Giriş

136 20 13
                                    

"Gökyüzünün her yerde aynı olduğunu düşünüyor musun?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gökyüzünün her yerde aynı olduğunu düşünüyor musun?"

"Tabi ki de hayır. Düşünsene Halil, Venedik'te bir teknede uzanmış gökyüzünü izliyorsun ya da New York'ta bir gökdelenin çatısından, bulutların bile üzerinden. Farklı hissetmez misin oralardan gökyüzünü izlerken? Oralarda nefes almak başkadır oğlum. İstemez miydin bambaşka bir şehrin havasını almayı?"

Güldü. "Bilmem. Ben bizim mahallenin havasını seviyorum aslında. O muhteşem çöp kokusuyla huzur veriyor insana."

Alayına karşılık gülerken sigaramı ağzıma götürdüm. Bir nefes çektikten sonra sigarayı dudaklarımın arasına sıkıştırıp yarım ağız konuştum. "Sikeyim bu mahalleyi!"

Kıkırdarken beni tekrarladı. "Sikeyim bu mahalleyi!"

"Şu çöp kokusunu da!"

"Bu şehri de sikeyim!"

"İnsanları da!"

Sokağın başında yankılanan motor sesi ikimizin de susmasına neden oldu. Bu mahallede, yıllardır kullanılmanın verdiği yorgunlukla öksürür gibi inleyen tek bir araba biliyordum. Halil'e döndüğümde onun çoktan bana bakıyor olduğunu fark ettim. Sesin biraz daha yaklaşması bizi kendimize getirdi. Halil hemen ayaklanmıştı. Yere attığı izmaritin üzerine basarken ben de yan tarafımda, sert zeminin üzerinde söndürdüm sigaramı. Koşmaya başladık. Çatıyı, binanın merdivenlerine bağlayan kapıyı geçince ben önde Halil arkada basamakları üçer üçer inmeye koyulduk. Sesli nefeslerimiz yankılanırken Halil'in kıkırdadığını duydum.

Dördüncü kata vardığımızda birisi asansörü aşağı çağırmıştı. Son basamakları inerken annem bizi kapının önünde bekliyordu. "Hızlı olun, hadi."

Gülerek iki yanından kendimizi eve attığımızda annem kapıyı kapadı. Ben banyoya koşarken Halil odamıza geçmişti. Saniyeler içinde elinde iki tişörtle yanımdaydı. Elime henüz aldığım diş fırçasının üzerine macunu döktükten sonra ona uzattım. Dişlerimizi fırçalamaya başladığımızda dış kapının sesi gelmişti. Sırıtarak birbirimize döndük ve yumruklarımızı çaktık.

Babam sigara içtiğimizi öğrenirse ne olacağını hepimiz biliyorduk. Annem bize kızamadığı için tek yapabildiği bunu elimizden geldiğince uzun bir süre saklamamıza yardımcı olmaktı. Aslında babamda sigara kullanıyordu. Burnu bu kokuya alıştığı için bizi fark etmesi zordu ama yine de tedbirli olmak zorundaydık. Hiçbir şey kamu spotu reklamlarındaki gibi olmuyordu.

... Oğluma dedim ki "Neden içiyorsun?" O da bana "Sen neden içiyorsun baba?" dedi. Sustum. Haklıydı.

Aynısını ben babamda denesem muhtemelen tokadı basardı. "Babanım lan ben senin. Sana mı soracağım hergele?!"

Fırçayı temizleyip ağzımı suyla çalkaladıktan sonra ellerimi iyice sabunladım ve üzerine sigara kokusu sinmiş tişörtümü Halil'in getirdiklerinden gri olanıyla değiştirdim.

"Halil, Mesut hadi yemeğe!"

Annem seslenirken çoktan mutfak kapısının önüne gelmiştik. Babam her zamanki yerinde oturuyor, annemde son bir tabağı masaya yerleştiriyordu. Hepimizin masaya yerleştiğimizde yemeğe koyulduk. Masadan çıt çıkmıyordu ki bu doğal halimizdi. Kaşığımı ağzıma götürürken anneme kaçamak bir bakış attım. Bugün iyi görünüyordu. Yüzü her zamanki gibi solgundu ve gözlerinin altında torbalar vardı ama kendindeymiş gibi gözüküyordu. Kendinde olduğu zamanlar nadirdi.

"Günün nasıl geçti?" diye sordu Halil, babama sessizliği bozmak adına.

"Her zamanki gibi uğraşıp durdum. Sizin okul nasıl gidiyor?"

"Her zamanki gibi." Diye cevap verdim ve tekrar sustuk.

Masadan ilk kalkan bendim. Anneme 'eline sağlık' dedikten sonra tabağımı lavaboya bırakıp üzerine biraz su akıttım. Halil de beni takip ederek masadan kalktı. Odaya geçtiğimizde kendimi sırtüstü yatağıma attım ve sesli bir nefes verirken ellerimi başımın altında birleştirip gözlerimi beyaz tavana diktim.

Nefesinizi birkaç saniye tutun ve o sırada gövdenize dikkatle bakın. Her kalp atışında gövdenizin de hareket ettiğini göreceksiniz. Bu bir yaşam belirtisidir. Peki gerçekten yaşadığınızı nasıl ispatlayabilirsiniz? Nefes alışverişiniz bunun bir ispatı mıdır? O zaman size şunu söyleyeyim: On sekiz yıl, az görünüyorsa şöyle söyleyeyim 157 784,63 saattir nefes alıyorum ve bir kere bile yaşadığımı hissetmedim. Nefes almak yaşamak değildir. Ben hiç yaşamadım. Ama yaşayacağım, bir gün yaşayacağım.

Az kaldı.



NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin