Bu Çocuk Benim İçin Gönderilmiş Olmalı

120 8 0
                                    

Bazı kızlar erkeklerle daha iyi anlaşır.(Bende onlardanım) Çünkü kızlardaki duygusallık, kıskançlıklar, dedikodu derken , erkek muhabbetlerindeki mantık ve sahiplenici yanları daha bir ağır basıyor olabilirdi. Nitekim öylede oldu .
Mantıksallığın beni daha bir cezbetmesinin yanında öyle bir yanım da vardı ki (efendime söyliyim şiirler , duygusal müzikler, tribal modlar, ağlamalar ) sevda yüklü kervanlar kalkıyordu sol yanımdan ha ha ha !
- Hayırdır neye gülüyorsun bu kadar ?
- Neye olacak erencim bizim kızların zevzekliğine , okula yeni bir çocuk gelmişte kapılarda kaldılar şunların hallerine bir bak
Ortaokul ... Tabi ya ergenliğe ilk adımlarımız. Erkeklerde kalınlaşmaya başlayan sesler , kızlarda sivilceler derken ...( Tabi o zamanlarda moda var okula yeni biri geldiği zaman kulaktan kulağa yayılır ) krem convers , gri pantolon, beyaz gömlek ve üstüne bir hırka ! Saçları kıvır kıvır alnını kapamış ama bir o kadarda siyah. Geçti . (Kimi değerde kimi delerde geçermiş) Tek bir şey hatırlıyorum : "Bu çocuk benim için gönderilmiş olmalı " Bu cümle ağzımdan nasıl çıktı bilemedim. Biran içine düştüğüm boşluktan çıktım ve çevreme bakındım. Yüzümde bir kızarıklık ama niye ? Neydi bu şimdi ? Beynimle kalbim arası bir soğuk savaş ( bütün bunlar dakikalar içinde gerçekleşiyordu )
- Hadi Seda zil çaldı gelir birazdan hoca sınıfa gir dedi yaren
Yüzümdeki kızarıklık biraz daha artmıştı ve tamam der gibi kafamla onaylayarak yerime oturdum. Tam o sırada hoca derse geldi. O ders ne hocayı dinledim ne arkadaşları duydum. Yüzümde ara ara bir tebessüm ve yine o kızarıklık . En yakın arkadaşlarıma ağzımı bile açamadığım bir duyguda kayboluyordum. Neydi bu neydi ? Zil çaldığını bile farkedemedim. Herkes hızla dışarı çıktı. Ben ise koridora çıkmaya korkuyordum. Nedenini bilmiyorum ama sanırım ilk defa hissettiğim bu duygularla kendimi yanlış ifade etmekten korkuyordum. Herkes çocukla tanışmaya çıktı. Bizim çocuklar hemen samimiyeti kurmuş olacaklar ki kapıdan kahkahalar geliyordu . Ben hala çıkamıyordum. O sıra Meltem yanıma gelerek
- Ne oldu Seda ? Hadi gelsene bak Efe'yle sende tanış
- Efe mi ? İsmi Efe miymiş ? ( Efe... içimden kaç defa tekrarladım ismini bilemiyorum ve hem neden en yakın arkadaşlarımdan saklıyordum bu durumu ki ? )
- Evet iyi bir çocuğa benziyor gelsene
- Tabi ya gelip tanışalım şu Efe Bey'le haha
Ayaklarım geri gider gibi gittim yanına ve bir yandan kendimi sakinleştirmeyede çalışıyorken
- Merhaba Efe
- Merhaba Seda ( ismimi çocuklar söylemiş olmalı ve ses tonunda ki farklılık hemen kulaklarıma yapıştı kaldı. Bizim çocukların ergenlik belirtilerine nazaran oldukça ince bir ses tonu vardı )
Bizimkiler muhabbeti baya ilerlettiler ve ben sadece dinliyordum. Gülerken meydana çıkan ufak dişleri gibi ufalıyordum sanki bir köşede ve yüzümde yine o yersiz tebessümle ve kızarıklık. Kendimi bir suçlu gibi hissediyordum. En yakın arkadaşlarımdan neyi saklıyordum böyle ? Zilin çalmasıyla kendime geldim ve kimseye bir şey demeden beynimle kalbim arası savaştan kaçar gibi büyük adımlarla yerime geldim. Meltem tekrar yanıma geldi ve
- Seda senin neyin var bugün ?
Nasıl geçiştirdiğimi anlamadan son derse gelmiştik bile . Bugun derslerde bir verim alamadığımın bilincinde olarak son derside dinleyemedim. Velhasıl ders bitti ve herkes çantalarını alıp gitti bizimkilerde kapının önünde yine muhabbet ediyorlar. Çantamı aldım ve koridora çıktım. Meltemle aynı mahallede oturuyorduk. Evlerimiz karşı karşıya .
Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi o geceden sonra . O gece ? ( ilkokula gidiyoruz küçüğüz o zamanlar ve Meltem sadece sınıftan bir arkadaşım. Annelerimiz bizleri okula getirip götürürken tanışmışlar telefon numaralarını almışlar birbirlerinin ama hepsi bu şimdilik ) Hepimiz uyumuştuk. Gece yarısı annemin telefonu çaldı ve arayan Meltem'in annesi Gülseren Teyze'ydi. Annem gece gece ne oldu acaba hayrola diye telefonu açtı ; Alo ? dedi ve saniyeler sonra tamam diyip kapadı.
Yatağımda telaşla ve korkuyla ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
- Kalk Zeki kalk , Gülseren aradı arabanızı alın bize gelin dedi sesi çok telaşlı geliyordu
- Karı koca kavgasıdır belki gitmek doğru olur mu bu saatte ? (Kimse daha kötüsünü düşünemiyordu)
Neyse ki annemle babam hemen üstüne bir şeyler giyip çıktılar. Bizde sesten uyanmıştık. Ablam beni yerime yatırdı yok bir şey uyu sen dedi. Bir iki saat sonra filan annem Meltemle birlikte eve geldi. Ben hiç konuşamıyor olan biteni anlamaya çalışıyordum. Meltemin üstü ıpıslaktı ve ağlıyordu. Ablam Meltemin üstünü değiştirdi ben hala konuşamıyordum. Hava hala aydınlanmamıştı ve ablam Meltem belki korkar diye benimle Meltemi bir yatağa yatırdı. O duvar tarafında ben ise açık kısıma yatmıştım. Ben kısık sesle ne olduğunu sordum. Meltemde ağlayarak bana anlatmaya başladı. Gece havale geçirmiş ve bayılmış. Babası Salih Amca telaştan ne yapacağını şaşırmış. Küvette soğuk suyla yıkamaya çalışmışlar ama Meltem kendine gelmeyince öldüğünü düşünmüşler. Babasının kalbi sıkışmaya başamış. Tam o sırada aksilikler üst üste gelmiş Meltem'in abisi Ufuk Abi merdivenden düşmüş ve çenesini yarmış. Salih Amca ve Gülseren Teyze ise hangi birine koşacağını şaşırdıkları anda annemle babam gelmiş. Meltemde o sıra ayılmaya başlamış. Babam o halde görünce Ufuk abiyi hemen sırtına almış arabaya götürmüş ve hadi hastaneye demiş. Salih Amca önde babamın yanında oturuyormuş. Kalbini tutup duruyormuş . Babam hava alsın diye camı açmış hastaneye vardıklarında hemen sedyeyle içeri almışlar.Meltemim atesini dusurdukten sonra babam tekrar eve getirmiş. Meltem bana bildiklerini anlatırken ağlıyordu. Içim ilk defa bu kadar acımış birinin derdini dert edinmeyi ilk orda öğrenmiştim. Ablam uyumamızı söylemişti. Meltemin biraz olsun düşünmesin ve dinlenmesi için konuşmadım ama gözlerimi kapasamda ne onun uyumadığını biliyor nede kendim uyuyamıyordum. Rahat yatsın diye en köşeye çekildim. Bir ara dalmış gibi oldu. Tam o sırada lanet olası öksürük tuttu. Sırf uyanmasın diye kendimi tutmaya çalışıyordum . Elimi ağzımla kapatmaktan canım çıkacaktı. En sonunda geçti. Biraz daha zaman geçtikten sonra sabah oldu zaten. Ablam bize yemek yedirdi. Havada soğuktu. Meltemin kafası dağılsın diye bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Sürekli ağzında babam kelimesi vardı haklı olarak. Ona sürekli iyi olacak diyordum oda benim hiç unutamayacağım o cümleyi kuruyordu. "Babam iyileşip gelince birlikte mont almaya gideceğiz." Tam o sırada kapı çaldı otomatiğe bastım ve kapıyı araladım. Annemi merdivenleri çıkarken gördüm. Yorgun ve ağır ağır çıkıyordu. O sırada üst komşuda annemin geldiğini görerek ona ne olduğunu ambulansları gördüklerini filan sordu. Annemin suratındaki o çaresizlik. Bense kapının o aralığından ona bakıyordum ama o benim onu dinlediğimi görmeyerek komşuya Salih Abi öldü dedi. Ölüm kelimesi beni hep dondurmuştur. Hiç yakınımı kaybetmemiş bir çocuktum ben. Ne demekti ölmek ? Annemle tam o sıra göz göze geldim ve ne yapacağımı bilmeden daha iki dakika önce "babam iyileşsin mont almaya gideceğiz" diyen Meltem'in yanına koştum. Hiç bir şey diyemedim öylece oturdum. Annem içeri geldi ve beni köşeye çekti. Salih Amca öldü mü dedim. Annem ne diyeceğini bilemez bir halde evet kızım Allah rahmet eylesin ama sakın Melteme bir şey söyleme dedi. Hiçbir şey demeden Meltem'in yanına gittim ve öylece oturdum. Zaten saat öğlene geldiği için Meltemde babama gitmek istiyorum , annemi görmek istiyorum diye ağlamaya başlamıştı. Daha sonrası hakkında bir şey diyemiyorum. Ateş düştüğü yeri yaktı ama kendime söz vermiştim Meltem ne zaman sana ihtiyacım var dese koşacaktım. İşte o geceden sonra yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. (ama ayrıda gidecekmiş oraları sonra anlatacağım)
Aklımda tek bir şey vardı. Okuldan eve gidene kadar her ne kadar Meltemle konuşsakta ben plak gibi takılmıştım kendi içimde (beyaz convers, gri pantolon ,beyaz gömlek, hırka , kıvır kıvır saçlarının alnını kapaması , ses tonundaki incelik ve gülünce ortaya çıkan küçük dişleri)
Eve yaklaşmıştık ve Meltemle ayrıldık ve bende evime geçtim. Üstümü değiştirdim elimi yüzümü yıkadım ve aynaya baktığımda yine yüzümde tebessüm ve o kızarıklık..
" Sen benim

için gönderilmiş olmalısın çocuk "


SAĞANAK MUHABBETLERİMİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin