- MAVİ -

21 3 0
                                    


-Hadi uyan artık Mavi!!!
-Beş dakika daha anne lütfen.

Yine bir okul günüydü. Ve annem yine beni uyandırmaya çalışıyordu. Ve yine aynı saatte Çiko beni uyandırmaya gelmişti. 'Tamam Çiko tamam pes...

Ve yine yenildim, n'olurdu ki daha geç yapsalardı bu okulu. Her neyse dağınık yatağımdan kalkmak isterken kendimi yerde buldum. Bu sert düşüşe karşı kedim Çiko bile kaçtı. Yerden destek alarak doğruldum. Saçlarımı düzeltmeye çalışıp gözlerimi ovdum. Banyoya ilerleyip yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı tarayıp dişlerimi fırçaladım. Sandalyemde asılı duran çantamı alıp merdivenlerden aşağı indim. İnerken saçlarımı dağınık yandan bir örgü yaptım. Mavi saçlarım gerçektende uzundu. Son olarak aynada mini siyah okul eteğimi, siyah külotlu çorabımı be beyaz okul gömleğimi düzeltip mavi hırkamı giydim. Kapıdan çıkarken annemin sesiyle geri döndüm.

-Yemek yemeden mi çıkıyorsun kızım.

-Okulda bir şeyler yerim anne sen beni merak etme, diyip çıktım kapıdan çıkarken annemin söylenmelerini ve babamın onu sakinleştirmesini duyup kendi kendime kıkırdadım. Bu arada size kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Defne Yener ama siz bana herkes gibi Mavi diyebilirsiniz. Yaşıma göre normal boylu, uzun mavi saçlı, mavi gözlü bir kızım. Serseri bir tarzım var. Biraz Erkek Fatma gibi, bu tarzımı beni evlatlık edinen şimdiki ailem yapmış bende buna ayak uydurmaya çalışırken bi baktım ki alışmışım. Cecelistim ve Alacakaranlık/ Twilight Fanıyım. Saygı duymayanı döverim. Ayrıca akrep burcunun tüm özelliğini taşıyorum. Lise üçe gidiyorum, yani yaşım 16.

********

-İlk ders ne millet?!!!!
-Edebiyat, Emre edebiyat! Bi öğrenemedin gitti!
-Ya sende ne ineksin be Mavi!
Alayla söylediği cümle karşısında defterimden yırttığım sayfadan yaptığım küçük topları yüzüne fırlattım.
-Ne inekliği be sayende ezberledik. Her hafta sorduğun için.
-Tamam tamam, dedi ellerini teslim olan bir suçlu gibi kaldırarak.
-Hoca geliyor, dite bağırdı kapı bekçisi.

Bu da Fatih, kapı bekçisidir kendisi. Adından da yola çıkarak görevini rahatça bilebiliyoruz. Bütün gün kapıda durup kimin gelip gittiğini haber veriyor. Işte mükemmel edebiyatçımız: Seda Taş. Her zamanki ciddiyetiyle, burnunun ucundaki gözlüğüyle, soyadı gibi sağlam topuzuyla bizim edebiyatçı. Ve sırada ki derse hep geç kalan kankam Gizem Kaya yanımdaki yerini hocanın ters bakışları altında alıyor.

-Kanka noldu bilemezsin.
-Teneffüste Gizo.
-Ama Mavi.
Israrcı laflarını aldırmadan önümü döndüm. Allah'tan orta sıralardayız.

********

-Ben kaçar millet!
Yine bir öğle teneffüsü eve yemek yemeğe gitmek yerine okulun yakınındaki kafeye gidiyordum.

-Mavi beni de götür. Hadi bende geliyorum. Tamam mı? Lütfen.
Hiç susmayacağını bildiğim için kabul ettim.
-Korkmak yok ama Gizo geçen kaçtığımız gibi olmasın. Bana ayak uydur yeter. Zaten okulun pek bi güvenliği yok.
-Tamam Mavi cesur olacağım.
'Hadi inşallah' diye geçirdim içimden.

Bahçeye sakince çıktık. Benim için alışkanlık haline gelmişti. Ama Gizem casus gibi yapıp daha çok dikkat çekiyordu.

-Yakalatacaksın bizi Gizem. Normal insan gibi yürü. Sherlock Holmes'e özenmiş ilkokul çocukları gibi rezil olmayı kes!

Verdiğim örnek karşısında ikimizde kıkırdadık. Ve işte kare parmaklıklar. Sanki 'kaçabilirsiniz, o yüzden merdiven gibi yaptık parmaklıkları' diyorlar. Üstünde ki telleri takan yok zaten. Çok keskin diye uğraştılar ama hiç acıtmıyor. Okul müdür kurulunun benim sayemde akıllarına gelmeyen fikir kalmıyor. Hiç disipline gitmiyorum. Şeytan tüyü var galiba bende yada bizim müdür çok iyi kalpli.

