Bölüm 3

130 12 4
                                    

      Şuan karşımda ne gördüğümü merak ediyorsunuz değil mi? Hemen söylüyorum; şuan karşımda gömleğinin altından belli olan kasları, kemikli yüzü, şekilli burnu ve bugüne kadar gördüğüm en güzel mavi gözlerle Calvin Clein mankenlerini sollayacak derecede yakışıklı ve çekici biri var. Acaba şuan rüyada mıyım? Kesinlikle rüyada olmalıyım ve karşımda duran bir adet yunan tanrıçası görmemin sebebi de yorganın malum taraflarımı açıkta bırakmasıdır. Gözlerimi sıkıca yumup açtım, ama hala karşımdaydı. Üstelik şuan çatık kaşlarının yerini '' hayır rüyada değilsin'' bakışları aldı. Bunu nasıl anladığımı hiç sormayın. Ona daha fazla bakıp kıçı kalkık egosunu daha fazla pohpohlamamak için odaya yöneldim. Geçerken omzuna çarpacaktım ama 1.70'lik boyumla onun omzuna çarpmayı geç omzuna zor yetişmiştim. Acaba boyu kaçtı? Bence 1.90 civarındadır. Tam kapıdan içeri girecekken ''1.88'' diye bir fısıltı duydum. Kocaman gözlerle ona döndüm. O ise benim gözlerimin içine bakıyordu. Bir süre baktıktan sonra gereksiz bakışmamızı kesip,

'' 1.88 mi?'' dedim.

'' Seninle aynı boyda gibi mi duruyorum, ufaklık.'' deyip saçımı karıştırdı. Bu sözleri üzerine sinirlenip,

'' Ona bakarsan devede de boy var. Hıh....'' deyip, dil çıkardım. Aman allahım! Birine dil çıkardım, hem de dil çıkardığım kişi bana ufaklık dedi. Yüzüne sinir bozucu bir gülümseme yerleştirip ki bu onu daha çekici gösterdi.

'' Haklı olduğumu kendi dilinle kanıtladın. Sonra görüşürüz ufaklık.'' Dedi ve arkasını döndü. Ben de iyice çirkefleşip,

'' Ne görüşeceğiz be şehir magandası. '' dedim. O ise küçük çaplı bir kahkaha atıp arkasını dönmeden yürümeye başladı. Bense arkadasından uçan eşek görmüş gibi bakıyordum. Herif çok güzel gülüyor be.

Daha fazla adamın arkasından bakmayarak odanın kapısını açtım ve içeri daldım. İçerideki 25 yaşlarındaki haddinden fazla yakışıklı olan doktorum beni görünce ayağı kalktı ve bana koltukları gösterip

'' Rahatına bak.'' dedi. Bende bordo rengindeki tek kişilik puf şeklindeki koltuğa atladım. O da koltuğuma azıcık uzak olan limon sarısı koltuğa atladı ve bana döndü,

'' Ben Gökmen Acar ve sendeeee....''

'' Alina Uysal. '' dedim küçük bir tebessümle. Nedenini bilmiyorum ama onu sevdim, kesinlikle iyi anlaşacağız. Tebessümüme karşılık büyük bir gülümsemeyle bana baktı. Ve o an yanağının iki yanını süsleyen devasa çukurlara bakakaldım. Ona bakışlarımı fark etmiş olacak ki gülümsemesini daha da büyütüp gamzelerini gözüme gözüme soktu.

'' Evet, biliyorum mükemmeller ama onlara yiyecek gibi bakma. Korkmaya başlıyorum, sonuçta-'' sözünü kesip

'' Ne yiyecek gibi bakmasından bahsediyorsun sen. Sen bana obur mu diyorsun. Şişmanım yani ben. Tamam, konuşma, sus, küstüm. Gidiyo-'' bu sefer sözümü kesen oydu.

'' Ben öyle bir şey demedim.'' Dedi dudağını büzüp ve devam etti '' Konuşmama izin vermiyor musun ki?''

'' Konuşmak mı istiyorsun?'' dedim.

'' Konuşmak istememi mi istiyorsun?'' dedi kafamı karıştırmak için. Ancak karşısında Alina Uysal var. Oyuna devam edip,

'' Konuşmak istemeni istememi mi istiyorsun?''

'' Konuşmak istememi istemeni istememi mi istiyorsun?''dedi. Bu oyunun çok uzayacağını fark edip,

'' Konuşmak istemeni istememi istemeni istemiyorum. İstemesem de konuşacaksın çünkü.'' dedim minicik duygu sömürüsü yaparak.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 20, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EFKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin