İyi okumalar;
Düşüncelerim bedenimi talan etmiş bana işkence yapıyorlardı. İcimde en ufak bir umut bile kalmamişken hala bedenimin her yerini kemirip yok etmeye çalışıyorlardı önce kalbimden baslamîşlardî kemirmeye sonra beynimi yok etmeye gelmişti sıra, evet yavaş yavaş beynimi de ele geçiriyorlardı ama izin vermemem gerekiyordu eski ben olmam eski benligime kavuşmam gerekiyordu artık. ARTIK ESKİ ASYA OLMAM GEREKLİ!
Üzerimdeki yorganı ittirerek yataktan kalktım bunları düşünürken ne kadar da hızlı zaman geçiyormuş ki öyle. Ayakta iyice doğrularak masanın üzerindeki aynada kendime baktım tam bir ay olmuştu belkide bu yataktan çıkmadım. Gözlerimin altı mutemelen uyumaktan mosmor, sürekli içtiğimden dolayı nefesim inanılmaz bir inasn ölüsü kadar pis kokuyor ve en kötüsü saçlarım mahvolmuş yağ içinde iğrenç! Resmen kendime iğrenerek bakıyordum aynada.
Birkaç dakika böyle geçmişti. Banyo kapısına birkaç saniye baktıktan sonra son hız banyoya girdim çok güzel bir duş aldıktan sonra aynanın karşısına tekrar geçtim. En azından biraz kendime gelmiştim. Üzerimi giyinip biraz da makyaj yapmıştım sırf gözlerim şişmiş diye. Tam hazırdım ki bir ses duydum.
"Hadi Asya kahvaltı hazır! "
Evet bu teyzemin sesiydi gerçi kızartılmış patatesin kokusunu almıştım bile. Yemeklerin tadını unutmuştum resmen, kesin teyzem benden bıktı daha ne kadar kalabilirdim ki bu evde artık yeni hayatıma başlamam gerekiyordu. Yeni herşey, yeni ev, yeni iş -sanki daha önce çalıştım da - ve en ö emlisi YENİ BİR HAYAT zor gelecek ama her şey çok güzel olacak eminim tek basimada olsa herşey çok güzel olacak...
Âsağıya indiğimde herkes bana bakıyordu. Şaşırdıklarını belli ediyorlardı haliyle odadan tek içmek için çıkan ben şimdi nasıl olurda normal bir biçimde çıkarım haha.
Üzerime dikilen bakışları aldırış etmeden masaya oturdum ve yemeğimi yemeye başladım ne kadar acıktıysam artık... Zaten yemek seçmezdim birde ayı iştahı bir kez yemek yemeyle verdiğim tüm kiloları alabilirdim.
Kahvaltımı bitirdiğimde nefes nefese kalmıştım. Hızlı ve çok konuşurdum her zaman.. Derin bir nefes alıp verdikten sonra
"Şey ben size çok yük oldum artık gitsem diyorum yeni bir hayata başlamak istiyorum. İş bulmaya bugün başlayacağım. " konuşurken güler yüzümü de esirgememiştim haliyle tatlı görünmeye çalışıyordum.
Teyzemin ağzından çıkacakları çok merak ediyordum...
Teyzem bana ters ters bakarken bende ona karşı sırıtarak bakıyordum.
"Hayır, burası da senin evin sayılır evladım " demişti endişeli bir şekilde sanki onu daha hiç gòrmeyecekmişim gibi.
"Ya ama teyze biliyorsun bend-" sözümü kesen teyzem olmuştu bu sefer kendinden daha emin ve kararlıydı aynı zamanda da bağırıyordu.
"Ya sı ma sı yok. Öldürürüm seni! Sen bana annenin emanetisin yok bizden ayrı gayrı! " gözlerinden ateş saçıyordu gri saçlı tonton kadın.
Korkudan nefesim kilitlenmiş, elim ayağım titriyordu. Titrek ve korkak bir ses tonuyla konuşmaya karar vermiştim. "Pe-peki teyzem te -te -teyzeciğim burda kalayımm ama iş bulup çalışsam? He teyzem? "
Teyzem yediği yemekten kafasını kaldırıp bana baktı kafasını bir yandan olumlu anlamda sallarken diğer yandan da konuşmaya başlamıştı
"Bak o olur. Sap gibi yatıp duracağına çalış bari. "
Oturduğum sandalyeden kalkıp teyzemin boynuna sarıldım ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.
××××××××××××××××××
Yemek bittikten sonra sokağa çıkmıştım. Spor giyinmeyi tercih ettiğim için çantamı da küçük spor tarz lara yakın ve siyah sırt çantası olarak tercih etmiştim.
Yürümekten ayaklarım kopmuştu, aslında iki iş görüşmesi yapmıştım ama onlarda daha önce hiç iş tecrübem olmadığı için beni işe almadılar. Kendimi dinlenmek üzere bir kafeye attım aslında bir garsonluk bile olurdu ama eleman aramıyorlardi. Garsona sipariş ettiğim poğaça ve meyve suyu gelince hepsini mideme indirdim. En fazla beş dakika oturmuşumdur ki canım sıkıldı. Hesabı ödedikten sonra tekrar yola koyuldum. Küçük bir kafede "eleman aranıyor" yazısını gördükten sonra biraz tebessüm ettim sonra şansımı denemeye karar verdim içeriye girdiğimde yaşlı tonton bir dede beni karşıladı suratıma koyduğum gülümseme ile amcaya
"Afedersiniz ben eleman aranıyor yazısını gördüm de iş için gelmiştim " amca hiç beklemeden cevabı yapıştırdı
"Üzgünüm evladım beş dakika önce birini bulduk, bende tam o yazıyı çıkartmaya gidiyordum "Hayır bir insan bu kadar mı şanssız olur ya. Beş dakika nedir keşke o kafede beş dakika oturmasaydîm of ya of.
Kafeye girdiğim gibi çıktığım için fazla zaman kaybetmemiştim. Başımı öne eğmiş sırt çantamı elime almış halsiz ve oflayarak yürüyordum derkeeeeen hop birine çarptım. Diyorum şansızım inanan yok ki!.
Çocuğun üzerime döktüğü soğuk kahveyle kendime acıyarak şöyle bir baktım, hayır ironi mi kardeşim kahveni soğutuyosun!
Kafamı sinirli bir biçimde çocuğa kaldırdım taktığı siyah kemik gözlüklerin arkasından şaşkınlıkla bakan gözlerini görmek hiçte zor değildi. Şaşkındı çünkü bağîrabildiğim kadar çok ve sinirle bağırıyordum.
"Öküz dikkat etsene! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Aşkım
HumorHayatlarının merkezinden vurulmuş iki kişiyi sizce hayat nasıl bir araya getirir? Tesadüf mü yoksa kader mi?