''Evet baba , hayır şuan tam olarak havaalanında pembe valizimin üstüne oturmuş bekliyorum. Ah , seni gördüm hadi kapat şu telefonu.''
Elimde tuttuğum Blacberry de kapatma tuşuna bastıktan sonra pembe , fazla ağır olan valizimi çekiştirerek babamın yanına yöneldim.
Babam bana büyük bir hasretle bakıyordu... 4 yıldır çocuğunu ziyarete dahi gelmezsen böyle olur. Ben Los Angeles'da oldukça mutluydum bakarsanız , lanet yönetim bize Harry ile çıkmamızı söyledeğinde biz bunu oyun haline getirmiştik. Böyle daha eğlenceli oluyor tamam mı ? Çünkü bu şekilde birbirimize aşık olmamızı kesinlikle engelliyoruz.
Normalde , yer değişikliği yaparak onu peşimden koşturtan bendim ama bu sefer tam tersi olmuştu. Tamam pekala onun grubu var ama Los Angeles'da biraz daha vakit geçirseydim ? Hiç mi , peki...
''Ah Jasmine ! Çok büyümüşsün...''
''Shhh... Baba bana adımla hitap etme , ayrıca saçlarımı okşama o bir peruk. Sevgi gösterisine evde devam edersin.''
Gözlerimi devirirken babama valizi almasını belirten hareketler yapıyordum. Pekala , anlamamaya devam edebilirsin baba. Tipik erkek modeli işte.
Tanrım ! Üşte bu , bu arabayı çok özledim. Kırmızı renkli Range Rover'a bakarken gözlerimin dolduğuna yemin edebilirim ! Ah bebeğim , seni asla yanlız bırakmayacağım... Ben sakinim , derin nefes al Jasmine işte böyle.
Valizi bavula fırlattıktan sonra , sevimli arabamın rahat koltuklarına otururken gülümsememe engel olamıyordum. Bu arabayla en son seyahet ettiğimde 18 yaşımdaydım , ah anılar...
''Baba , ehliyetim var hadi ama lütfen ben kullanacağım!''
Arabayı kullanmak için kavga çıkaracaktım resmen... Ama bu arabayı çok seviyorum tamam mı ?
''Hayır Jas ! Belki daha sonra.''
''Bu lafını sana hatırlatırım.''
Göz kırpıp arabada yerime yerleştikten sonra beni çeken kameralara el salladım.
Valizimi tekrar çekiştirerek geldiğim evde kendimi koltuğa attıktan sonra ilk işim peruğumu ve gözlüklerimi çıkartmak oldu. Ünlü olmanın tek kötü yonu bu olmalı. Eğer gizlenmessen magazinler yalan haber yapar canım.
''Marcia ! Tanrım babamın seni kovduğunu saıyordum , bu güzel bir rastlantı! Şey valizimi yukarı çıkarır mısın ?''
Marcia kafasını sallayıp valizi hızla yukarıda , ben gittiğimden beri el sürülmemiş olan odama taşıyordu. Ben mi ? Harry'e mesaj atıyordum.
Bil bakalım neredeyim Harry ? Sana bu oyunu bitiremeyeceğini kaç kere söyleyeceğim salak ? Beni ara. xxx Jasmine :)
Hadi ama ! Peşinden koşan sürekli ben mi olacağım yani? Oyunun kuralları bu mu , hiç sanmıyorum Jas ! xxx Harry
''Alo Harold ?! Lanet olsun sana gerizekalı , kim sana dedi Londra'ya git diye. bana sakın grup mıymıntısından bahsetme , kafanı koparırım !''
''Maalesef öyle Jasmine , acil iş çıktığı için gelmek zorunda kaldım. Yoksa Los Angeles'da senin evinde , senin odanda , senin yatağında , senin yanında uyurken mutluydum.''
''Hah , bu arada saçlarını kestirmelisin ! Her sabah gözlerimi açınca o aptal saçların beni rahatsız ediyor. Ayrıca beni saat 4 de evden al. Geç kalırsan seni öldürürüm.''
''Hayır , asla! Saçlarımı seviyorum tamam mı ? Bu arada bu bir emir miydi ? Çünkü 'mısın' kelimesini duyamadım da..''
''Evet emirdi seni aptal. Çok geç kalma , görüşürüz!''
Bu çocukla konuştuktan sonra neden hep yüzümde sama salak bir gülümseme beliriyor? Eevet cevabını ben de bilmiyorum , harika!
Odama çıkıp dolabıma yerleştirilmiş olan eşyalarıma göz attım. Siyah salaş bir tişört ve altına giyilebilecek bir kot şort bulduktan sonra üzerimi hızla değiştirdim. Tamam bu kıyafet kesinlikle bacakalarımı fazlasıyla öne çıkarıyordu. Aynadaki görüntümden tatmin olduktan sonra telefonumu tekrar elime alıp Harry'e mesaj yazmaya başladım.
Ben hazırım ! -Jasmine
Harika , bu buluşma için sabırsızlanıyorum. Senin bana kızmanı özlediğimi söyleyebilirim. xxx Harry
Laf mı sokmuştu şimdi ? Hayır hiç sanmıyorum! Aslında bakarsan bende bu buluşma için sabırsızlanıyorum.
