9; "You Better Believe In Karma"

39.3K 983 15
                                    

 3 Ay Sonra

“Kimmy,” dedi maalesef fazlasıyla tanıdık olan derin ses. “Çıkışta ne yapıyoruz?”

Harika, tam arkamda oturuyordu.

Ona dönmeden, rahatsızca kıpırdandım. “Sen Candice'i düzmeye çalışıyorsun, ben de evime gidip Kimya 103 için çalışmalara başlıyorum. Malum, üçüncü sınıflarla çalışsam iyi olacak, her gün gelip senin o çirkin suratını görmektense-”

Aniden bacağımda sıcak bir dokunuş hissettim, bakışlarımı indirdiğimde tuhaf bilekliklerle sarılı bileğini ve büyük ellerini görmüştüm. İşaret parmağı çıplak bacağımda minik bir daire çizip, ardından okşamaya başladığında, ağzım kurumuştu.

“Ya da ben sana öyle bir şey yapıyorum ki,” diye fısıldadı kulağıma eğilip. “O lanet dudaklarının arasından benim adımdan başka bir şey çıkmıyor. Ne dersin?”

Çok geçmeden boynumla omzumun birleştiği noktaya değen yumuşak dudakları fark ettim, bukleleri yavaşça yanağıma sürtünüyordu. Geriye yaslanırken yavaşça inledim. “Harry…”

Sırıttığını hissettim. “Daha sesli,” bacağımı sertçe okşadı. “Yoksa sana çığlık attırmamı mı istersin?”

Kolları arasında titredim. “Birileri görecek.”                                                                    

Dili kulağımın arkasına dokunurken, alayla güldü. “Hepsi uyuyor, Kim.” dudakları boynumu öyle sert öpüp emdi ki, orada çürük kalacağına emindim. “Şimdi,” diye fısıldadı. “Çıkışta, senin evin mi, yoksa benimki mi?”

 

“Lanet olası,” diye mırıldandım başımı arkaya yaslarken. “Hiçbiri. Hadi ama, Stilist. Bugün bebek bakacağımı sen de biliyorsun.”

Dudaklarının kıvrımını omuzumun üstünde hissedebiliyordum. Sırıtıyordu. “Hadi ama, Kimberly. Yarına kadar bekleyemeyeceğini sen de biliyorsun.” Dedi, kısık sesle konuştuğu halde tonlamamın imalı bir taklidini yapmadan geçmemişti.

“Hiç de bi-” şortuma doğru uzanan eline bakarken dudağımı ısırdım. “Ah, evet.”

Sırıtışı genişledi. “Ben de öyle tahmin etmiştim.”

Yani? Dercesine ona baktım. Beklemeden bileğimi kavrayıp, hızla ayağa kalktı. Parmaklarının sardığı yerden vücuduma yayılan sıcaklığı görmezden gelmeye çalışarak, işaretine uyup ben de ayağa kalktım. Yüzümdeki endişeyi fark etmiş olmalı ki, gülerek bana Profesör Rays’i işaret etti. Atomun parçalanma serüvenini izlerken uyuyan kimyacıyı gördüğümde Harry’nin kahkahasına katılmamak için kendimi zor tutarak, sınıfın arka çıkışına doğru onu izledim.

Dışarı çıktığımız an sırtımı sınıflar koridorunun duvarına yasladım ve imalı imalı ona baktım. Bana yaklaşırken dilini keyifle dudaklarının üstünde gezdirdi. Ellerini iki yanımdan duvara yaslayıp, çıldırtıcı yavaşlıkla bir üstüme eğildi.

“Biliyorsun,” diye fısıldadım dudaklarının üstüne. “Ders bitmeden önce birkaç dakikamız var.”

“Mm-hm…” nefesi bir anlığına hafifçe enseme değdi, bir an sonra dişlerinin baskısının boynumun kavisi boyunca gezindiğini hissettim. Bu bir ihtiyaçmış gibi, inleyerek kendimi dudaklarına yükseltirken ellerimi beyaz tişörtünün altından, karnındaki, sahibi olduğum için yerlerini çok iyi bildiğim çürüklerin üstünde gezdirdim. Dudaklarının arasından boğuk bir ses çıktı, vücudunu sertçe benimkine bastırmıştı.

'Till We SurrenderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin