1- ~ilk gün~

235 26 4
                                    

Multide Çağatay var.
Merhaba ilk kitabım  ve ilk bölümüm. Uzun zamandır bu kitabı yazmayı planlıyordum. Sonunda başladım  umarım beğenirsiniz. Yorumlarınız benim için çok önemli. Bir okuyucunun bile olması beni mutlu eder. Şimdiden iyi okumalar. :* :*

GÜNAYDIN. Güzel bir gün. Defalarca yeni sayfalar açılmış bir defter. Ama izi kalmış hatıralar. Yorucu bir hayat. Yeni bir dönem. Okulun ilk günü. Yeni maceralar, yeni aşklar, yeni umutlar. Kısaca herşey.  Ve benim hikayeme başlıyoruz. Gözlerimi zorda olsa araladıktan sonra, yorganı üzerimden  fırlattım. Yatakta bağdaş kurdum. Pazartesi sabahı. Genelde kimse sevmez ama bana huzur veren bir özelliği var pazartesinin. Ayrıca beden dersi bugün derslerin çoğu boş. Bugün okulun ilk günü olsa da ders programı bir hafta önceden gönderilir. Derslere daha kolay başlamak için velilerin yoğun isteği üzerine gerçekleşti. Çok erken uyandım. Kolay kolay uyanamazdım. Biran önce hazırlanıp okula gitmek için can atıyordum. Okulu değilde arkadaşlarımı özlemiştim. Koşar adımlarla aşağıya indim. Babamla soğuk günaydınlaşmamızdan sonra masaya oturdum.
Annem: Omlet hazır. Miray abin nerde?
-Bilmiyorum kesin yine uyanmamıştır.
Annem abimi uyandırmak için kalkınca bunu fırsat buldum.
-Ben geç kalmak istemiyorum. Ben hazırlanıp  çıkıyorum. Babam ne kadar bırakmak için ısrar etsede kabul etmeyip odama çıktım.
Yırtık açık mavi kotumun içine beyaz tişörtümü de  koyduktan sonra üzerime deri ceketimi giydim. Saçlarımı da dün akşam  düzleştirmiştim. Biraz makyajla evet hazırdım. İlk gün olduğu için sivil gidecektim. Zaten genelde sivildim. Aşağıya yavaş yavaş indim. Biraz heycan vardı tabi.
Kapıyı açtığım da Denizle (abimle) karşılaştım.
-Evde değil miydin sen?
Deniz: Arabayı çıkardım hadi gidelim.
-Nereye ? Ben okula kendim gidebilirim.
Deniz: Hadi Miray hadi bekletme arabadayım.
-off. Mırıldanarak yanına doğru ilerledim.
Evet Denizle aynı okuldayız onun son senesi ve okula da bu yıl gelmişti. Tamam onu çok seviyor olabilirim  ama onun bir odun olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Beyaz spor ayakkabılarımı giydikten sonra ön koltuğa oturdum. Okula geldiğimiz de okulu ne kadar çok özlediğimi anladım.
-Özlemişim.
Deniz: Ciddi misin sen ?
-Evet hemde hiç olmadığım kadar. Arabadan indiğimde   hafif rüzgar esiyordu. Saçlarım dağılmıştı. Bir elimle onu düzeltirken diğer elimle de  kulaklığımı çıkardım.
Deniz: Çıkışta bekle.
-Tamam. Anlaşılan çıkışta da kurtulamayacaktım.
Merdivenlerden yukarı çıktığımda sıra vardı. Geç kalmıştım anlaşılan. Bizimkilere bakıyordum. Yoklardı. Müdürümüzün uzun konuşmasını dinlemeye çalışırken  sırada göz gezdiriyordum. Selin'i gördüm. En arkaya geçmiş. Oysa bir hafta öncesinden ayarlamıştık. Sıranın en önünde birbirimizi bekleyecektik. Selin ile aramız çok  iyidir. Koştum yanına hayvaan gibi sarıldık.
-Mirayyy çok özledim senii ya.
-Bende özledim ama biraz daha sarılırsan ölebilirim. dedikten sonra ayrıldı sonunda. Gerçekten ölecektim. Selin böyledir öyle bir sarılır ki nefes alamazsınız.İnsanların Bakışlarını üzerimde hissediyordum. Müdürün de uyarmasıyla Herkes kendi sınıflarının olduğu sıraya geçti.  Yeni gelen birilerini aramaya başladım. Sonra tabiki  birini gördüm.
-Bu kim tanıyor musun?
Berna: Tanımıyorum ama fena değil  dedi.
-Eh ya bi gideri var fazla değil. dedikten sonra gözlerini devirdi. Fazla tipim değildi ama dikkat çekiyordu. Sonra sıra dağıldı son  kata çıktık. Sınıfa girdiğim de o çocuk burdaydı bizim sınıfta.  En arkaya oturmuş. Bende genelde arkaya oturmayı severdim. Bende bir ön sırasına oturdum. Berna yan sınıftaydı. İki sınıfta da dokuz öğrenci vardı. Özel okul olduğunu düşündüğüm tek şey sınıflarda az öğrenci olması. Diğerleri de geldi. Sınıfta çok iyi anlaştığım arada sinir eden kardeşim dediğim Kadir'in gelmesini bekliyordum. Kadir çok sert bir karakterdir. Ama onu çok seviyordum ne kadar inatlaşsak, kavga etsekte. Veee geldii. Koştum yanına
-Nerde kaldın ya.
Kadir: Geldim işte kızım.
-Goldom osto kozom. Özledim salak. Ağzını yansıttığımda kahkaha attı.
Kadir: Bende özledim be.
Herkese selam verdikten sonra yeni gelen çocuğa değişik bir şekilde baktı.
-Noldu, niye öyle baktın.
Kadir: İlk bakış o, nasıl biri diye bakıyorum.
Yeni gelen çocuk arkamda telefonla konusuyordu.
-Abi o okul bozuyor beni, bu yıl burayı denerim olmazsa gelirim. Dinliyordum gizlice.
Anlaşılan eski okulu iyi değildi. Sonra hoca geldi. Şule hoca, Sınıf hocamızdır ayrıca matematik dersine de giriyor. Çok severim. Çok da İyi anlaşırız, Özlemişim. Sonra yeni gelen 'Berna'ya göre yakışıklı' olan kendini tanıttı adı Emirmiş. Baya şeyler yaşamış.
Emir: Hocam ben Emir. Meram ticaretten geliyorum. O okuldan ayrılmak zorundaydım. Birsürü suçum vardı ve bazı özel konulardan dolayı o okuldan gelmem gerekti. İlerde bahsederim.
Hoca: Hoşgeldin Emir tabiki daha çok konuşcaz. Merak ettim özel konular ne peki? Bu arada Oturabilirsin.
Emir: Gönül işleri hocam.
-Anladım.
Aşık olmuştu herhalde birine.
Daha sonra kapı çaldı yeni biri geldi. Tatlı ve sempatik biriydi. Orta sıraya oturdu. Soğuk bir ifadesi vardı. Baya heyecanlıydı anlaşılan. Ama alışınca baya seveceğinden emindim.
Hoca: Hoşgeldin. Biraz kendinden bahseder misin?
-Hoşbulduk. Hocam ben Hilmi. Özel Envar anadolu lisesinden geliyorum.
-Yanlış anlamazsan orası iyi bir lise diye biliyorum. Neden geldin peki. Dedi hoca
Hilmi: Göründüğü gibi değil. Birçok kavgalara katıldığım için birkaç ceza aldım ve sınav sorularını verdikleri için geldim. Eğitimi iyi değildi diye de ekledi. Oradan Kadir karışmasa olurdu tabi.
Kadir: Millet sınav sorusu ister bu da kaçıyor dedi.
Gülümsedim. yeni çocuk yani Hilmi tepki vermedi. Baya donuktu. Gülmüyordu. Zamanla alışır. Tabi ki ilk gün ders işlemeyecektik. Dokuz kişiyiz ve tek kızım. İyi birşey mi kötü mü bilmiyorum. Kadir genelde son sınıftan Hüseyin  ile takılırdı. Sonunda çalan zille Berna'da sınıfa geldi. Sözde ben gidecektim yanına.  Berna ben Kadir koridorda yürüdük. Sonunda   Hüseyin'de geldi hepimiz bir araya geldik.
Kadir: Hadi aşağıya inelim.
Hüseyin: Dur bekle.
Bir tane çocuk buraya doğru geliyordu. Kimdi ki bu?
Hüseyin: Bizim sınıfa yeni geldi. Çağatay.
İsmini yeni öğrendiğim Çağatay değişikti. Bize hiç bakmadan Kadir ve Emirle selamlaştı.
Aşağıya indik. Herkes bize bakıyordu. Daha doğrusu erkeklere. Hüseyin, Çağatay, Kadir, Emir Ben, Berna. Altı kişi.  Ayağım takıldı tam yere düşerken Kadir tuttu.
Kadir: önüne baksana kızım.
-Tamam babacım birdaha olmaz.
Kadir: aferin.
Kadir ya beni güldürmeyi başaran nadir insanlardan.
Kamelyanın birine oturduğumuz da Çağatay'ın hiç konuşmadığını farkettim. Donuk  suratlı. Dikkatle inceledeğim de yüzünde, kolunda yaralar vardı. Değişik çocuk. Boynun da dövme. Tam görünmüyordu.  Kolu kanıyordu. Hızla ayağa kalktım.
-Çağatay kolun kanıyor.
Çağatay: tamam birşey yok ben hallederim.
Yanımızdan hızlıca uzaklaştı.
Berna: Noldu?
-Bilmiyorum kolu kanamaya başladı.
Hüseyin: ben bakıp geliyorum.
-Siz durun ben bakarım. Arkasından hızla koştum.
Tuvalete girmişti. Çıkmasını beklemeye başladım. Kolu çok kötüydü. Kapıyı hızılca açmıştı. Ben birşey demeden birşey yok dedi.
-Nasıl oldu kolun öyle?  Çok kötü görünüyor.
Çağatay: kurşun sıyırdı.
-Ne diye böğürmüştüm resmen. Nasıl ya?
Çağatay: Önemli birşey yok Merve.
-Miray.
Çağatay: herneyse önemli birşey yok Miray dedi ve yanımdan uzaklaştı.
Çok merak etmiştim. Belki sonra öğrenebilirdim.
/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\
Beden dersine girmiştik sonunda. Bu sayede Emir ve Hilmiyle daha çok sohbet ederek bir birimizi daha iyi tanıyorduk. Kadir ile baya ortak arkadaşları var. İkiside psikopat. O da bizimle takılmaya başlamıştı ve diğer yeni gelen Hilmi'yi de baya sevmiştim ama çok  sessizdi. Konu açmaya karar verdim.
-Hilmi
Hilmi: Efendim.
-Basketbol  oynayalım mı?
Hilmi: Basketbolu sevmiyorum.
-Futbol?
Hilmi: ayağım sakat.
-Tamam.
Donuk surat. Biraz sessizlikten sonra
Hilmi: İstersen  voleybol oynaya biliriz.
-Olur.
Bu çocukla iyi bir arkadaş olabilirdik. Ama alışması gerekiyordu. Biraz voleybol oynadıktan sonra öğlen yemeği için zil çaldı. Beden dersi olduğu için Kadir Emir ve ben Berna'ları bekliyorduk. Hüseyin ve Berna'da geliyordu. En son Çağatay geldi.
Hüseyin: hadi gidelim.
Yemekhaneye geldiğimizde uzun bir kuyruk vardı.
Kadir: ohaa
Sıranın ilerlemesini beklemeye başladık.
---------
-Miray daldın.
Kadir'in seslenmesiyle irkildim.
Aşık ya ondandır. Dedi Berna
Berna'ya öldürücü bakışlarımı gönderdim.
Hüseyin: Yine mi Mert?
-Yok ya saçmalamayın  alt üstü daldım. Ne Mert'i kapandı o defter.
Mert ilk sevgilimdi. Çıktık ve ayrılmıştı. Benim için bitmişti. Sevmiştim yalan değil. Sonuçta ilk sevgilimdi. Ama artık ona karşı birşey hissetmiyordum. Gerçekten birini sevmek sonum olsun istiyordum. Beni çok yormuştu. Takıntılı aptalın tekiydi.
Emir: Mert kim?
-Gereksizin biri boşver.
Kafamda ki düşünceleri attıktan sonra Sonunda yemeklerimizi almıştık.
Çok acıkmıştım. Hemen yemeğimi aldım. En arka masaya geçtik. Berna benim karşımda. Yanımda Çağatay onun yanında Hüseyin. Karşımızda Emir ve Kadir vardı. Yani herkes herzaman ki yerlerini aldı.
-Afiyet olsun. Dedim ve hepsi sırayla;
-Sağol sanada. Dediler. Çağatay hariç. Bu çocuk konuşmayı bilmiyor muydu?
Yemeği ilk bitiren ben olmuştum.
Berna: Oha Miray baya acıkmışsın anlaşılan.
-Siz yavaş yiyorsunuz bikere. Diye ayağa kalktım tepsiyi verdim Ve geri döndüm. Deniz bana doğru geliyordu. Abim olduğunu bilmiyorlardı. Yani Deniz'in olduğunu bilmiyorlar. Çünkü bu yıl başlamıştı buraya.
Deniz: Miray
-Geliyorum.
Bizimkiler dik dik bakıyorlardı.
