Yorgun ve mutsuzum

56 3 2
                                    

Eve geldikten ve karşılama merasimi bittikten sonra teyzemin gösterdiği odaya geçtim.  Benim eski odama göre oldukça geniş olan odadaki neredeyse her şey yeniydi. Kapıdan girince hemen solda yatağım, yanında etajerim duruyordu. Etajerin birkaç adım ötesinde çalışma masam vardı. Çantamı masanın üzerine koyup yatağa doğru yöneldim.  Yatağımın ayak uçları kapıdan taraftaydı. Dolabım hemen yatağın karşısındaydı ve yanında boy aynası duruyordu. 

Yavaş adımlarla odadan içeri girdim.  Yatağımın bana göre sol tarafında kalan pencereler uzunlamasınaydı ve durduğum yerden dışarısı çok rahat görülebiliyordu. Devam eden 5 uzun camın ardından balkona açılan bir kapı geliyordu. 

Balkon kapısından dışarı çıkıp derin bir nesfes aldım. Gözlerim kapalıydı. Ellerim balkon kokuluklarında duruyordu. Ekim ayında olduğumuz için hava biraz serindi. Korkuluklar tüm vücudumun baştan ayağa irkilmesine sebep oldu.  Ama gözlerim hala kapalıydı. Bir süre bu şekilde bekledim. Hayatla aramda kalın bir duvar vardı sanki. Hayata sağır vücudum artık kördü de.  Yavaş yavaş actım gözlerimi. Tam karşımda duran evin penceresinde biri beni izliyordu. Onu fark ettiğimi görünce perdeyi kapattı hemen. Ben de hızlı adımlarla içeri girdim. Yüzünü tam seçememiştim ama erkek olduğunu gördüğümden emindim.

Yatağımın üzerine oturdum. Odadaki her
şey tam bana göreydi. Ama eksik bişey vardı. Bu eksiği fark etmem çok vaktimi almadı. Çalışma masasının üzerinde duran çantamı alıp içinden annemle geçen yaz gittiğimizde çektirdiğimiz bir fotoğrafı çıkardım ve etajerin üzerine koydum.

Bir süre resme baktım. Ne kadar da mutluyduk. Annemi gülümserken görmeyi çok özlemiştim.  Hayır. Ağlamak yok.  Yatağın üzerindeki örtüyü kaldırıp içine girdim. Ağlamak istemiyordum.  Uyursam belki ağlamam diye düşündüm.

Ne kadar uyudum bilmiyorum.  Ama kalktığımda saat 19:35 civarıydı.  Doğrulup yatağın üzerinde bir müddet oturduktan sonra aşağıya indim. Eniştem ve teyzem konuşuyorlardı ama ben odaya girince ikiside sustu ve gözlerini bana dikti.

Ve işte yine o gözler.  Cenazede herkezde gördüğüm o bakışlar.  Nedense hepsi acıyordu bana. Merhametle bakıyorlardı. İçlerinden "felek kıza bir defa vurdu. Şimdi bir annesi öldü yazık " diyorlardı. Eminim. Bana bu kadar üzüldüklerini belli etmeseler belki annemi unutmam daha kolay olurdu. Ama evde dolaşan ve bir türlü bitmek bilmeyen matem havası bana her dakika annemi hatırlatıyor,üzüntümü bin kat arttırıyordu.

Odadan içeri girdim. Teyzemin yanındaki boş koltuğa oturdum.  Elimden tuttu teyzem. " Odanı beğendin mi? " diye sordu kelimeleri heceleyerek. Başımı onaylarcasına yukarı aşağı salladım. Eniştem bana alışık olmadığı için konuştuklarını daha yavaş heceliyordu.

" Artık burası senin evin. Sen de Eda gibi benim kızımsın" dedi. Gözlerim dolmuştu. Zar zor gülümseyip tekrar salladım başımı.  Sonra ayağa kalktım. Merdivenleri çıkıp odama geçtim. Kaç basamak vardı. Sanırım 16. Koridorun sonunda,  soldaki ilk oda benimkiydi.

Odaya geçip kapıyı kapattım ve kimse gelmesin diye kilitleyip anahtarı çalışma masasının üzerinde duran çantamın yanına koydum. 

Başım çok ağrıyordu  ve İzmir'den gelene kadar epey yorulmuştum.  Duşa girmenin iyi olacağını düşünüp banyoya girdim.

Suyu açıp duşun altına girdim.  Ilık su  yorgun ve mutsuz benenimin her köşesini ıslatıyor,3 gündür yaşadığım stresi alıp götürüyordu.

Gözlerimi kapadım ve yine gerçek dünya ile arama kalın bir duvar ördüm.  Bu  duvar arkasında ne olduğunu bildiğim ama yıkmaktan korktuğum sınırımdı dünya ile aramda. Gözyaşlarım yine bana ihanet edip suçlu bir çocuk gibi kaçıyordu göz kapaklarımdan.

Uzunca bir süre  o şekilde hiç kıpırdamadan kaldım suyun altında. Su vücudumdan aktıkça acıları da alıp götürüyordu sanki. Bu giden acılarım mı yoksa anılarım mı diye düşündüm. Aslında her ikisiydi de. Kaybetmekten korktuğum anılarım da bir an önce gitmesini istediğim acılarım  da yorgunluktan bitap düşmüş bedenimi terk ediyordu.

Duş aldıktan sonra üzerimi giyip tekrar odaya geçtim.  Yerde, kapının altından atıldığını tahmin ettiğim bir kağıt duruyordu. Kağıtta;

"Ceydacım,odana geldim ama kapını kilitlemişsin. Eğer acıkırsan mutfakta senin için yemek ayırdım. Başka bişey yemek istersen dolaptan istediğini alıp yiyebilirsin.

Bu arada Sami amcan (eniştem )Eda ve Vedat'ın okuluna yarın gidip kaydını yaptıracak.  Biliyorum çok erken ama hayat devam ediyor.  Bi şekile atlatman gerekiyor. Bu pazartesi başlayacaksın. İyi geceler meleğim..."

Notu okuduktan sonra masanın üzerinde duran anahtarla tekrar açtım kapıyı. Aç değildim.  Tek istediğim uyumaktı. Hiç uyanmaksızın günlerce uyumak....

Kitabın ilk bölümü çok başarılı değildi ama bırakmayacağım. Lütfen destek olun. Oy vermeden geçmeyin. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 21, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞKA SAĞIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin