Bölüm 1

13 3 4
                                    

 Bavulu toplamayı bitirdiğimde yatağın üstünden alıp kapının önüne koydum. Merdivenden inerken annemin yaptığı leziz yemeklerin kokusunu alabiliyordum. Sırf üzüntümü hafifletmek için bunu yapıyordu yani sevdiğim yemekleri, ama kendileri buradan gitmem gerektiğini söylemişlerdi. İlk başta gerçekten çok kırılmıştım. Ama aileme her zaman güvendiğim için sakinleşince onlarla konuşmaya karar verdim. Neden buradan gitmem gerektiğini sorduğumda bana söyledikleri şey '' Güvenliğin için.'' di. Bu güne kadar hiç bir belaya bulaşmamıştım ve bana güvenliğimden söz etmelerine anlam veremiyordum. Hiç bir şeye anlam veremiyordum ve kafam sorularla doluydu. Neden güvenliğim? Neden babaannem öldükten sonra? Neden eskiden çok sevdiğim yazlık? Neden...?

 Annem otobüsün yola çıkmasına bir saat kaldığını söylediğinde üzüntüyle yaptığı yemekleri yiyordum. ''Peki ne zaman döneceğim?'' dediğimde ağlamaklı ses tonuyla ''umarım en yakın zamanda'' diyerek yanağımı okşadı. Onunda üzüldüğünü biliyordum isteyerek kendini üzmeyeceğini bildiğim içinde gitmek zorunda olduğumu biliyordum. Onu daha fazla üzmemek için gülümseyerek yanağından öpüp yemeğe devam ettim. 

 Babam eşyalarımı arabaya yerleştirdiğinde annemin yanına gidip ona sarıldım. Birbirinize iyi bakın, sizi hep ararım. Bazen de siz gelip bana sürpriz yaparsınız.'' dedim. '' Tabiki canım bende her zaman seni ararım bazen de geliriz.'' dediğinde içim biraz rahatlamıştı. Babam ''geç kalacağız hadi Gökçe.'' diyince arabaya binip bahçeden çıkana kadar el salladım.

 Otobüsün kalkacağı yere gelmiştik. Babama sımsıkı sarılıp kısa sakallı yanaklarından öptüm. ''Seni çok seviyorum kızım.'' dediğinde otobüsün kalkacağını bildiriyorlardı. hızla bavulumu koyup otobüse bindim. Hareket etmeye başlayınca ben de babama el sallamaya başladım. 

 Yolları izlerken güneşin batışı gibi güzel fotoğraflar çekmeye çalışıyordum. Yanımdaki yolcu amca horlayarak uyuyordu. Kulaklığım sayesinde sesleri duymuyordum. Müziği değiştirmek için telefonumu açtığımda Yaren'e mesaj atmak aklıma gelmişti. Yaren küçükken sahilde birlikte oyunlar oynadığım arkadaşımdı. Hemen mesaj atıp cevabını beklemeye başladım. Beş dakika geçmeden cevap geldi.Hızlıca mesaja baktım. Süper! O da yazlıktaydı. Gürel Sitesi bu sene daha eğlenceli olacaktı.

 Etrafı ormanlarla kaplı yazlık sitemize gitmek için bir taksi arıyordum, sonunda bir tane geldi ve yolu tarif ettim. Yaren sitenin girişinde beni bekleyeceğini söylemişti. Yarım saatlik bir yol olduğundan bir şeyler düşünmeye başladım. Yaren, onla uzun zamandır yazlığa gelmememize rağmen hala görüşüyorduk. İstanbul'da oturuyordu. O yüzden sadece sanal bir şekilde konuşabiliyorduk. Çok güzel bir kızdı. Çok kısa olayan sarı saçları ve siyah gözleri vardı. Fiziği benimkinden güzeldi. Bende çok kötü değildim ama sıradan uzun siyah saçlarım ve yeşili çağrıştıran ela rengi gözlerimle onun önüne geçmem bana göre imkansızdı. 

 Sitenin girişine geldiğimde saat geç olmuştu ve gözlerimden uyku akıyordu. Yaren beni görünce koşarak yanıma geldi. ''Gökçe seni çok özledim kızım, ay inanamıyorum ya kızım çok güzel olmuşsun sen ya valla buradaki erkekler seni görse dipleri düşer.'' dediğinde beni boğacak kadar güçlü sarılıyordu.'' Sen hiç değişmemişsin hala aynı güzelliktesin.'' dediğimde bana 'ben sarı kafanın tekiyim' adlı bakışından yolladı. 

 Onların evine gelmiştik çünkü benim yani babaannemin evi uzun süredir boş olduğu için soğuk ve tozluydu. Yaren de burada yalnız yaşadığı için benim için de onun için de sorun olmamıştı. Bir sürü şey anlatmamı beklediğini biliyordum ama yarın istediğikadar soru sorabileceğini söyleyip yatmak için yukarı çıktım.

 Telefonumdan gelen uyandırma amaçlı olduğu için gıcık olduğum alarmı kapattığımda niye hala alarmı kullandığımı düşünüp kışa kadar kapattım. Ama bir kere uyandığım için uyuyamayacığımı biliyordum. Bu yüzden lavaboya gitmek için kalktım.

 Yaren hiç değişmediğini derin uykusuyla belli ediyordu. Eskiden yaptığım gibi küçük bakkalımıza gitmek için yukarı çıkıp kot şortumu ve beyaz taşlı tişörtümü giyip tezgaha bıraktığım parayı alarak spor ayakkabılarımı giymek için çıktım.

 Yaren'in geç uyanacağını bildiğimden ilk sahile gitmek istemiştim. Orası en sevdiğim yerlerden biriydi. Bazı kişilerin bilmediği bir yoldan giderdik hep, o yoldan gidiyordum şimdi de. Biraz yürüdükten sonra sahil gözükünce neşeyle koşmaya başladım. Yine çok güzeldi. Etrafıma bakındığımda en fazla dört beş kişinin olduğunu gördüm. 

 Biraz sahilde oturduktan sonra  tekrar gizli yolu kullanarak geri dönüyordum. Yolun ortalarına doğru yan taraftaki hafif tepede birinin olduğunu fark ettim. Şimdiye kadar hiç biri burayı bilmiyordu. Belki de Yaren'dir diye düşündüm ve o tarafa doğru ilerledim. Karşımda gördüğüm kişiyse simsiyah biriydi. Siyah saçlı, siyah gözlü ama teni beyazdı. Benden uzundu tabi normal olarak sonuçta... 


 Bir süre beni süzdükten sonra yüzüne baktı. "Sen de kimsin? Burada ne işin var? Burayı nasıl buldun? Yoksa Yaren mi söyledi?..." diye bir sürü soru sorunca karşımda duran çocuk kaşlarını çattı. "Kimsem kimim sanane?" dediğinde duraksasamda sonradan konuşmaya başladım. 

 "Biraz nazik olsana!" 

"Beni sinirlendirmeden git." 

Sanane!"

"Bak canını açılacak şeyler yapmamı istemiyorsan defol git buradan."

"Ayı sen nasıl yetiştirildin acaba?"

"Şansını zorluyorsun ben sana git dedim dimi?"Bana doğru gelmeye başlayınca korkuyla geriye doğru gitmeye başladım. Daha da hızlanınca bende hızlandım küçük bir kayaya denk gelince sendeledim ve hafif yüksek tepeden düştüm.

 Acıyla bacağımı tutuyordum. Sadece sızlıyordu ama... Çocuk hızlıca yanına gelmişti. " İNŞALLAH bir daha karşılaşmayız." diyerek yavaş yavaş eve doğru yürüdüm.

ÇARDAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin