Boşluktayım. O kadar boşum ki. Yıllarca verdiğimiz kutsal savaş bizden herşeyimizi aldı, artık bir ailem yok kara emir çöktü Lenalenin ölümünden sonra Komui aklını kaybetti. Krory, Bookman ve genareller... Neden diye sormaktan kendimi alamıyorum tüm bunlardan uzak bir hayat yaşayamazmıydım. Tanrı bu kadar acımasız mı?
Küçük ışıklarla aydınlanan dünyam tamamen karanlığa gömüldü. Kahkahalarım söndü, kalbim yoruldu...
Sabahın ışıkları yüzüme vurmadan kalktım. Savaş sona erdiğinden korumalar ve tılsımlar azaltılmıştı bu avantajla sessizce gündelik kıyafetlerden giydim. Saçlarıma siyah saç spreyi sıkıp sol gözüm için Miranda-sandan ödünç (!) aldığım kapatıcı maske yada adı artık herneyse onu kullandım. İşim bittiğinde kırmızı izin olduğu yer sanki hiç olmamış gibiydi.
Kapşonlu pelerini üstüme alıp kameralardan saklanarak ilerledim. Dışarıda sonbaharın sert rüzgarları karşıladı beni. Fazla zaman yoktu hızlı adımlarla koşarak ormana girdim. Gemiyi yada masumiyeti kullanmayarak sadece koşmaya devam ettim. Geçmişimden en uzak yerlere. Ruhum iyileşemeyecek kadar yaralı, dünyaya zincirlenmiş benliğim acı içinde kıvranıyor cesetlerden oluşan okyanusun içinde can çekişiyorum. Kahraman, şeçilmiş yada kurtarıcı nasıl seslenirlerse seslensin herkesin unuttuğu birşey var. İnsan olduğum!
Denizin kokusu sinsice beynime dolandı ve saatlerce koştuğumdan bacaklarım isyan ederek yavaşladı. Uçurumdan aşağıya ayaklarımı sarkıttım irili ufaklı çakıl taşları avuç içlerimi doldurdu denizin dalgaları, kokusu... Başımı geriye yaslayıp dakikalar birbirini kovalarken huzurla gözlerimi kapattım. Ne diyeceğimi bilemeden sesim dudaklarımla buluştu. Sol elimi havaya kaldırıp ufak parıltılar saçan masumiyetime baktım
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Uzun zamandır birlikte savaşıyoruz. Kendimi bildim bileli hep benimleydin defalarca kez hayatımı kurtardın. Bir noaha ev sahipliği yaptım babam yani mana... onun kim olduğunu biliyorsun. Hayatım boyunca insanlar ve noahlarla birlikte büyüdüm ve her iki aileminde yok oluşu kendi ellerimden oldu. Ben- ne demek istediğimi biliyorsun!"
Sol elimdeki masumiyet parlamaya başladı. Rengi yeşilde kırmızıya dönerken öfkesi dalga dalga vücuduma yayıldı. Titreyerek sol elimi havaya kaldırdım ışık saçan kristale buruk bi tebessüm sundum
"Biliyorum yanlış ama lütfen karşı çıkma daha 16 yaşındaki bir genç için biraz zorlu günler geçirdim. Bu yüzden başka birini bulmanı- Ahh! istiyorum... Beni kurtarmaya çalışma! Yeniden hayata gelirsem eğer tekrar ve tekrar seni herzaman kabulleneceğim, lütfen git şimdi!" diye bağırdım. Yeşil Kristal yavaş yavaş elimden çıktı kolumun kendi ten rengine kovuşmasına acı çekercesine baktım.
"Teşekkür ederim Crown clown... Hoşça kalın dostlarım. Çok geçmeden bir araya geleceğiz. Yüzünüze bakmaya gücüm yok affedin beni. Üzülmek, kaş çatmak yok. Şu anda ölmek yeni bir şey değil. Çünkü yaşamak da yeni değil. Hepinizi seviyorum." diye fısıldadım.
Sakince ayağ kalktım güneş yeni bir umut vaad eder gibi ufukta parladı. Hiçkimse gelmedi sanki Dünya kararıma boyun eğmiş gibi son isteğimi yerine getiriyordu. Gözümden düşen yaşlarla ölüme geri dönüşü olmayan bir adım attım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.