-Noldu ?
Deniz: Ne işin var senin bu kadar erkeğin için de.
-Arkadaşım hepsi farkında mısın?
Deniz: farketmez benimle gel ya da kız arkadaşlarınla takıl bu kadar erkeğin içinde işin yok.
-Of ya bekle geliyorum.
Hüseyin: bu bizim yan sınıfa yeni gelen çocuk. Birşey mi dedi sana  Miray.
Deniz bekliyordu ve şuan abim olduğunu anlatmadan
-Hayır bişey yok. Ben gelirim sonra anlatırım.
Hızla Deniz'in yanına gittim.
-Deniz ne yapacağıma karışacak mısın sürekli?
Deniz: böyle devam ederse evet.
Bizimkilerde  yemeklerini yemişlerdi. Duvara yaslanan bize bakıyorlardı. Buraya doğru geliyorlardı.
Kadir: Ben Kadir. Elini Deniz'e uzatmıştı. Anlaşılan Berna abim olduğunu söylemişti. Deniz'de elini uzattı ve hepsiyle konuşmaya başladı. Benim uzak durmamı istiyordu. Kendi kaynaştı.
-Maşallah Deniz. Sevdin mi arkadaşlarımı.
Deniz: Sevdim sevdim.
Kadir: bundan sonra abinle takılcaz. Arkasını dönüp göz attı. Abimle iyi anlaşmaya çalışıyorlardı.
Çıkış zili çaldığında Denizle birlikte eve dönmüştük.  Zorla yemek masasına oturdum.
Annem: Hoşgeldiniz çocuklar.
-Hoşbulduk. Üzerimi değiştirip geliyorum.
Odama çıkıp gri eşofmanlarımı giydim. Babam ve annem  herzaman ki yerlerinde oturuyorlardı. Abim odasındaydı anlaşılan. Yemeğimi hızılca yedim. Mavi kulaklıklarımı aldım. Saçlarımı da sıkıca topladım.
-Ben biraz yürüyorum.
Annem: Tamam fazla uzaklaşma.
Sırt çantamı aldım  ve yürümeye başladım. Neredeyse bizim tayfanın çoğu burada oturuyordu. Okul buraya çok yakındı. Bu mahalleyi fazla bilmiyordum. Yeni taşındık sayılır. O yüzden biraz keşif fena olmazdı. Kaybolmamak için iyi gözlemliyordum. Çok ara sokak vardı. Hava da yavaştan kararıyordu. Eve dönerken birsürü çam ağacı olan bir yol vardı. Çok güzeldi. Oraya gitmek istiyordum. Motor sesi yaklaşıyordu. Motoruyla biri durdu yanına da bir motorlu daha vardı. Diğer çocuk motordan indi. Kim olduğunu bilmiyordum. Uzaktan görünmüyordu. Sonra diğeri de indi kaskını çıkardığında Çağatay olduğunu gördüm. Okula yeni gelen çocuk. Diğeri Çağatay'a yumruk attı. İstemsizce çığlık atmıştım. Ama duymamışlardı. Kimdi o ? Şimdi Çağatay ona yumruk attı. Tekrar attı. Ve tekrar. Çocuk yere düşmüştü. Ayırmam gerekiyordu. Yanlarına koşmaya başladım. Ona vurmaktan beni görmüyordu. Çocuk kalkmaya çalışırken Çağatay'a vurdu. Çağatay daha çok sinirlendi tekrar çocuğu yere yıkmıştı. Çok sert vuruyordu. Ölecekti.
-Çağatay dur!
Kafasını kaldırıp bana baktı.
-Sen o. Senin ne işin var burda. Ve bir yumruk daha attı çocuğa.
Daha ismimi bile bilmiyordu.  Çağatay'ı kolundan tuttum. İteledim.
- Evet okulda ki kız. Napıyosun sen. Kendine gel! Öldüreceksin.
Çocuğa bakmak için eğildim.  Beyaz gömleği kan olmuştu. Çantamdan peçete çıkardım. Çocuğun yüzünde ki kanı  silmeye başladım. Elim de kan olmuştu.
-Çağatay noluyor? Niye kavga ettiniz?
-Kavga mı? Niye dövdün diyecektin herhalde. Gözlerimi devirdim.
-Hem Ne farkeder. Onu hemen bir yere götürmemiz gerekiyor.
-Ne o şerefsizi hastaneye  mi götürmemi  bekliyorsun?
-Ama
-Aması falan yok bin motora gidiyoruz.
Kanlı ellerimden tuttu.

Son NefesimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin