Cehennemime Cennet Olur Musun?

5.1K 283 21
                                    

Deniz'in Ağzından DC Oyunu

Ortadaki tekila şişeleri uzun süredir hareketsiz bir şekilde öylece duruyordu çünkü  herkes görevini yerine getiriyordu. Çünkü bizim mallar kalk kapıyı aç, su getir, elma ver, turşu ye gibi saçma sapan şeyler söylüyorlardı ve bu gerçekten sıkıcıydı.

Şişe bir kez daha döndüğünde bir ucu bendeydi, diğer ucu da Doğa'da ve ben Doğa'ya soruyordum Doğa doğruluk deyince ona sorumu yönelttim:
"Karşıdaki altı insan evladından hangisi daha yakışıklı sana göre hızlı cevap ver ve unutma sana göre." 

Doğa'nın Uygar dan hoşlandığını fark etmiştim ama ona direk söylemektense dolaylı yoldan itiraf ettirmeyi tercih etmiştim neden direk söylemediğimi bende bilmiyorum,  şuan sadece Doğa'nın vereceği cevabı bekliyorum düzeltiyorum bekliyoruz.

Aniden ama kısık sesle ve harfleri yutarak konuşan bir bebek gibi hızlı bir şekilde "Uygar"  diye fısıldadı.  Ve ben yine yanılmadım doğru tahmin ettim. Her zamanki gibi şişe tekrar döndüğünde  bu defa Batuhan ve Uygar'a geldi.

"Git Doğa'yı dudağından öp ve dans edin. "  Bunu Batuhan söylemişti adamım be.  Uygar hiç itiraz etmeden ayağa kalktı ve Doğa'ya yaklaşarak dudaklarını Doğa'nın dudaklarının üzerine bastırdı. Herkes alkışlamaya başladı ama ben bu tür vıcık şeyleri alkışlamam bu yüzden tabi ki alkışlamadım karşımda oturan Demir de alkışlamadı.

Lan bide dans ediyorlar ya fazla vıcıklaştışar ama birşey demeyeceğim çünkü bu Doğa'nın ilk öpücüğü ve bu güne kadar kimsenin onu öpmesine izin vermedi şimdi Uygar'a izin  vermesi onu gerçekten sevdiği anlamına gelir.

Aşka ben inanmayabilirim ama benim yüzümden kızların sonsuza kadar benimle birlikte yanlız bir şekilde ölmelerini istemem.
Şimdi Allah var Doğa güzel kız.  Onlar dans ederken sanırım sıkıldığını daha fazla gizleyemeyen Demir anırmaya başladı:

"Fazla vıcıklaştınız ve burada sıkılıyoruz, beyler eğer sevdiğiniz insanlar karşınızda ise onlara da çıkma teklifi edin ve bitsin artık şu saçma oyun. Birbirinizi sevdiğinizi söylemek için bir oyuna ihtiyacınız yok."

Ohha Demir benim repliğimi çaldı bu sözler bana aitti.  Bir yandan da düşüncelerimi dile getirip beni konuşmaktan kurtardığı için ona teşekkür ediyorum, yok lan vazgeçtim o teşekkürü hak etmiyor.

Herkes tekrar daire oluşturup Kumsal'dan arakladığım yastıkların üzerine oturup aynı zamanda birini de kucağına alıp yerleştiğinde "Benim cehennemime cennet olur musun?"  dedi biri  ismini vermiyorum baş harfi Uygar olan biri.

Doğa ona  cevap veremedi garibim biraz durakladı ve kendini toparlayıp konuşmaya başladı:

"Ben senin cehennemine cennet olamam. "  Uyar'ın bir yüzü falan değişti görmeniz lazım ama Doğa'ya olan saygısından konuşmasını bitirmesini bekledi

"Ancak ben senin cennetine cennet katabilirim."  dedi.  Bu defa fazla vıcıklaşmadan çıkmaya da başladıklarına göre sorun yok.

İnsan yalnızlıkta demlenir derler hep ama öyle değil, insan düşüncelerini tartarken demlenir. İnsanoğlu farklıdır ama farkında değildir.

*************
"Kızlar hadi hazırlanın bize gitmeyecekmiydik.  Özellikle de Deniz,  Kumsal,  Doğa. " Araf'ın sözü ile ayaklandık ve tabi ki Kumsal lafa atladı:
"Pantolon ve kazak çok rahat biz böyle iyiyiz diğerleri hazırsa çıkabiliriz."
Beni tanıyor bu kız seviyorum onu.
Kumsal'ın lafından sonra Araf başıyla onayladı ve 'peki'  dedi. Ardından kızlar kapıyı kilitledi ve evden ayrıldık. Ben motoruma bindim ve tek başıma gitme kararı aldım, bizimkileri beklemeden, motoru  çalıştırdığım gibi gazı kökledim.  Nasılsa evin yolunu biliyordum, sonuçta sört ya da beş yıl önce gitmiştim daha doğrusu götürülmüştüm. Her neyse şu anda  eskileri düşünmeme gerek yok. Zamanı gelince düşünürüz onları da.
Yaklaşık 20 dakika sonra gelmiştim.  Motoru park ettim ve bahçeye geçtim.

Bahçedeki hamak gözüme takıldı ve hamağa doğru ilerledim. Hamağa uzandım ve yıldızları süzdüm. Tabi ki saymayı denemedim. Birden aklıma Doğa'yı nasıl tehdit ettiğim geldi ve yüzümde bir tebessüm belirdi. Ona : 'eğer şimdi bana Kumsal'ın yastık savaşı için stokladığı yastıkların yerini söylemessen Uygar'a onu çok sevdiğini ona aşık olduğunu ve onun için kız dövdüğünü ve sürekli onu rüyanda gördüğünü söylerim.' demiştim ve O da 'Kumsal'a küçük bir mesaj atıyım bir helallik istiyim de öyle yerini söyliyim.'  demişti.

Yani boşu boşuna söylemişti yastıkların yerini şuan muhteşem bir çıkma teklifi aldı ve çıkıyorlar. Ya Uygar onu üzerse diye çok düşündüm ama araştırdım sordum ve soruşturdum Uygar hakkında güzel şeyler söylediler ve bende engel olmak istemedim.

Zaten Kumsal , ben, Burçin ve Azra, Uygar hakkında konuşmuştuk biz konuşurken Yağmur Su Doğa'yı oyalamıştı ve araştırmalarımızdan sonra DC oynama kararı alarak Doğa'ya itiraf ettirecektik birde ben Batuhan dan Uygar'ın ağzını aramasını istemiştim. 

Batuhan, Uygar, Doğa'yı seviyor deyince de planımızı uygulama kararı aldık. Ve şimdi onlar çok mutlular. Ama yinede içimde bir huzursuzluk var ve bu beni rahatsız ediyor. En nefret ettiğim konu ise 6. hissimin kuvvetli olması. Motoruma binmeden önce bakmıştım Doğa ve Uygar el ele aynı arabaya binmişti.  Onlar adına  sevindim ve kendimi de tebrik ediyorum.  Ayrıca Burçin gibi bir çöpçatana sahip olduğumuz için çok şanslıyız.

Sonunda diğerleri de gelmiş ve tiz lastik sesleriyle benim düşüncelerimi bölmüştü. Bende hamaktan kalkıp kızların yanına doğru ilerledim.  Önde erkekler Uygar hariç çümkü Doğa ve Uygar birlikte ilerliyordu arkada kızlar  Doğa hariç ve en son Doğa ile Uygar de içeri  geçti Uygar kapıyı kapattı ve hep birlikte hazır olan yemek masasına oturduk.

Yaklaşık 45 dakika sonra  herkesin yemeği bitmişti ben hariç çünkü sadece tabağımdakilerle oynamış ve yememiştim, sonuçta acıkmadım bir şey yememem çok normal.  " Baylar bayanlar şimdi ne bok yiyeceğiz."  bunu Ege söylemişti. "Bence 'kim, kiminle, nerede, ne zaman, ne yapıyor, kim görüyor, ne diyor'  oynamalıyız."  Bunu da Burak söylemişti.  Ve oynama kararı aldık. Batuhan da kağıt, kalem kapıp geldi. 
Herkes yazdı ve katladı ben okuyacaktım kağıdı yavaşça açtım ve yüksek sesle okumaya başladım :" Ege, Bülent Ersoy ile, çıkmaz sokakda, saat 01.01 de, düet yapıyor, Burak görüyor,  benimle de sevişin diyor. " Ne kadar çok gülüyor lan bunlar bir kahkaha bir kahkaha ama anlatamam hepsinin götü yırtıldı. İyide komik değildi ki.Tekrar toplandık ve yazmaya başladık. Bu defa bana ne yapıyor sorusu geldi bende 'cenaze gömüyor' yazdım ve katladım birine verdim. Kağıt bir süre daha elden ele dolaştı ve en son Ege üç iki bir diye sayarak okumaya başladı :"Burçin, Burak ile, mutfakta, akşam ezanı okunurken,  cenaze gömüyor, Araf görüyor, ben bir fahişe değilim diyor."  Ege'nin son söyledikleri pek anlaşılmasada Araf'ın bozulduğu belli oluyordu. Yani haklıydı çocuk şimdi oyunda olsa ben bir fahişe değilim demek ne lan koyar adama. Lan uzun zamandır kızların bu kadar içten güldüğünü görmemiştim. Aslında bu akşam iyi oldu buraya gelmemiz. Bişey titriyor sanırım birinin telefonu çalıyor. Aa telefonu çalıyor kız kim arıyor merak ettim ama göremiyorum.  Sadece  'yaş' kısmını gördüm ama ya.  Kumsal yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledi ve elini telefonun ekranında kaydırarak kulağına götürdü.  10 dakika oldu hala gelmedi bu Kumsal,  onu merak ettim ve ayağa kalktım ona bakmak için ilerlerken, omzumu bastıran elle arkama döndüm Demir sırıtıyordu piç bir şekilde :" Sen otur ben Kumsal'a bakarım. "

Lan o benim kuzenim sen niye bakıyorsun  bunu hemen dile getiriyorum :" Gerek yok ben kuzenime  bakabilirim. "
Dedikten sonra ilerlemeye devam ettim.
"  Bir defalığına beni dinlemeyi tercih et ve otur ben bakarım. "
Tamam lan oturuyorum ama bende Denizsem sen Kumsal'a yardım edemeden onu getiremeden geri gelirsin.
Bu yüzden şimdi susuyorum ve yerime oturuyorum.

Mafyalar ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin