Sonra bir hüzün vurur yüreğine ne olduğunu anlamassın anlayamazsın çünkü , dikersin gözlerini geceye sonra ilaç gibi gelir o yalnızlık.
Sevenin gitmiştir çoktan haliyle kimseyi sevesin gelmez o vakit .Bir şarkıda iliklersin gözlerini karanlığın en güzel sesine. Sonra ne mi olur kader der geçersin bütün kederlerine ve sonra kimse anlamaz ağladığını sabah olduğun da. Yine uyanıyorsun onsuz bir sabaha yine suratında gecenin hüznü kalbinde özlem dolan bi odada yine yalnız başına. Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak. Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin. Sokağa fırlayacaksın. Sokaklar da dar gelecek sana. Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi. Ne denizin mavisi açacak icini , ne pırıl pırıl gökyüzü. Kendini taşıyamayacak kadar çok buyuyecek , bir yandan da kaybolacak kadar kuculeceksin. Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan. "Önemli olan sağlık" , "Yaşamak güzel" , "Boşver herşey unutulur". Sen hiçbirini duymayacaksin. Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin. Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin. Hep ondan bahsetmek isteyeceksin. "Ölüme çare bulundu" yada " Yarın kıyamet kopacakmış" deseler de başını kaldırıp Ne dedin ? diye sormayacaksın. Yalnız kalmak isteyeceksin. Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak. İkisi de yetmeyecek. Geçmişi düşüneceksin. Neredeyse dakika dakika. Ama kötüleri atlayarak. Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin. Gittiğin yerlere gitmek. Bu sana hic iyi gelmeyecek. Ama bile bile yapacaksın. Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın. Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin. Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin. Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin. Herkesi ona benzetip, kimseyi onun yerine koyamayacaksın. Hicbir şey oyalayamacak seni. İlaçlara sığınacaksın. Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan. Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren. Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek. Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin. Uyumak zor, uyanmak kolay olacak. Sabahı iple çekeceksin. Bazen de " Hiç güneş doğmasa" diyeceksin. Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler. Ölmeyi isteyip ölemeyeceksin. Belki çivi çiviyi söker diye havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin. Nafile. Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek. Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin. Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin. Telefonunun çalmasını bekleyeceksin. Aramayacağını bile bile. Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek. Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla. Yüreğin burkulacak. Canın yanacak. Bir daha sevmemeye yemin edeceksin. Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden. Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın. Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin. Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin. Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek. Ama bir umut... Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu... Bu umut seni gitmekten alıkoyacak. Gelgitler içinde yaşayacaksın. Buna yaşamak denirse...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen hiç çaresiz kaldın mı?
أدب نسائيİnsan öyle yorulur ki sevmekten , beklemekten, özlemekten hatta yaşamaktan bile yorulur.Çünkü kanatları kırılmıştır kalbin acısı büyük olur seversen kırılırsın ve beklersende kırılırsın.Nasıl bir şeydir ki seni senden başkasının anlamaması, güzel se...