Ve sığdırıyorum içime,ışıkları sönmüş bir odanın bağnazlığını.Yas tutmaya başlamış bir intiharın ilk durağı.Bu karanlık odada kendi seçimiyle gidenlerin arkasından ağladık.Ağladıkça sönmeyi bekledik.Lakin ışıkları sönmüş bir odanın bağnazlığını,kalleşliğini ve soğukluğunu dağıtamadı hiçbir şey.Gücü yetmedi bir akıl kaçmışlığının neticesi ve gücü yetmedi tok bir yüreğin cılızlaşmış tınısı.Cahilce,kötüce öldük bir gün.Ve biz bir gün ağladık,bir gün af diledik Yaradandan.Işığı sönmüş bir mumun cahil silüeti.Ve acımasız bir davranışın acımasız,haşin ruhaniyeti.Ölmeden ölmek nedir? Ölen sadece ölüler midir? Ruh mudur bedenden çıkan? Manayı kaybetmek ne denlidir? Yazarım,yazmazsam kusarım.Ağlarım,ağladıkça pusarım.Ve ben hangi şairin kol saatindeki hangi saate beş kalayım? Cevabım yok.Şairlik mi? Hangi yıla,hangi saate,hangi mevsime,hangi şehre beş kala olunduğunda şair olunur ki ?..