-Giriş-

121 25 10
                                    

Rüzgar git gide sertliğini arttırıyordu.McDonald derin bir nefes alıp yoluna devam etmeyi denedi.Soğuktan tir tir titreyen vücudu ve rüzgar yüzünden zor açılan gözleri ile yürümeye çalışıyordu. Sonunda birkaç sokak atlattı.2 binanın arasından geçti.Etrafta çöpler vardı, hemen sağa döndü.Kırmızı,eski bir kapı gördü karşısında.İçeriden sesler geliyordu.Kapıdan içeri girdi.İçerde üstünde beyaz ve uzun önlük olan bir adam vardı.Saçları garip ve dağınıktı.
Hemen dönüp "Getirdin mi?" diye sordu.
McDonald "Evet." dedi ve cebinden mor renkli bir kutu çıkarıp uzattı.Doktor B. kutuyu alıp,çabucak açtı.İçinde mavimsi bir taş vardı.Dörtgen şeklindeydi.Ucunda da üçgen vardı.Bu taşa "Kristal" deniyordu.Doktor B. taşı aldı ve özenle iki demirin arasına yerleştirdi.Önüne ise demirden yapılmış süzgece benzeyen bir cisim koydu.Dikkatlice eline aldı ve McDonald'a doğru döndü.Sonra da şu an bulunduklari yer ile diğer yer arasındaki yolu kapatan perdeyi nazikçe indirdi.Perde açılınca bir kapı belirdi.Arka arkaya 3 tane,fazlaca güvenlik kilidi olan kapılardan geçtiler ve devasa bir alana geldiler.Tavanı çok yüksekti.Etrafta sadece 1 tane kontrol odası vardı.Bir de tam ortada duran 2 metal boru.Bu boruların dik durmasını destekleyen beton zemin de dikkat çekiyordu.Boruların arasında uzun ve ince şeritler vardı.Doktor B. demirden yapılı süzgecimsi şeyi 5 adım öne koydu,2 adım daha atıp taşı ve taşı tutan tutaçları da bıraktı.Doktor düzeneği kurdu ve "Hanna!" diye bağırdı.Daha sonra McDonald'ın yüzüne bakmadan "Sen gidebilirsin artık,Hanna yardım eder." dedi.McDonald tam arkasını dönüp gidiyordu ki Hanna konuşmaya başladı.
"O hiçbir yere gitmiyor,ben gidiyorum.Ne yaptığının farkında değilsin.Sana bulaşabilirler ve bir insana ruh bağlayarak hayatını karartamazsın."diye bağırdıktan sonra hızlıca kapılardan çıktı.Bu olay Doktor B'yi daha da hırslandırmış olacak ki Hanna'nın gidişini umursamadan "Başlayalım." dedi.Kontrol odasına doğru ilerleyerek bir şeyler yapmaya başladı.Hızlı hızlı bir sürü tuşa başıyordu,biraz sonra düzeneğin etrafı aydınlandı.Doktor B. kontrol odasından çıktı ve düzeneğin önüne gelip bir şeyler söylemeye başladı.O konuştukça düzenekte mor ve mavi şeyler belirmeye başladı.O oluşan şeyler süzgecimsi şeyde süzülüp taşa geçiyorlardı.Doktor B. sırıtarak "Galiba ruhlar ne yaptığımı anlamadı."dedi.Sözleri bittikten sonra taştaki gücü arttırmak kontrol odasına gitti ve metal demirlere daha çok güç yükledi.Her şey yolunda gidiyordu.Ta ki ruhlar anlayana dek.Bir anda yer sallanmaya başladı.Kontrol odasının camı kırıldı ve Doktor B. mavi ve mor ışıklara doğru sürüklenmeye başladı.Sanki bir şey onu çekiyordu.Elini kaldırdı ve yavaşca ışıklara dokundu.Son duyulan şey ise,patlamanın sesiydi.
• • •
Her yer gazeteci,ambulans ve polis doluydu.O büyük patlamadan sonra şehrin çoğu etkilenmişti ama en çok etkilenen patlamanın başladığı yerdi.Gazeteciler ve polisler olayın ne olduğunu bulmak için seferber olmuşlardı.Bir sürü olay yeri incelemeden sonra elleri boş bir şekilde geri döndüler.Herkes gittikten sonra,geç saatte dilenci bir kadın oraya gelip işine yarar bir şey var mı diye bakınmaya başladı.Çok açtı,paraya ihtiyacı vardı.Her tarafa en az 2 kere baktı,tam umutsuzluğa kapılıp gidecekti ki ileride ay ışığıyla parlayan taşlar farketti.Yaklaşınca bunların gösterişli ve parlak taşlar olduğunu gördü.Değerli olabileceklerini,satabileceğini düşerek eski hırkasının cebine attı taşları.Bir süre daha dolaştıktan sonra meydana gidip taşları satmaya karar verdi.Meydana geldiğinde kaldırıma oturup beklemeye başladı.Bir yandan da taşlara bakıyordu.Bir tanesi hariç diğer ikisi tertemiz,gösterişliydi.Taşlar yoldan geçen zengin bir kadının dikkatini çekmiş olacak ki,dilenciye doğru yürümeye başladı.Dilenci kadın değerini umursamadan kadın kaç lira isterse o kadara sattı taşı.O kadar açtı ki,5 lira dese ona bile razıydı.Biraz daha bekledi belki başka biri alır diye ama yoldan geçenler onu görmüyor gibiydi.Kalkıp yürümeye başladı.Bir süre yürüdükten sonra bir kız gördü.Duvara yaşlanmış,ağlıyordu.20 yaşlarındaydı tahminince.Ayakkabıları yoktu. Yüzü kirden simsiyah olmuştu.Dilenci kadının içi acıdı kızı görünce.Kendisinden daha kötü durumdaydı.Kızın yanına yaklaştı yavaşca.Elindeki taşlara baktı.Kirli olanı cebine koyup,diğer taşı kıza uzattı."Değeri ne kadar bilmiyorum.Sadece benden daha çok ihtiyacın olduğunu biliyorum."dedi ve kızın cevap vermesini beklemeden arkasını dönüp yürümeye başladı.Evi yoktu.Ailesi yoktu.Arkadaşı yoktu.Genellikle parklarda bankta uyurdu.Yine öyle yapacaktı.Genelde kaldığı parka geldiğinde bir ağlama sesi duydu.Çok yakından geliyordu.Etrafa bakındıktan sonra bir bankın altında battaniyeye sarılı bir bebek buldu.Çok güzel bir kız bebekti.Yanakları ve burnu kıpkırmızıydı.Üşümüş olmalıydı.Kadın hemen yerden aldı bebeği.Üstündeki hırkayı çıkarıp ona örttü ve ne yapacağını düşünmeye başladı.Aklına 3 sokak alttaki çocuk yetimhanesi geldiğinde çoktan kalkıp yürümeye başlamıştı bile.Bir yandan da şaşırıyordu.Bir gecede ne kadar çok olay yaşamıştı.Bu şans mıydı,şanssızlık mıydı bilemiyordu.Bebeğin ağlamasıyla bölündü düşünceleri.Yetimhaneye de gelmişti zaten.Saat çok geçti.Herkes uyuyor olmalıydı.Kapıya yaklaştı.Bebeğe son bir kez bakıp,öptü.Tam gidiyordu ki aklına son taş geldi.Tişörtünden bir parça koparıp taşa sardı.Daha sonra da battaniyesinin içine koydu.Bir kez daha öptü ve "Sana şans getirsin."diye fısıldadı bebeğin kulağına.Kapıyı çaldı üst üste 5-6 kere.Ayak sesleri duyduğunda ise kaçıp saklandı.Bilmiyordu ki,o kadın çoğu şeyin başlangıcı olmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AdelphaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin