Ağlayan kızdan ifade almaya devam eden Hayley'i yalnız bırakıp kapı kenarına gelen Dean, eline bir avuç toz alıp Hayley'e döndü.
''Sülfür.''
Evden çıkarak hastaneye doğru yol aldılar. Hayley bütün bu olayları garip bulsa da Dean'e birşeyler çaktırmak istemiyordu. Çünkü Dean onu yolun yarısında arabadan atıp ava kendisi devam edebilirdi. Karşısında belki de ondan daha akıllı bir adam olduğunu unutmuştu. O sırada Dean'in telefonu çaldı. Dean arabayı sürdüğü için telefonu cevaplayan Hayley oldu.
''Alo,Sam? Evet, aslına bakarsan orada sülfür bulduk yani sanırım öldürmemiz gereken bir hayalet var. Sen ne düşünüyorsun? Hayalet mi? Şimdi hasteneye gidiyoruz. Otopsi incelemesi yapacağız. Pekala, dikkatli olalım.''
Meraklı gözlerle kendisine bakan Dean'e cevap vermesine gerek kalmadan hastaneye varmışlardı bile. FBI kimlikleriyle birlikte içeri daldılar fakat hastanenin gerektiğinden sessiz olduğunu fark ettiler. Dean, Hayley'i geride bırakarak dikkatli adımlarla hastane koridorunda yürümeye başladı. Ortalıkta Dean'in ayak seslerinden başka bir ses yoktu. Korkudan titremeye başlayan Hayley, bir an hemen arkasındaki kapıdan çıkmayı düşündü fakat içgüdüleri Dean'in arkasından gitmesini söylüyordu. Kararsız bir şekilde adım atarak Dean'e yaklaştı. O sırada koridorun sağından çıkan hemşireyle ikisi de kendini geriye doğru attı. Hayley, Dean'e daha da yaklaşarak ''Bu bir şeytan olabilir mi?'' diye sordu. Hemşirenin konuşmasıyla ikisi de buz kesildi.
''Sizler FBI'dan gelen ajanlar olmalısınız.''
Hayley ve Dean birbirlerine bakarak karşılarındaki hemşirenin bunu nasıl bildiğini soruşturuyorlardı.
''Bunu nerden biliyorsunuz?''
Hemşire duraksayarak ''Sizi bekliyorduk.'' demesine rağmen Dean bir türlü rahatlayamamıştı. Ortamın sessizliğinin hala bozulmaması onu tedirgin ediyordu.
''Buradaki kapıdan girmeniz biraz garip. Burası morga doğruden giden yol. Bunu için burada fazla doktor bulunmaz. Beni takip edin.''
Dean bir eli silahta, diğer eliyle ise Hayley'i kollayarak morgun kapısına doğru yürüdü. İçeride bir şeytan sürüsü ya da diğer yaratıklar tarafından ikinci bir istilaya uğramayı beklese de hemşire haklıydı, burası bir morgdu. Dean cesedi incelemeye başladığında Hayley midesini tutamayacak gibi oldu. Fakat önemli bir noktayı yakaladığı kesindi: Kulağındaki ektoplazma. Dean ve hayley tekrar birbirlerine bakarak olayı anlamaya çalıştılar.
''Ne yani? Hem ele geçirilmiş hem de kendi türünden istilaya mı uğramış?''
Dean Impala'ya doğru düşünceli bir şekildeki yürürken Hayley'nin ona göre saçma gelen sorularını dinlemeye tenezzül bile etmiyordu. Belki de onu yolun yarısında bırakıp ava yalnız başına devam etmeliydi. Bu düşüncesini Hayley'e açıkladığında Hayley, gözlerini kaydırarak ''Bunu biliyordum.'' bakışı attı ve Impala'ya bindi. Kalacakları motele doğru yola koyulduklarında yemek yemediklerini daha yeni fark ettiler. En yakın hamburgercide durup biberlerle süslenmiş tabelayı okudular: ''Grab a Snack'' Dean Impala'dan inerek ''Kesinlikle bir şeyler atıştıracağız.'' dedi ve hamburgercinin kapısına doğru ilerleyerek Hayley ile birlikte içeriye girdi. Cam kenarındaki mesaya yerleşerek menüyü açtılar. Menüdeki tüm hamburger çeşitlerinin acılı olması Hayley'nin hoşuna gitmemişti fakat Dean yeni şeyler denemeyi seviyordu. Dean hamburgerini yerken Hayley garip bir olaya şahit oldu.
Bir şeytan kendisinden güçlü bir insanla savaşarak, yeniliyordu.
Merhaba çok değerli saygıdeğer okuyucular, Hunters. Umarım bu bölümü beğenirsiniz, ki kurguyu epey bir çok düşündüm. yeni bölümlerde neler olduğu açığa çıkacak, sevgilerimle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Supernatural
FanfictionDean, Sam ve Castiel tüm olanlardan sonra büyük bir faciayla karşılaşıyorlar... Saldırıdan kurtarılan tek kişi olan Hayley, Dean ile birlikte ava çıkıyor. Yaratık istilasının sebebini öğrenebilecekler mi?