EROİNMAN (günlüğü ve hikayesi)

3.5K 20 11
                                    

02.01.2005

Kendimi bildim bileli bu illete mahkumum,artık ölmek istiyorum...başaramıyorum.Bir insanın hayatı bu kadar ölünesi olamaz. Artık kendimi tanıyamıyorum ama buna mecburum. bugün,jack bana beni sevdiğini söyledi. Bende onu öptüm. Onu sevmiyorum ama cebinde poşetin içindeki beyazı gördüm ve buna çok ihtiyacım vardı. cebimde hiç param yoktu ve ben titremeye başlamıştım. Beni sevdiğinide düşünmüyorum muhtemelen benimle seks yapmak için bana beni sevdiğini söylemişti. Bu durumdayken,10 gram eroin için bir adamla sevişebilirdim. ister fahişe deyin ister bağımlı. titremeye başlamanın ne demek olduğunu bilemezsiniz. Damarlarını parçalamak istemek ne demek bilemezsiniz. birazdan çıkıp jackin evine gitmeliyim. annem beni fark etmeden eve girdiğim gibi çıkmam gerek. lanet olsun annem geldi sanırım.kapının kilidi açıldı!

meggie,odasının sol köşesinde,yere fırlatılmış olarak duran sırt çantasını aldı, içine son parası olan 10 doları  ve evde bulunan şırınga paketini onun içine koydu. Hızlı adımlarla aşşağı indi ve kapının önünde duran annesini görmezden gelerek kapıdan dışarı çıkmaya çalıştı. "nereye gidiyorsun küçük kaltak! leş gibi kokuyorsun! eve gelirken para getir yoksa akşam yemeğinde şırıngalarını yiyeceksin!" arkasından bağıran annesini duydu. " siktir" dedi sessizce. Hızlı adımlarla otobüse binmek için ilerledi,arkasına bile bakmadı. kulaklığını kulağına takıp en sevdiği şarkı olan "marlyn manson-this is the new shit" i dinlemek için oynat tuşuna bastı. new york sokakları öyle canlı ve hayat doluydu ki,meggie yaşadığı hayattan hergün daha fazla nefret ediyordu.

yaşıtları okula gidiyor,meslek sahibi oluyor,nişanlanıyor,mutlu oluyorlardı fakat meggie'nin annesi onu lise ikinci sınıfta okuldan alarak şehrin berbat restorantlarından birine çalışması için verdi,işte o gün hayatı tamamen değişmişti. henüz on altı yaşındayken alkolik annesi tarafından zorla çalıştırılmaya başlanmış sonrasında ise çalıştığı yerin patronu olan bay arrogant'ın tecavüzüne uğramıştı. Kimseye anlatamamıştı çünkü işini kaybetmekten korkmuştu. İşsiz olmak demek meggie için annesi tarafından sokağa atılmak demekti. Sokaklar doğuk,ıssız ,korkutucu ve daha tehlikeliydi. Jack ile bay arrogant'ın kendisine sekizinci tecavüzü sırasında tanışmıştı. meggie ölmek için bağırıyordu. "öldür beni! yaşamak istemiyorum! senden nefret ediyorum" bay arrogant gece on ikiden sonra dükkanı kitler ve meggie'nin canını okurdu. bu sesleri duyan jack ise günün birinde meggieye yardım etmek istedi. dükkanın kapısını zorladı,kilitliydi. tekme atarak açtı kapıyı ve içeriden gelen sesi takip etti. "ne arıyorsun sen burda? sen kimsin?" dedi bay arrogant şaşırmışa benziyordu. jack tek kelime etmeden kendinden neredeyse beş yaş küçük kızı,babası yaşındaki adamın elinden kurtarmak için adama sağlam bir yumruk attı,adam yere yığıldı ve jack meggieyi kolundan tutup dışarı çıkarttı. paltosunu kıza sardı. "o adam! o! lanet olsun yaşamaktan nefret ediyorum!" meggie bağırırken jack ona sarıldı. " şşş...şşş sakin ol,bak seni tanımıyorum ama zor durumdaydın,daha iyimisin?" dedi . meggie cevap vermek için kafasını yukarı kaldırdı ve jackin göz altı morluklarıyla karşı karşıya geldi. "çok iyisin" dedi ve sarıldı. adamın ne olduğunu önemsemedi meggie. sadece sarıldı çünkü o adam onu kurtarmıştı. tekrar gitmeyecekti oraya,gitse bile artık arrogant,meggienin sahipsiz olmadığını düşünecekti.

jack onun kurtarıcısıydı ama asla sevgilisi olamazdı. meggie kendi gibi biriyle asla sevgili olmak istemiyordu. bu batağa daha fazla batmak istemiyordu. onu bu batakdan kurtaracak birini hep aradı. meggie düşüncelere dalmıştı ki otobüsün içinde yankılanan kadın sesiyle irkildi. ineceği yere geldiğini haber veriyordu. Kalktı ve sırt çantasını düzelterek otobüsten aşşağı indi. 

EROİNMAN (günlüğü ve hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin