Nasıl bir yalnızlık ki bu o kadar insanın içinde kimsesiz olduğunu kılıç yarası gibi acıta acıta hissettiriyor sana.
Yutkunmak istersin ama, boğazına takılır nefesin bile, yutkunamazsın.
Ne acıdır değil mi, bu hayatta tek yapabilecegin nefes alıp vermek iken yutkunamamak.
O nefesin bile sana ağır gelmesi.
Olmuyor işte gözümden akacak tek damla yaşa bile borçluyum.
O kadar boşa akıtmışım ki oda benden alacaklı.
Nasıl ödeyebilirim söyle nasıl !
Ben hayattan mutluluk alacaklıyım oda benden gözyaşı.
Ağlayabilmek isterdim delicesine ağlayabilmek.
Susamadıklarıma, Konuşamadıklarıma, Yaptıklarıma ve de Yapamadıklarıma.
Keşkelerime hıçkıra hıçkıra ağlayasım var.
Evet, geldi zamanı ama neden ağlayamıyorum.
O kadar çok alacağım var ki hayattan evet cesaretim de var yapabilirim, istediğimi alabilirim.
Ama konuşacak dermanım kalmadı.
Ben alacaklarımı tahsil etmeden, o benden aldı herşeyimi, gözyaşlarımı, sevinçlerimi, hayallerimi aldı herşeyimi.
Şimdi kimin karşısına çıkıp hadi ver diyeceğim.
Ben soyutluklarla kavga eder, onlarla savaşırım.
Evet, cesaretim var hayattan birçok alacağım var ama karşımda somut bir benlik yok iken ben savaşımı kime karşı yapacağım.
Yine mi kendime savaş açacağım.
Kendi beynimde açtığım savaş da her zaman neden ben mağlup oluyorum.
Bütün düşüncelerim birbiriyle savaşıyor.
Evet bir yanım galip gelirken yine ben mağlup oluyorum.
Yani hiçbir zaman tam olarak kazanamıyorum aslında...