-Uzat elini Gizem. Yapman gereken tek şey tırmanmak.

Kolumdaki çiziğe aldırmadan söylendim Gizem'e. İlk defa kesmişti kolumu demek ki keskinmiş teller.

-Hadi artık. Zil çalacak. Aç aç derse gireceğiz. Bak gidiyorum.

Tırmanmaya çalışırken daha da çok cesaretlendirmeye çalışıyordum ama nafile...

- Sonunda çıkabildin, Gizem. Şimdi yakalanma ihtimaline karşı tam hız koşuyoruz tamam mı?

Evet anlamında kafasını salladığında içimden dua ettim aksilik çıkmaması için. Çünkü ne zaman Gizem ile kaçsak yakalanıyorduk. Bu sefer bir şey olmayacak gibi görünüyor. En yakın kafeye girdiğimizde herkes bana selam vermeye başladığında;

-Vayyy, kankama bak be ünlü olmuş.
-Ne sandın kızım, her gün gelince alışıyor insanlar, dedim selamlara karşılık vererek. Her zamanki masama geçtiğimizde garson beni görür görmez koşarak siparişimizi almaya geldi.

-Ne istersiniz Mavi ve...

-Kankam Gizem, dedim Gizem'i işaret ederek. Tek başıma veya başkalarıyla geldiğim için tanımıyorlardı. Gizem gülümseyerek:

-Biz ikişer dilim pizza ve kola alalım, Murat Abi.

"Mavi'nin masasına ikişer dilim pizza ve kola", diyerek yanımızdan ayrıldı Murat Abi.

*******
-Ne yedik be Mavi.
-Sen onu bunu boşver de okula geldik, zil çalmamış. Hemen atlayalım.

Bu sefer daha kolay girdik okula. Koşa koşa sınıfa girdik çünkü zil çalıyordu ve ders ingilizceydi. Yani Bay Dakik'e. Ve yetiştik.

-Bu sefer Gizemle mi gittin, Mavi?
-Evet, Emir. Bi dahakine yani yarın sende gel.
-Hiç fena olmaz.
Emir arkamda oturuyordu, yakın arkadaştık. Daha doğrusu herkesle yakındım.

********
-Hadi Gizo! Deliğe mi düştün? !
-Tamam ya patlama!!

Son dersten çıkmış Gizem'i bekliyordum tuvalette. Sonra bi kız 'Mavi,biri seni çağırıyor' dedi ve Gizem'i bırakıp çıktım. Çok uzaklaşmamıştım. Bu yüzden sorun olmazdı herhalde. Kapıdan çıkınca karşımda Emir'i gördüm. Ona bu gün birlikte eve gitmek için söz vermiştim. Her gün Gizemle çıktığım için bunu sorun etmezdi herhalde. Gizem'i beklememiz gerektiğini söylediğimde sert bir tepki vereceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı. Gizem tuvaletten çıkınca merdivenleri üçer dörder inmeye başladık. Ve o da ne?!! Müdür karşımızda dikiliyordu. Hemen elim saçlarıma gitti, tabi ya tokam düşmüş, örgüm açılmıştı, müdür bundan hiç hoşlanmazdı.

-Hocam çok özür dilerim. Bağlıydı, sonra... tokam düşmüş galiba...
Acınarak söylediğim sözlere ben bile açımıştım. Müdürün açımaması imkansızdı... Sanırım...

-Peki Mavi, bir daha olmasın.
-Olmayacak hocam, diyip gülümsedim. Sonra müdür önümden geçip gitti.

Yolda giderken çete gibi yürüdüğümüzü fark ettim. Sallana sallana... Gizem kulağıma yaklaşarak:

-Mavi, Emir sana şey gibi bakıyor... Şey gibi...
-Saçmalama! Ne gibi bakabilir ki??!
-Bak yanlış olabilir ama ben senin arkadaşınım bir şeyler seziyorum. Sana aşık olabilir...
Bi Gizem'e bi Emir'e şaşkınca baktım. Bu olamazdı. Emir benim kankamdı sonuçta.
-Saçmalama o benim kankam, sakın bir daha böyle bir şey düşünme, lütfen...

Bu gerçekten saçmalıktı. Emir benim uzun zamandır kankamdı bu olamazdı. Emir'i uğurladıktan sonra Gizem'e bize gelmesini, ağaç evimde test çözebileceğimizi söyledim. Her zamanki gibi kabul etti. Eve gittiğimizde annemi kurabiye yaparken buldum. Selam verip odama çıktık. Birkaç test kitabı ve bi oyun konsolu aldık. Anneme haber verip çıktık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 06, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mavi'nin KalemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin