Gece lambası ile aydınlanan odamda tek başıma pencerenin önündeki yerime kurulmuş kahvemi yudumluyorum.
Hala yağmur yağıyordu sabahtan beri durmayan melodisiyle. Saat akşam 08:30' u gösteriyordu. Artık hava çabuk kararıyordu.
Yolda kızı ile beraber el ele yağmurdan kaçan Mehmet Amcayı gördüm. Derin, su birikintilerini görünce dayanamayıp Mehmet Amcanın elini bıraktı. Su birikintisinin içinde ne kadar zıplamak istese de,
"Hadi prensesim hasta olacağız, hemen eve gitmemiz gerek!" diye uyardı Mehmet Amca telaşlı ama nazik bir şekilde.
Derin gelmek istemediğini anlatırcasına omuz silkti. Mehmet Amca dayanamayıp Derin'i belinden yakalayıp bir tur döndürdü.
"Demek eğlence istiyorsunuz ha küçük hanım. Alın bakalım." deyip elinde Derin ile hızlıca yürümeye koyuldu.Bir an içimde bir burukluk oluştu. Babam ile bana benzetim onları görünce. Çünkü beni güldüren bir babam yoktu. Elimden tutan ya da bana 'Prensesim' diyen bir baba. Yoktu. 6. yaş günümde kaybettik onu. Doğum günümü kutlamam bu yüzden. Babam yokken.
12 Aralık gecesi öldürüldü benim masum babam. Ben onu çilekli pastamla beklerken, o çoktan gelebilme ihtimalini yanında götürmüş. Kötü adamlar öldürmüş onu, ben daha 'ölüm' kelimesinin anlamını henüz bilmeden.
İnanmak istemedim. Gelemeyecek bir daha dediler, inanmak istemedim. Belki de inanmak istemediğim için onu hala özlüyorum, yokluğuna alışamıyorum, unutamıyorum gideli 10 yıl olmasına rağmen.
Ama ben onu unutmak istemiyorum, yanımda olsun isyorum, elimden tutsun istiyorum, bağırsın ama yanımda olsun yeter ki.Annem ile birlikte babamdan kalan iki katlı evde oturuyoruz. Annem iç mimardır. Bana ne olursa olsun güvenir ve her zaman desteğini yanımda hissederim. Hem annelik hem babalık yapmak ona zor gelse de en çok zoruna giden babamın yanımızda olmaması. Belli etmemeye çalışsa da pek başarılı olamıyor. Anlıyorum. Annem henüz 35 yaşında bir iş kadını. Benim Kraliçem. O da bana Prensesim der.. Babam da olsaydı keşke. O da bu çekirdek ailenin Kral'ı olurdu.
Bu arada adım Sude.
Sude Özdemir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı'nın Gölgesi
ChickLitİnsan olmaktan yorulur bazen insan. Hayat yorar, aşk yorar, yalnızlık yorar, gelen yorar, giden yorar... Sana sunulan hiçbir şeye alışma bu yüzden. Terk edenler hep yorar seni. İnsanlar terk edilerek terk etmeyi, aldanılarak aldatmayı öğreniyorlar...