TANITIM.

752 32 11
                                    

#Multi-Love Story(Taylor Swift)

-CRİSTİANO RONALDO DOS SANTOS AVERİO-

Neymar'la telefon konuşmamızı bitirdik ve telefonumu arka cebime yerleştirip mutfağa doğru ilerledim. Karnım daha yarım saat önce bir şeyler atıştırmama rağmen şimdiden acıkmıştı. Kilerden Nutella'yı çıkardım ve kaşıkla dibini sıyırmaya başladım. Hem bir şeyler hazırlamaya üşeniyordum hem de Nutella tüm yemeklere bin basardı. Telefonumun mesaj sesini duyduğumda kilidi açıp mesajlar kısmına girdim. James den gelmişti.

"Cris, abicim ya çabuk gel. Ramos saçlarımla oynayıp duruyor. Gel de kurtar beni."

Dudaklarım yukarı kıvrılırken mesajı tekrar okudum. Abi ya, bunların çocuklukları beni bitiriyordu. Ama yine de has kardeştiler. Karnımdakileri hazmettikten sonra odama tekrar gittim ve şöyle bir kıyafetlerime göz gezdirdim.

Siyah bir tişört ve bacaklarımı saran koyu kot pantolonumla her zamanki tarzımla bendim işte. Kızlar bana bitiyordu. Elime aldığım tarakla zaten tarz olan saçlarıma iyice şekil verdim. İşlerim bitince telefonumu da alarak evden ayrıldım. Bizim James'in evini görünce sırıtarak zili çaldım. Kapı hemen açıldı, ben de içeri daldım. Kapıyı Ramos açmıştı, hem de gülerek. Ben ona kaşlarımı çatmış bakarken o daha da fazla gülüp yere yattı ve kahkahalar attı. Gözlerimi kırpıp "ne oluyor oğlum?" diye sordum. Arkadan James'in sesi geliyordu.

"Ya bak kırıyorsun beni ama Ramos."

Cidden yazıktı çocuğa. İyiydi, yakışıklıydı, gençliğime benziyordu falan ama saftı. Kafamı sallayıp gülüşlerimin arasından mırıldandım.

"Siz adam olmazsınız."

-BUSE UYGAR-

Televizyonu kapatıp telefonumu elime aldım ve kanepede iyice yayıldım. Televizyonda da bu saatte hiç güzel bir şey olmuyordu ya. Telefonumda bir süre gezindim ve mesajlar kısmına girdim. Sadece bir mesaj vardı, tahmin ettiğim gibi. Sadece o merak ediyordu beni.

Kimden: My Bro

"Yavrum, hadi seni bekliyorum kapının önünde bir şeyler yaparız."

Mesajı görmemle gözlerim irileşti. Burada mıydı? Mesajın gönderilme saatine bakınca üç dakika önce geldiğini anladım.

Hızla odama çıktım ve dolabımı açtım. Bu ayıcıklı pijamalardan kurtulmam gerekiyordu. Dar kotumu elime alarak hızlı bir şekilde bacaklarıma geçirdim. Hava soğuk olduğu için üstüme de gündelik giydiğim siyah kazağımı geçirdim. Aynanın önüne geçtim ve sarı, dalgalı saçlarıma tarakla şekil verdim. Makyaj yapmayı da pek sevmediğim için bir rimelle geçiştirdim. İşte! Tamı tamına beş dakikada hazırdım.

Telefonumu ve cüzdanımı da cebime sıkıştırıp evden çıktım. Dediği gibi, son model arabasının önüne yaslanmış beni bekliyordu. Gülümsedim ve o kapımı açarken ben de yanağına buse kondurdum. Radyoyu çalıştırınca en sevdiğim şarkılardan biri çıkmıştı.

'Taylor Swift-Love Story'

Sessiz bir şekilde mırıldanmaya başladım. Kırmızı ışık yanmıştı. Ege de başını yana yatırmış erkeksi bir şekilde sırıtıyordu. Ona ne olduğunu sormak amacıyla kaşlarımı kaldırdım. Kafasını iki yana sallayıp gülüşlerinin arasından "sesin diyorum..." dedi. Beni dinlemiş olduğunu anladığımda refleks olarak kaşlarım çatıldı.

"Bakma öyle prenses, gerçekten sesin mükemmel neden bunu harcamak yerine kullanmıyorsun ki?" deyince nedenini düşündüm.

Aslında düşünmeye gerek yoktu, biliyordum. O aptal utancım yüzünden bir türlü şu şarkı işine başvurmamıştım. Omuz silkip "hadi ama biliyorsun." diye geveledim ağzımda.

HAYAL OLARAK KALMASAN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin