Cansu her zamanki gibi okuldan gelmişti.Annesine selam verip hemen odasına çıktı.Kapıyı kapattıktan sonra sırtındaki çantasını çıkarıp yere fırlattı.Öğretmeninin verdiği ödevi düşününce yüzünü buruşturdu.Ödevleri boşverip onu çağıran annesinin yanına gitti.Yemeğini yedikten sonra tekrar odasına çıktı ve zorla da olsa ödevlerini yapmaya başladı...
****
Annesi Cansu'ya iyi geceler dedikten sonra kapıyı kapadı ve bir süre sonra ayak sesleri yok oldu.Bir oh çekti.Yarın tatildi.Sabaha kadar uyuyabilirdi.Gözlerini kapadı ve bir sürü hayal kurmaya başladı...
Gözlerini açtığında heryer karanlıktı.Hiçbirşey göremiyordu.Elleriyle önünü yoklamaya başladı.Biraz gittikten sonra ayağı birşeye takıldı.Bunun bir merdiven basamağı olduğunu anladı.Yavaş yavaş basamakları çıkmaya başladı.Basamakların sonuna geldiğinde elini ahşah birşeyin üstünde gezdirdi.Bir kapı.Yavaşça kendine çekti ve kapı açıldı.Gelen ışık gözlerini kamaştırdı.Eliyle gözlerini kapadı.Işığa alışınca yavaşça ellerini çekti gözünden.Cansu o kadar şaşkındı ki ağzı açık kaldı.Karşısında bir kaydırak,önünde alabildiğine uzanan bir sis dumanı vardı.Yerdeki çim yemyeşildi.Biraz ileri gitti.Aşağısı sisten dolayı gözükmüyordu.Sonra sağına bakınca bir yazı gördü:
"Hayaller diyarına hoşgeldin yabancı.Bu diyarda ne istersen o olur.Hayaller diyarında istediğin kadar gezebilirsin.Eğer bu diyardan çıkmak istersen ölmelisin.Unutma! Ölüm bir son değildir."
Bunu okuduktan sonra biraz şaşırdı ama heyecanı ve merakı daha ağır basıyordu.Bu yüzden hemen kaydırağın önüne geldi.İlk başta biraz korktu ama sonra cesaretini toplayıp kaydırağa bindi ve derin bir nefes alarak elleriyle kaydırağın kenarlarına tutup kendini aşağıya bıraktı...
O kadar hızlı gidiyordu ki gözlerini açamıyordu.Bu halde tam on dakika kaydı ve sonunda yeryüzü gözüktü.Cansu ağzını açarak çığlık attı.Çünkü gördüğü manzaradan büyülenmişti.Heryer yemyeşildi.Ağaçlar; pempe,kırmızı,sarı,mor,mavi,turuncu,turkuaz gibi renklere bürünmüştü.Kaydırağın sonuna vardığında hemen aşağıya indi ve o güzel çimlere ayak bastı.Kuşların cıvıldısı içine huzur veriyordu.Cansu sevinçten yerinde zıpladı ve tekrar çığlık attı.Bu sırada havadaki sis kayboldu ve yerini sapsarı,pasparlak ve kocaman gülümseyen bir güneşe bıraktı.Hava o kadar güzeldi ki.Etrafına şöyle bir göz gezdirdi ve ileride bir yol gördü.Yola doğru yürümeye başladı.Hatta koşmaya...
Aniden çok güzel bir müzik çalmaya başladı.Müzik o kadar güzeldi ki Cansu koşmak istiyordu.İçi kıpır kıpır olmuş bir şekilde koşuyordu.Sonra birden beyninden bir düşünce geçti ve bir anda olduğu yerden 200 metre yukarı doğru sıçradı.Havadayken çığlık attı ve tekrar yere indi.O kadar mutluydu ki uçuyordu artık.O, böyle gülerek ve zıplayarak ileride ki bir kulübeye doğru gitti.Kulübenin kapısına vardığında dışardaki yazıyı gördü ve okudu:
"Beni uyandırırsan kölen olurum,uyutursan kabusun.Uyandır beni yolcu!"
Bu da neydi şimdi?Burdan uzaklaşmalı mıydı yoksa kapıyı mı açmalıydı?
Hangisi doğru seçenekti.Hangisi???Bir süre düşündü ve sonunda merakına yenik düşüp kapının kolunu aşağıya indirdi. "Klik" diye bir ses çıktı.Yavaşça kapıyı araladı ve içeri girdi...
Umarım beğenmişsinizdir.Lütfen oy verin ve yorum yapmayı unutmayın! Benim için çok önemli.Sizi seviyorum okurlarım. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalin İçinde
FantasyCansu adlı bir kızın bir akşam Hayaller Diyarı'na gitmesini ve orada yaşadığı maceraları anlatıyor.Cansu her akşam hayaller diyarına gider ve istediği gibi eğlenir.Orada tanıştığı Ofelia adlı periyle dost olur.Fakat Cansu büyüdükçe Hayaller diyarına...