Ruhu acıyordu.
Ruhu bile ona acıyordu.
Sınıf arkadaşlarından bir kaçı ona 'Çok sessizsin.' demişlerdi. Oysa ki ne çığlıklar atıyor, ne feryatlar ediyordu.
O bağıryor, onlar ise onu duymuyorlardı. Bu yüzden, susmaya yemin etti genç kız. Yine susacaktı. Bugün de her zamanki gibi tek kelime etmeyecek, hiç bir arkadaş grubuna katılmayacaktı.
Tenefüslerde sırasında oturmayı tercih ediyordu.
Arkadaşı yoktu, ona kimse takılmıyordu da. Sadece, kendi halinde biriydi, fazla çalışkan sayılmazdı, çokta güzel değildi. Mavi gözleri ve kül sarısı omuzlarına kadar gelen saçları vardı, annesine benziyordu. Babası esmerdi.
Çantasından gelen titremeyle eli fermuara ulaşıp telefonu çantadan çıkardı. Annesi arıyordu, şaşırmış ayrıca ne zamandır tatmadığı mutluluğu tatmıştı.
Annesi belki de onunla konuşma ihtiyacı duyup aramıştı.
"Alo? Efendim, anneciğim?" diyerek cevapladı dudaklarındaki gülümsemeyle.
"Demek kızısın, gel al bu manyak kadını buradan."
Kız karşısındaki adamın sinirle söylediği şeylere mi yoksa, telefonu annesinin değil de bir adamın ettiğine mi şaşırsın bilememişti.
"N-neresi ki orası? Annem nerede?" dedi, bir eliylede çantasını hızla toplarken.
Cevabı aldığında hızla okuldan çıktı. Yine kaçak öğrenci durumuna düşecekti, ama annesinden önemli değildi bu.
Adamın söylediği bara doğru hızlı adımlarla yürüdü. Bu sokakların arasında bir tane bar vardı zaten. Annesi sadece evde içen biriydi, şimdi birde barlara mı gider olmuştu? Böyle giderse mahalleli onları artık istemeyecekti. Ev sahibi zaten evden atmak için bir kusurlarını gözler gibiydi.
Ne yapacaktı, Yosun? Öyle çaresizdi ki, çaresizliğin içinde boğuluyor ama her güneş doğduğunda tekrar canlanıp hayata devam ediyordu.
Tabii, yaşadığı hayata hayat denirse.
Yaşıtları, yaramazlık yapar ve anneleri de onlara kızardı. O ise, annesine kızıyordu.
Böyle bir hayatı hiç istememişti oysa ki.
Barın kapısına vardığında büyük cüsseli iki adama baktı.
Sahi, bunlar bütün gün neden dikiliyordu burada? Sıkıcı olmalıydı bu. Hayatında ilk defa bara girecekti ve güzel bir yer olduğunu düşünmüyordu. Böyle yerleri hiç sevmemişti."Dur bakalım, çocuklar giremez."
Bakışlarını yerde çekip karşısına dikilen adama baktı, Yosun.
"Çocuk olduğumu neye dayanarak söylüyorsun? On sekiz yaşındayım." dedi, kafasını yana yatırıp dudaklarını büzerek.
Karşısındaki adam Yosun'un söylediği şeye inanmadığını belli eden bir bakış atıp alayla güldü.
"Her gün böyle söyleyen onlarca çocuk geliyor, kanıtla bakalım."
Yosun, nüfus cuzdanını yanında taşıdığı için, içinden güzelce bir şükür etti ve çantasından nüfus cuzdanını çıkartıp adama uzattı.
İri cüselli adam onun nüfüs cuzdanını incelerken, diğer adamda yeni gelen gençlerin nüfüs cuzdanlarına bakıyordu.
"Haklıymışsın, gir bakalım." dedi adam, kenara çekilip geçmesine izin vererek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Cehennem
RandomGenç kız, umutlarının ortasında ki küçük yangını söndürüp, daha da alevli bir yangın başlatacak olan adama ilk adımını atmıştı o karanlık sokakta. O, içinde ki ateşi söndürmeye çalışan küçük bir kızken, tam cehennemin ortasına düştüğünü henüz bilmi...