Kan Reçetesi

109 1 0
                                    

Kara bir gök için çok şey söylenebilir elbet 

İşte benim bulutum 
pas tutmamış sözcüklerden örgülü bir ağıt 
alnına halk sıçramış neferlerin çılgar gözleriyle 
sana 
ey rengi tarihini utandıran elbise 

Yüzün hiç yabancı değil 
sen eski borazanların gedikli çalgıcısı 
sesine küflü ambarların kokusu sinmiş 
irin salgını, cinayet fotokopisi ve kangren depolanmış 
eskimiş tarih satıcısı ambarların kokusu. 

Burnum duymuyor ama seni 
uslanmış ıtır kokusunu da duymuyor 
benim burnum 
benim burnum 
vahşi dağ çiçekleri, bozkır gülleri ve devedikenlerinin 
kırları genişleten halk kokusuyla yanıyor 
genzim çatlıyor 
genzim çatlıyor ve seni de çatlatıyor 
el illizyonizmin sırça küresi. 
sana kim sus dedi Kalbim. 
Dünya bir ateşten top gibi kavruluyorken 
toprak güneş sıtmasıyla sarsılıyorken 
burda, orda, öte yanlarda 
alınterinin öfkeyle fışkıyan şavkı 
yeryüzünü yeniden biçimliyorken 
ve depremle sarsılan halkların beyni 
illizyonizmin büyüsünü bozuyorken 
seni kim büyülemek istiyor Kalbim. 
Bildim hiç kuşkusuz 
su yılanları, yeraltı fareleri ve akbabaların koruyucusu 
çarpıcıların, kemirgenlerin, leşçilerin 
şaşırtılmış kolcusu. 

Usul usul da gelsen, harlayarak da gelsen 
el illizyonizmin güleryüzlü büyücüsü 
masken kandırmıyor çoktandır beni 
beni ve benim gibi 
dünyaya kanından dürbünle bakanları 
soluğu cehennem yakanları. 
Çünkü biz hayatı kendi aynasından gördük 
biliriz sırça kürenin yaldızındaki puştluğu 
Ey tırnaklarımı büyüten tahammülsüzlük 
beynimde hora tepen on sivri bıçak 
senin kendi damarında denediğin keskinlik 
halkının alnındaki tomurcuğu patlatsa da 
kan kendini aldatmaz 
kan kendini aldatmaz 

Kalbim! 
bu acıya dayan 
varsın işkenceler dağlasın seni 
duru bir gök için vahşete katlananlar 
acıyı bir silah gibi göğsünde saklamalı 

Kalbim! 
bu acıya dayan 
bu acıya dayanman için 
yaranı iyileştirmek için sana 
parçalanmış gül cesetlerinden bir reçete

vereceğim 

vahşet dağlarından kızgın kemik külleri 
işkenceler ovasından kan dölleri 
ve yangınlar vadisinden dehşet bir ateş. 
Kan kokusu büyüyü bozmak için 
Kemik sıcaklığı sırça küreyi eritmek için
Ateş kırmızısı göğü aydınlatmak için 

Böylece dirilir içindeki gül cesetleri bile 
dirilir ve o zaman 
çılgın bir şafakla tazelenen gökyüzü 
bir taze tomurcuk gibi açar 
kanıyan alnında senin. 

Kalbim! 
sen varsın 
sen tökezleyen bir şarkı değilsin 
ne de uzun, yanık havalı türkü 
sen kendinin ezgisisin. 

Yırt öfkenin sabredilmez dağarcığını 
dağılan, saçılan ne varsa hepsi senindir 
kara bir gök ancak bunlarla arınır 
ve elbette yeter bunlar sırça küreyi dağıtmaya 
acı diye ne varsa hepsini onarmaya 

Kalbim! 
elimden tut 
elimden tut 
sensiz birşey yapamam. 

(Kasım 1971 - Yansıma)

Arkadaş Zekai ÖZGER

SOSYALİST ŞAİR ARKADAŞ ZEKAİ ÖZGERDEN SEÇME ŞİİRLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin