Alec üşüyordu, uzaklardan gelen poyraz boynundan aşağı inip Alec'i titretiyordu.Çantasını açıp montunu Çıkardı paralarını görünce içini mutluluk almıştı,gülümsemesine engel olamadı.
Ama hemen durdu ve silkelendi ne yapıyordu ? Babası yoktu bi evide yoktu.
Ardına birdaha bakmayacaktı, zaten başka çareside yoktu. Artık parası vardı istediğini yapabilirdi. Hiç durmadan gezmek istiyordu.
Ama Alec'in büyük bir sorunu vardı açlık.
Alec neredeyse yarım gündür yemek yemiyordu. Hava karanlıktı dolunay etrafı bir güneş gibi aydınlatıyordu. Sokak lambalarının turuncumsu ışığı asfaltın üzerine yansıyordu.
Evinden uzaklaşmış olmalıydı. Artık yürüdüğü yerlerin neresi olduğunu bilmiyordu.
"Eğer ben bilmiyorsan polislerde bilmiyordur "diye düşündü
Yürüdüğü sokağın sağında bi kafe gördü. Orada karnını doyurabilirdi, içeri girdi boş bi masaya oturdu. Etrafına bakındı.
Kafenin en sağ köşesinde 3 genç vardı yaklaşık 20 yaşlarındaydı hepsi, alkolün etkisinde gibi duruyorlardı birbirlerine bağırıyorlar ve küfür ediyorlardı. Orta tarafta iki kız vardı mini elbiseleriyle çok güzellerdi, kendi hallerinde takılıyorlardı ve Alec'e bakıyorlardı.
Garson " hoşgeldiniz " diyince Alec sanki rüyasından uyandı.
"Hoşbuldum, şeyy yiyecek birşey varmı" sesi soluk çıkmıştı 2 saat önceki korkunun hala etkisindeydi.
"Tabiki ne arzu edersiniz, bu kafenin hamburgeri gerçekten çok güzel" gülümsüyordu.
"Peki o zaman 2 adet hamburger menü. " Alec çok açtı belki az bile gelebilirdi.
"Hemen getiriyorum efendim" garson tekrar gülümsedi.
Alec hamburgerini afiyetle yedi, arkasından kahve ve ve tatlı söyledi. Ardından ayağa kalkıp kasaya yöneldi.
"Hesap ne kadar" sesi gür çıkmıştı karnı doyunca seside değişmişti.
"27 dolar"
Alec elini cebine attı, 20 doları vardı. Parası yetmiyordu. Çantasından alabilirdi ama burada paraları çıkarmak doğru muydu.
Başka çaresi yoktu çantasını indirip fermura açtı. Elini içeri atıcaktıki arkasından biri omuz atıp kasada önüne geçti. O 3 gençten biriydi.
"Önümden çekil çocuk!" genç kısa boylu kaslıydı muhtemelen 3 ü arasında en güçlüsü oydu, üstüne giydiği gömlek kaslarını belli ediyordu. Sesi sandığından yumuşaktı. Alkolün etkisi kelimelerede işlemişti.
Alec umursamadı bile elini tekrar çantasına attı. 100 doları çektiğinde genç arkasını dönüp Alec'in çantasına baktı.
"Bu kadar para senin gibi çocukta ne arıyor acaba ? " gencin gözleri büyümüştü. Kelimeleri gayet netti. Alkolün etkisi kalmamış gibiydi.
Alec korkmaya başladı. Genci umursamadan kasaya yöneldi hesabı ödedi. Para üstünü cebine koyarken genç tekrar seslendi.
"Sana diyorum çocuk buraya nerden geldin? Bu kadar para sende ne arıyor?"
Alec gencin boğazına yapışıp boş bir masaya sürükledi ve masaya yapıştırdı.
"Bana bulaşmak istemessin dostum. Şimdi beni rahat bırak." sesi çok öfkeliydi kasları kasılmıştı Alec'in.
Ardından gencin arkadaşları Aleci kollarından tutup çektiler. Alec silkelenip çıkışa yöneldi. Kapıyı açerken arkasından bi ses duydu o gencin sesiydi.
"Dikkat et başına bişey gelmesin çocuk"
Alec dışarı çıktı,güneş şafakta sökmeye başlamıştı. Alec'in uykusu vardı uyumalıydı.
Aklına babasının yazlığı gelmişti. Oraya gitmeliydi. Otobüs terminaline doğru yola koyuldu. Bi iki sokak geçmişti ki. Parkta oturan 3 genç gördü. Bunlar kafedeki gençlerdi, onlara bakmamaya çalıştı. ama aralarından biri seslendi.
"Hey çocuk seni hatırlayamıyacazmı sandın daha 10 dakika önce boğazıma sarılmıştın." sesi tehditkardı. Söyledikten sonra üçüde ayağa kalktı liderleri olanın elinde bıçak vardı ve sımsıkı tutuyordu.
"Beni rahat bırakın" diyebildi Alec. Hiç orda olmamayı diledi. Şuan evinde yatıp uyuyor olmalıydı. Gençler yaklaşıp Alec'in etrafını sardı.
"Ne yapmalıyız alby, bence boğazını kesip parasını çalalım, sonrada parayı uyuşturucu ve kadına harcarız." sesi liderleri olan gençten daha tok ve gürdü. Alec asıl lider bu genç olabilir diye düşündü. Ancak ne önemi vardıki ? Boğazını kesmek istiyorlardı.
"Bırakın yoluma gideyim, şize bi zararım yok. Lütfen ben..." sözünü bitiremeden adını sonradan öğrendiği liderleri olan Alby Alec'i gömleğinin yakasından tutup bıçağı boğazına dayadı.
"Ya paraları ver, yada o güzel yüzüne birkaç çizik atacağım!" Alec'in kalp atışları hızlanmaya başlamıştı. Ne yaparsa yapsın paraları veremezdi. Tek güvencesi o paralardı. Burada hiç olmamayı diledi. Aklına babasının bıçaklanması geldi. Sonu babası gibi olmasını istemiyordu.
"Hey çocuk duymadın galiba paralar diyorum çıkar şu çantayı omzundan, yoksa şah damarını kesip kan kaybından ölmeni izlerim!" Alec boğazındaki metalin soğukluğunu hissetti. Bi şey düşünmesi lazımdı.
"Tamam dediğini yapıcam ama gitmeme izin vericeksiniz?"
"Tamam,vericez şimdi çıkar şu çantayı, kahramanlık yapmaya kalkma burada 3 kişiyiz ve emin ol sonucu tahmin etmek istemezsin."
"Tamam anladık."
Alec çantanın askılığını bir omuzundan yavaşca çıkardı, ardından ötekisini. Çantayı liderlerine uzatırken. Aklına bir fikir geldi.
"Hey polis geliyor !"
3 gençte Alec'e ihtiyacı olan yarım saniyeyi verdi. Alec liderleri olan Alby'e yumruğu suratına patlattı. Acı içinde yere yığılan Alby kıvranıyordu. Alec bir sonraki gence omuz atıp koşmaya başladı. Sokağın sonuna kadar koşup bir taksi gördü. Önüne atlayıp taksiyi durdurdu. Taksinin arka kapısına yöneldi. Ardına baktığında 3 genç hemen toparlanıp peşine düştüğünü gördü. Hemen kapıyı açıp içeri bindi.
Taksi ilerlerken camından gençleri seyretti. Birbirlerine kızıp yumruk atıyorlatdı. Alec ucuz atlattığını biliyordu. Taksiciye terminale gitmesini söyledi.
Yarım saat yola bakarak ve müzik dinleyerek geçti. Terminale geldiğinde hemen babasının yazlığının bulunduğu detroit bileti almak için otobüs firmalarını gezdi. Bi firma bulup bilet almak için içeri girdi. Kasaya yöneldi, genç bir kız gülümseyip konuşmaya başladı.
"Hoşgeldiniz"
"Hoşbulduk, Detroit'e bilet alıcaktım."
"Tabiki, 3 numaralı otobüs 28 koltuk numarası."
"Peki ne zaman yolculuk başlar"
"Yaklaşık 20 dakika sonra efendim"
"Yolculuğumuz ne kadar sürer"
"Yaklaşık 6 saat efendim" Alec sevinmişti 6 saat uyuyabilirdi. Gerçekten güzel bi haberdi.
"Peki, teşekkürler"
"İyi yolculuklar dileriz."
Alec otobüsünü bulup koltuğuna oturdu. Cam kenarı olduğunu görünce mutluluğu ikiye katlandı. Yaklaşık 10 dakika geçmişti Alec uykuya teslim oluyordu ki yanına genç bir bayan oturdu. Uzun boyluydu, kumral saçları beline geliyordu, gözleri saçlarının rengiyle uyumluydu. Ve boynundaki örümcek dövmesi göz alıcıydı. Yanına oturduktan sonra Alec'e seslendi.
"Ben Brenda, senin yeni yol arkadaşınım."
Gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Sokak
AdventureBir hayat ne kadar zor ve çekilmez olabilir ki.Kiminin hayatı toz pempe iken kimi hayatlar karanlıktır.eğer sokaklarınız karnalıksa hayatınızında karanlık olmakatan başka bir çaresi yoktur.