...Halının desenleriyle bakışırken Mustafa yavaşça yanıma sokuldu. "Eee, neler konuştunuz?" , "Hiiiç...işte iyileş okuluna git falan dedi." , "Bende bunu yedim, eveeet?" , "Sana onun hakkında söylediklerimi ona anlattın değil mi?" , "Ağzımdan çıkıverdi, n'apabilirdim?" , "Bana gerçek hislerini söyledi. Şuan benim hakkımda düşündüğü şey ondan nefret ettiğim! Ama tam tersi; onu çok seviyorum!" dedim ve olduğu gibi kafamı yastığa gömdüm. "Hey bir de iyi yönünden bak. Az önce senin ses kaydını yaptım ve ona dinletmek için şimdi çıkıyorum. Senin dediklerini duyarsa belki sana daha çok bağlanır, hatta belki çıkarsınız bile. İlerde de minik minik bebeler olur. Bende onları mıncırırım. Biliyorsun çocuklara karşı olan zaafımı." ,"Ahahahahahahahahaha çok komiksin ya. Mustafa! Gerizekalı embesil rolünü şimdi oynama sırası değil! Hem o 'ses kaydı' şeysinde ciddi değildin değil mi canım kuzenim?" , "Yiiio...şimdi gidip dinlettiricem. Anlasın kuzenimin değerini." ,"Böyle düşünmen çok hoş da yaptığın hiç hoş değil" , "Uff bırak kolumu da gidiyim!" , "Hayır! Asla!" , "Sende gel! Seni görmeyi çok ister! Hadi lütfen sende gel!" , "Nah gelirim ben! Hastayım oğlum hastaa!!!" Nasıl geliyim? O gelsin Allah'ım ya!" , "Tamam." ,"Yaaaaa Mıustafaaaaa!!! Geri gel yaaaaa!!!" dememle boğazımın yanması bir oldu. Şiddetli bir şekilde öksürmeye başladım. Bir an diğer dünyaya göçüyorum sandım. Hemen mutfağa koştum. İlk bulduğum suyu kafama diktim. İşe yaramamıştı. Ve içtiğim vazodaki çiçeğin suyuydu. Her iki türlü de zarardaydım. Ağzımı musluğun ağzına dayadım, suyu açtım. Az kalsın boğuluyordum. Bayan Muffin benden korkmaya başlamıştı. O an gelip bana saldırsaydı hiç şaşırmazdım. Allah'tan öksürüğüm azalmıştı. Ama boğazım hem yanıyor hem de ağrıyordu. Boğazımı façalamışlar gibi hissediyordum. Gidip koltuğa uzandım. Mustafa'nın gelmesini bekledim. Veya Elif Abla'nın. Bekledim, bekledim ve bekledim. Gelen olmadı. Bende Mustafa'yı aramayı denedim. Fakat açan olmadı. Elif Abla'yı arayıp sesli mesaj bıraktım. Hem çok sıkılmıştım hem de çok perişan olmuştum. İlaç içsem neyi içmeliydim onu bilmiyordum. Pes ettim. Hayır, intihara kalkışmadım. Ben hemen öyle pes etmezdim. Tamam biliyorum, pes ettiğimi söyledim. Ama lafın gelişiydi o. Gittim uzandım.
...
"Piiiişt! Zeeeyneep!". Birisi fısıldayarak bana seslendi. Bir yandan da dürttü. Ben tabii uyumaya devam ettim. "Ya Zeyneeep! Z bu ölmüş kanka. Uyanmıyor. Acaba sen gelip öpsen belki uyanır?", "Allah'ın manyağı ne diyorsun mal?" , "Onu öpmek istediğini sen söyledin abicim. A-aa! Manyak mıdır nedir.." . Hayır ya! Yine mi bunlardı! Hayır anlayamıyordum; ben uyurken gelmek niye? Nasıl başarıyorlardı tam ben uyurken gelmeyi? Uykulu uykulu gözükmek cidden hiç hoş değildi. Hemen doğruldum. Ayağa kalktım. Z'nin ve Burak'ın kolundan tutup kapıya kadar sürükledim. Kapıyı açıp ikisinide ittim. Daha ne olduğunu anlayamadılar. Aslında ben de ne yaptığımı bilmiyordum; her şey çok hızlı gerçekleşmişti. Kapıyı yüzlerine kapattım ve koltuğa geçip kafamı yastığıma yeniden gömdüm. Aradan yaklaşık beş dakika geçtikten sonra kapının zili çalındı. Atarlı atarlı kapıya doğru yürüdüm. Açtığımda karşımda Z ve Burak vardı. Z'nin elinde bahçemizde bulunan papatyalardan vardı. Bahçemizden diyorum çünkü resmen çiçekleri elleriyle yolmuşlardı. "Ne var?" derdemez içeri daldılar. Kendi evleriymiş gibi çok rahattı bu iki salak. "Özür dilerim Zeynep. Sana çok sert bir konuşma yaptım gibi geldi. Yani benden nef-..." , "Tamam bu kadar yeter! Ben gidiyorum" dedim. Arkamı dönüp merdivenlere doğru gidiyim derken birisi kolumdan tutup kendisine çekti. Birisi dediğim de işte Z'ydi. Çektiği gibi beni öptü. Öpüşmenin nasıl bir şey olacağını sorarsanız; ıslak bir olay. Neyse, gözlerimi açtığımda cidden o zamana kadar Z'ye bu kadar yakın olmamıştım. Kalp atışlarını duyabiliyordum. Hemen uzaklaştım. Ve koşarak merdivenleri çıktım. Başıma çok güzel bir bela almıştım. Bir daha asla asla ama asla yüzüne bakamazdım onun. Merdivenleri çıkmaya başladığını duyduğumda hemen odamın kapısını içerden kilitleyip önüne oturdum. "Zeynep kapıyı açar mısın lütfen?" , "...." , "Zeynep??" , "Gidebilirsin artık Z." , "Peki neden?" , "Bugünlük senle yeterince yakın olmadık mı sence." , "Ama..." , "Z" , "Tamam, nasıl istersen..." deyip gitti. Ben öyle sandım en azından. On dakika sonra kapının altından bir kağıt yolladı. Kağıtta...