2. Bölüm

268 18 2
                                    

  Çünkü karşımda şu dünkü Justin duruyodu! İçeri girdiler ve annemle Jeremy sarıldı.

 Annem-Justin gelmen çok iyi oldu. dedi annem Justin'e sarılırken. 

Justin-Evet, seni çok özlemiştim. dedi Justin gözlerini bana çevirerek ve devam etti

:Justin-Kızın mı? Yani yeni üvey kardeşim mi? dedi. Ben ise şaşkınlığımı gizlemek için elimden geleni yapıyodum.

Annem-Evet benim bitane kızım. dedi kollarını belime dolarken. Daha sonra Jerem'ye

:Ben-Hoşgeldiniz. dedim sevimli bi yüz ifadesiyle ve ona sarıldım. Sıra Justin'e gelmişti. Ona elimi uzattım fakat o bana sarıldı ve fısıltıyla:

Justin-Senin peşini bırakmayacağımı söylemiştim. dedi. Ben ise onun yüzüne korkunç bi ifadeyle baktım. içeri geçerken annemi çekiştirip mutfağa soktum ve:

Ben-Anne o adamla evlenme! dedim annemse şakınlık ve kızgınla:

Annem-Niçin? Ben Jeremy'yi seviyorum. dedi. Benim başıma gelenleri öğrensen öyle demezdin gerizekalı. (-.-)

Ben-Çok iticiler, ikiside! dedim yalan söyleme becerimi son günlerde kaybettiğim kesindi.

Annem-Buna sen karışamazsın küçük hanım! dedi ve odaya geçti. Bende üzgün bişekilde içeriye, yemek masasına geçtim. Onlar yemek yeyip düğüne karar verirlerken bense sadece "Evet, bencede öyle olmalı, haklısınız" gibilerinden şeyler söyleyerek onlara katıldığımı hissettirmeye çalışıyodum.

Annem-Justin'le aynı okula gitmen çok iyi olucak Emily. dedi ben suyumu içerken ve birden su nefes boruma gitmiş olacakki deli gibi öksürmeye başladım. Öksürüğüm bitince

:Ben-Ne? Ben burdan ayrılmak dahi istemezken senin şu dediklerine bak anne! Benim özel hayatım ve biricik öğretmenlerim ne olacak,peki ya dostlarım?! Ben burdan ayrılmam anlıyomusun anne ay-rıl-mam! dedim sinirli bi şekilde. Tam annem ağzını açıcakken Jeremy onun başlamamış sözünü kesip:

Jeremy-Hayır gidiceksin hanfendi! Artık senin baban benim ve benim dediklerim olucak! dedi sert bi şekilde.

Annem-Hem daha dün telefonda tarih öğretmeni için yüz kızartıcak şeyler söylüyodun, ne çabuk biricik öğretmenlerin oldu? dedi ona sinirli bi bakış fırlattım (ve yüzüne geldi. bu yüzden annemi hastaneye kaldırdık asdfghjk) ve

 Ben-Hey anne sen kimin tarafındasın? dedim saçma bi tavırla. Tekrar Jeremy lafa dalış yaparak:

Jeremy-Annen bizim tarafımızda ve sende artık buna alışsan iyi edersin! dedi daha sert bi ifadeyle. Birden boynum sabahki gibi acımaya başladı. O acıyla boynumu tuttum ve acıdan gözlerimi sıktım. Annem bunu farketmiş olacakki:

Annem-Emily, iyi misin? dedi elini belime koyarken. Hızlı bi hareketle elimi boynumdan çektim belimle elini ittirdim (kızın olağanında üstünde yetenekleri vaaar :D)

Ben-Bi sorun yok. Sadece boynum tutulmuş. dedim sinirli bi ifadeyle.

Justin-Belki dün gece camı açık bırakmışsındır. dedi gizemli bi ses tonuyla ve kıkırdadı. Ben ise sadece sus pus olmuş yemek örtüsünü inceliyodum (iyi taktik :D)

Jeremy-Bu arada yarın Justin ve sen düğün için kıyafet alıcaksınız. dedi. Ben ise başımı sallamakla yetindim. Daha sonra masadan kalktık ve oturma odasına geçtik. Onlar kahkahalarla sohpet ederken ben üzgün bi şekildeydim. Çok koymuştu Jeremy'nin bu davranışı, anneminde öyle ve lanet olasıca Justin'inde öyle. Sanki bu gece sadece benimle uğraşmak için toplanılmıştı, yemek, düğün kararları felan bahane gibiydi sanki...      

        Jeremy'ler giderken onları uğurladık ve lanet olsunki tekrar sarıldım o mal baba oğula. Justin üzgün olduğumu anlamış olacakki hiçbişey söylemedi bana. Onlar gittiğinde direk yukarı çıktım. Annem arkamdan bişeyler söylüyodu fakat umrumda değildi. Direk camdan dışarı, onların arabasına baktım. Aynı anda Justin'de benim odamın camına bakıyodu. Göz göze geldik ve ona üzgün bi şekilde bakmaya başladım. O ise arabaya hala binmemiş bana bakıyodu. Aslında şuan ona el hareketi çekip içeri geçmek istedim fakat yapmadım. Başımı eğdim ve gitmesini bekledim. Arabaya bindi ve gittiler. Artık kesinlikle tesadüfe inanıyodum ve hayatımın bi boktan ibaret olacağınada öyle. Üstümü çıkardım ve pijamalarımı giyip yatağıma uzandım. Gözlerimi kapadım. Ondan sonra direk uykuya dalmışım zaten.    

           Sabah normal bi şekilde uyandım. Elimi yüzümü yıkayıp aşşağı indim ve bugün annemin mesaisi olduğu için işte olduğu aklıma geldi. Hemen kahvaltımı yaptım ve üstüme beyaz bi atlet ve grimsi bi kapşonlu gydim. Pembe bi eşofman giyerek altıma lacivert spor ayakkabılarımı giydim. Saçlarımı hiç toplamadam pembe fiyonklu bi taç taktım. Annemi arayıp Justin'in numarasını sordum. Daha sonra Justin aradım:

Ben-Alo, Justin sen misin? Ben Emily. dedim.

Justin-Vay canına. Üvey kardeşimde beni aradıysa kesinlikle dünyanın sonu yakındır. dedi uykulu bi ses tonuyla. Onun bu dediğini fazla umursamadım.

Ben-Ne zaman beni almaya geliceksin? dedim.

Justin-Hemen şimdi ve sana bi süprizim olucak dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Neyd şimdi bu? (tanıştırıyim süpriz :D) Neyse hemen yukardan sportif bi çanta aldım ve annemin benim için ayırdığı parayı cüzdanımla beraber koydum. Birden dışardan bi korna sesi duydum. Kesinlikle bu Justin olmalıydı. Yavaş afımlarla yukarı çıktım ve yine yavaşca telefonumu alıp aşşağı indim. Ne kadar yavaş olursam o kadar avantajdı benim için. Dışarı çıktım yine olabildiğince yavaş bi şekilde kapıyı kilitlemeye başladım. Hatta bikaç kez bilerek anahtarı düşürdüm. Birden arkamdan gelen korna sesiyle irkildim ve:Ben-Biraz bekleyemezmisin? dedim ve kapıyı kilitledim. Arkama (yani arabanın olduğu yer apokgbkğıotogyport) döndüğümde dünkü gibi şaşkınlıkla arabaya baktım. Çünkü karşımda Justin ve o günkü mal arkadaşlaeı vardı ve hepsi bana sırıtıyolardı. 

- Miss Nothing - (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin