Motosikletini bara yanaştırıp kaskını çıkardığında içi içine sığmıyordu.Haftalardır gizlice izlediği kız şu ışıklı ve bol gürültülü mekanın içindeydi işte.Kaskını motora kilitledikten sonra telefonunu çıkardı.
'Sinan,mekanın önündeyim.Her şey hazırdır umarım.Benim burada işim fazla sürmez paketi alıp çıkacağım.' dediğinde Sinan'ın her zamanki rahat tavırlarıyla verdiği karşılıklar yine sinirini bozmuştu.Dişlerinin arasından 'Rahatlığını siktirtme Sinan.Bu iş bu gece bitecek.Tam zamanında kapıda ol.Senden dolayı bozulursa elimden kurtulamazsın.' diyip telefonu kapattı.Hızlı ve sert adımlarla mekanın kapısına geldiğinde kapıdaki adamlar onu durdurmaya yeltenmemişti bile.Etrafına buram buram tehlike saçan bakışları onlara gerekli cevapları vermiş olmalıydı.İnsanları yararak asma katın merdivenlerine yöneldi.Bu kalabalıkta onu bulması zor olacak gibiydi.Tabi o altın rengi mini elbisesinin içinde kendini piste atmamış olsaydı.Gözleri pistteki kıza odaklandığında bir iç geçirdi.Kabarık uzun saçları belinde ahenkle sallanıyor,kıvrımları insanın aklını başından alıyor olsa da bakışları kızın yüzüne ulaştığında karşılaştığı ilahi görüntü nefesini kesiyordu.Annesinin hatırası söz konusu olmasa yarım saat içinde o kız altında,adını inliyor olurdu.Kafasını iki yana sallayıp kendine gelmeye çalıştı.Onu bu kadar kolay bulabileceğini düşünmemişti ama bu gece şans ondan yanaydı.Alt kata inip bara ilerledi.Bu sırada bakışları kızın üstündeydi.Kız pistin yanındaki localardan birine oturmuş keyifsizce içkisini yudumluyordu. Yanındaki ona yapışmak isteyen çocuğu idare etmeye çalışırken içinin öfkeyle kaynadığını hissetti.Bu hisler yanlıştı.Şu an ona baktığında tek hissettiği şeyi nefret olması gerekiyordu.Annesinin cansız bedeni gözlerinin önüne geldiğinde kızın gülen yüzü içinde tiksinti oluşturdu.Kıvırmış olduğu gömleğinin kollarını düzeltip gözlerini tekrar kıza dikti.Bu sefer yüzünde bir avcının sinsi gülüşü vardı.Kızın bakışları yüzüne değdiğinde gözleri bir anlığına birbiriyle buluştu.Elindeki viski kadehini ona doğru hafifçe kaldırdığında kız bir an duraksadı.Birkaç saniye sonra kız da kadehini ona doğru kaldırdığında işareti almış oldu.Yerinden kalkıp kıza doğru ilerlerken aklında tek bir şüphe yoktu.Centilmen erkeği oynamaya karar vererek kızın masasına ulaştığında masadaki diğer kızların kendisini hayranlıkla süzdüğünü çoktan farketmişti.Esas kızın gözlerinin içine bakarak kulağına eğildi ve tok bir ses tonuyla konuştu.
'Bana bu dansı lütfeder misiniz?'
Söylediği cümle hatta cümlenin yapısı bile şu an bulundukları mekan için fazlaydı ama onun gibi kızlar hep fazlasını isterdi.Kızın gözlerinden bir kararsızlık geçmiş gibi olsa da tam yanında oturan arkadaşının -ki onun en yakın arkadaşı olduğunu biliyordu- kulağına fısıldadığı şey her ne ise onu ayağa kaldırmaya yetmişti.Adam kızı dans pistinin ortasına doğru götürdü.Elini beline koyduğunda kızın titrediğini hissetti.Etkilendiği için olduğunu düşünmüştü ama kızın gözlerine baktığında gözlerinin tedirginlikle sağda solda gezdiğini gördü.Centilmenlik maskesini düşürmeyerek sordu.
'Gözlerimi bir türlü üzerinizden alamadığım için beni bağışlayın.Sonunda kendime engel olamayıp sizi dansa kaldırmak istedim fakat sanırım sizi zor bir durumda bıraktım.Dilerseniz tekrar masanıza kadar eşlik edebilirim?'
Cümleleri ve dans etme şekilleri sanki 18.yüzyılda bir balodalarmış gibiydi ama onlar dışındaki herkes deli gibi zıplıyor,bedenlerini birbirine sürtüp bağırıyorlardı.Kıza bu şekilde yaklaşmayı kendisi de tam olarak planlamamıştı.Doğaçlama yaptığındaysa ortama tezat bir İngiliz beyefendisi çıkmıştı.Kızın gözlerinden yine bir endişe parıltısı geçse de gözlerini hafifçe kapatıp açtı ve yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirip ellerini adamın boynuna doladı.