the beginning of the end

1K 69 31
                                    

"Diana,yemek hazır!"

"Geliyorum Janet!"

Janet,daha yeni doğum yapmasına rağmen yemekleri kendisinin yapmasında ısrarcıydı. Bu konuda haklıydı çünkü Erik'le en son yemek yapmaya çalıştığımızda perdeleri yakmıştık.

Bugün aile yemeği günüydü,Pi ve ailesi bize gelecekti. Sonra Erik ve Pi iddiaya tutuşacak,biz de zevkle onların atışmalarını izleyecektik.

Bu artık rutin haline gelmişti,iki haftada bir pazar günleri aileler olarak bir araya geliyorduk.

Tabii ne kadar aile denebilirse. Aslında aileler ve Diana günü olsa daha mantıklı olabilirdi.

Gerçekten,kendimi Erik ve Janet'a yükmüş gibi hissediyordum. Bunun konusunu her açtığımda ise beni susturuyorlardı. Annem ve yeni kocasının yanına,İngiltere'ye gidebilirdim fakat bunu her söylediğimde Erik "Sen artık bizim ailemizdensin,Diana." gibi binlerce şey söylüyor,konuyu unutmamı sağlıyordu. Ya o fazla zekiydi ya da ben fazla salaktım.

Yavaşça aşağı inerken kapı çalınca merdivenleri ikişer üçer atlayarak kapıya koştum.

"Hoşgeldiniz!"

Hepsiyle sarıldıktan sonra içeri geçtiler. Pi'yle Erik'in ortasına oturdum ve ellerini tuttum. Her zaman aynısını yapardım,onlar benim biricik babalarımdı.

Baba demişken,umudumu tamamen kesmiştim ondan. Baba kelimesini söylüyordum söylemesine,kolaydı. Erik'e de baba diyordum,Pierre'e de. Ama ona diyemiyordum artık. Yazdığım tüm mektuplara babacığım veya baba diye başlamıştım ama en son yüzüne baba dediğim zamanı bile hatırlamıyordum.

Bu can yakıcıydı.

Beni unutmuş olamazdı,değil mi? Yani ben onun kızıydım,bir kızı olduğunu unutması imkansızdı. Tanrı aşkına insan çocuğunu unutabilir miydi?!

Komik olansa Erik'in onu korumaya çalışmasıydı. Lütfen,ben bile ondan daha iyi bir baba olurdum.

Sonunda yemek yemeye başladığımızda her zaman bir çocuk kadar enerjik olan Pierre'le ayaklarımızı birbirine vuruyorduk. Sıkıldığım için kuvvetli bir tekme çaktım. Ağzındaki birayı fışkırttı ve öksürmeye başladı.

Ben kahkaha atmaya başlarken Erik olayları anlamış ve gülmeye başlamıştı.

Kapı çalınca yerimden kalktım ve gidip kapıyı açtım.

"Pardon,kime bakmıştınız?"

Sarışın adam bir süre sessiz kaldıktan sonra içeri girdi.

Ne kadar kabaydı!

"Hey,bu eve istediğiniz gibi giremezsiniz! Baba,burada bir adam var!"

Sarışın adam bana döndüğünde Erik ve Pi mutfaktan çıkmıştı.

Erik gözlerini kocaman açarken yanıma geldi.

"Bir şey desene,adam evimize izinsiz giriyor!"

Kimse bir şey demezken bu adamı nereden tanıdığımı düşünüyordum. O kadar tanıdık geliyordu ki!

Adamla bakışırken gözlerimi kıstım.

Kimdi bu herif!?

Adam kolumu tutup bana sarılınca dengemi kaybedecek gibi oldum. Ellerimi havada tutarken nefes aldığımda bu kokunun hiç de yabancı olmadığını anladım.

Gözlerim hızla açılırken onu ittirdim ve geri yürüdüm. Eğer şimdi birisi konuşmazsa kendimi yere atıp ölü taklidi yapacaktım.

Erik kolumu tutarak beni yanına çektiğinde ona içimde teşekkür ettim çünkü tutunacak bir yere ihtiyacım vardı. -tutun kollarımdan düşerim şimdi-

letters to daddy;reusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin