakıp gittiği için ona çok kızgındım.Büykannem yemek yaparken yanında birilerinin olmasını sevmezdive bu özelliğini hala kaybetmemişse onu kızdırmadan dışarı çıkmalıydım.
Evin içi çok sıcaktı.Biraz hava almak için bahçeye çıktım.Bahçe yemyeşildi ve çok güzeldi.Ağaçların olduğu taraftan hışırtı geliyordu.Kafamı çevirip baktığımda hiç kimseyi görememiştim.Minderin üstüne oturup kafamı çitlere yasladım.Aynı yerden tekrar ses geldi.Sanki bir şey düşmüştü.Dikkatlice oraya baktım ama yine hiç kimseyi göremedim.Ayağa kalkıp sesin geldiği tarafa yöneldim.Ağacın arkasında 6 tane birbirinden yakışıklı oğlan vardı.Yerde yatan yeşil gözlü çocukla göz göze geldim.Sanırım yere düşen oydu. " Meyve mi çalıyorsunuz?" diye sordum.Sarışın olan çocuk " çalmıyoruz elbette"dedi.Gözelrimi kısıp ona baktım.Diğer sarışın çocuk ise "sadece kalite kontrol.İşimiz bu"dedi.Hepsi gülemye başlayınca bende gülümsedim ama ne varki şakasından hiçbir şey anlamamıştım.Yeşil gözlü çocuk "sen kimsin?" dedi.Ne diyeceğimi bilemeden mal mal suratına baktım.Soruyu tekrar sordu ve kekeleyerek "Linda" diyebildim.Tekrar sarışın olan çocuk lafa girdi "ben Justin bunlarda Liam,Louis,Zayn ve Niall.Bu da Harry"dedi. "Memnun oldum" dedim ve çitlerin üstünden atlayıp onlara yaklaştım. "Eee,neler yapıyorsunuz?Ben Birmingham'dan geliyorum ve sizin adetlerinizi pek bilmiyorum." aslında bu büyük bir yalandı çünkü küçükken her yaz bende South'a gelirdim ve bahse girerim ki South'u onlardan daha iyi biliyordum. Harry " kalite kontrol yapıyoruz geziyoruz eğleniyoruz" dedi. Justin " İngiliz misin?"diye sordu.Kafamı iki yana salladım. "Ben Amerikan'ım ama İngiltere'de yaşıyorduk"dedim.Harry elini omzuma attı "bende İngilizim" dedi.Harry'nin elinden kurtularak arkaya geçtim."Şey ben artık burada yaşıyorum ve arkadaş edinmek istiyorum.Bu konuda bana yardım edebilir misiniz?"diye sordum.Harry,yeşil gözlerini bana dikmiş bakıyordu.Nedense gözlerimi ondan alamamıştım.Ve çaktırmadan bende ona bakıyordum.Arkadan tiz bir ses geldi. "Beylerrr!!Ben geldimmm!!" dedi.Arkama baktığımda mavi gözlü orta boylu bir kız gördüm.Küçümser gözlerle bana baktı ardından da Zayn'nin yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdu. Umarım bu kızı bana arkadaş olarak sunmazlardı.
