Bölüm 1

309 29 43
                                    

Bazen yaşamınızı şekillendiremezsiniz. Aileniz size masal gibi gelen yaratıklardan bahsetmiştir. Onlara inanın. Ben onları avlayanım. Aileme mesleği hadi ama bana öyle bakmayın. Tabiki insalara zarar verenleri avlıyoruz. Bizimde bir konseyimiz kurallarımız var. Uymayanları yakalayıp konseye teslim ediyoruz. Herkez bizim gibi kurallara uymuyor malesef...

Eline silah alan herkez avcı olduğunu var sayıyor. Önüne ne çıkarsa avlamaya çalışıyor. Olan zaten kendilerine oluyor. Bir denge var bu dengeninde korunması lazım.

Ben Ale. En genç avcı ünvanımı elimde tutuyorum. 18 yaşında daha liseye giden biri yoktur. Geceleri kurtadamları avla cadılarla uğraş. Gündüzleri ise saçma okul dersleriyle ne harikadır. Eğitim konsey değil bizzat ailemden aldım. Bu meslek harika dostum.

Yeni taşındığım bu kasabaya konsey tarafından bizzat gönderildim. Son dönemlerde ardan hayvan saldırıları nedeniyle incelemek amaçlı gönderildim. Bu aranın gerçekten bir çekim gücü var.

Sabah alarmı kırarak uyandım. Lol oynamaktan hantallaşmışım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra sessizce mutfağa geçtim. Sabah daha 6 olduğu için herkes uykudadır. Sabah kahvaltılarını hazırlamaya bayılırım. Anneme kolaylık sağlamak amaçlıydı ama şimdi bir zevk haline geldi. Omletler hazır olurken çayıda ocaktan aldım. Yavaş yavaş evi saran kokular yüzünden birazdan uyanırlar. Şimdi biraz muzurluk zamanı babamın çayına biraz tuz harika olur.

"Heyy millet kahvaltı hazır."

Ben yavaşca mutfağı toparlerken ev halkı yavaşça gelmeye başladı. Koridordan gelen pati sesleri yüzünden içim bir garip oldu. Rex köşeyi dönemedi ve bam masaya vurdu. Vazoyu büyüleğen annem ne kadarda zeki bir kadın.

"Rex her seferinde aynı yere vuruyorsun be oğlum"

O tipik bakışlarıyla yanından geçerken kafasını okşadım. Vazoyu kaldırırken bir kıkırdama hissettim. Annem yinemi bakışı atarken kafa salladım. Mutfağa girmesiyle dışarı çıktı.

"Gerçekten yinemi hazırladın."

"Olmamış ?"

"Hayır seni aptal. Bir işe yaramıyorum sanki."

Babam yanımızda geçerken bunlar manyak bakışları atıyordu. Masaya oturduk. Tüm gözlerle babamı izliyordum. Gazeteyi eline aldı ve çayından bir yudum almasıyla çıkarması bir oldu. Ben kahkaha atarken annem dudaklarını dişliyordu.

Babamın bana anlık bakışıyla çatalı fırlatmatması bir oldu.

Korkmayın tabikide havada yakaladım. Geri teslim ederken tamda ellerini koyduğu aralığı hedef aldım.

"Seni küçük velet. Ustası benim benimle dalga geçiyor. Hayır benden nasıl böyle bir fırlama çıktı. "

"Evet. James beni tavlamak için yaptıkları hatırlatırım."

"Sakın karıcım."

Annem bana göz kırparken kendimi zor tutuyordum. Yemek yedikten sonra ormana antreman yapmaya gidicektim. Odama çıkıp havayı kontrol ettikten sonra rahat edebileceğim birseyler giydim. Bodruma inip okumu ve yayımı aldım. Silah fazla ses çıkarıyor ve bow daha havalı geliyor. Oklarımı kontrol ettikten sonra gümüş bıçağı bacağıma yerleştirdim. Evden çıkarken geç kalmam dedikten sonra garajdaki Bee'ye yaklaştım. Karşımda 80 model bir Chevrolet Camaro Ss beni bekliyordu. Sıradan gözüksede biraz üzerinde oynadım. Maskemi bagajdan çıkardıktan sonra arabımı bağırtarak ana caddeye çıktım. Sokakta kızları görünce bir daha tabiri caiz ise gaza abandım. 10 dakikalık yolculuktan sonra ormanın girişe geldim. Daha yolum vardı. Yürüyerek gizli yerime geldim. Hedefi biraz zorlamak lazım. 200 metreden bir elmayı vurmak bence zor ya...

Oku yavaşca gerdim. Nefesi kontrole aldıktan sonra bekledim. Rüzgar iyi olunca oku bıraktım. Ok ıslık çalarak hedefi vurdu. Ya işte gene ben ya. Yavaşca yürürken ilerden garip sesler gelmeye başladı. Ormana daldım. 100 metre gidince tekrar bir açıklık vardı.

Kalabalık bir grup eğitim gibi bişey yapıyorlardı. Siyah saçlı atletik çocuk karşındaki kızı hafife alıyormuş gibi bakarken kız zarif bir şekilde gülümsedi. Sarı saçlarını toplamış ve omzundan sarkıtmış.

Maskemi yerleştirdek sonra maskemi taktım. Kokumu gizlemeye gerek duymadım. İkiside aynı anda kurdan dönüştü. Erkek kahve tonu bir kurda dönüştü. Kız yine zarif hareketle pozisyon alıp havaya sıçradı ve dört ayak üzerinde yere indi. Beyaz tüyleri güneşte parlıyordu. Ne kadar harika bir şeysinsen. Ben onlarla ilgilenirken birşey parladı. Bu bir nişancı dürbünüydü ve bunlar Ölüm Avcılariydı. İşte şimdi yandık.

Merhaba arkadaşlar . Ilk deneyimim değil ama ilk ciddiye aldığım bir kitabım. Görüşlerinizi yorum yaparak belirtirseniz sevinirim.

TeenHunterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin