two sides||c.youngjae

one

Kız dışarıdan gelen sesle kulaklıklarını çıkarıp doğruldu. Gecenin bu saatinde bu kadar sesi kim çıkarabilirdi?

Uzandığı yatağından kalkıp dış kapıya ilerledi ve delikten baktı.

Ah, bu sevdiği adamdı, Jaebum.

Fakat telaşlı bir hali var gibiydi. Hızlıca çantasından anahtarı buldu ve elindeki diğer bütün şeyleri yere atarak titreyen elleriyle kapıyı açtı.

Nihayet içeri girdiğinde, kız şaşkınca yerde bıraktığı eşyalara ve açık bıraktığı kapıya baktı.

Neden böyle davranmıştı? Peşinde biri mi vardı? Veya.. o'nu üzecek her hangi bir şey?

Merakına yenik düşüp kenarda duran anahtarını aldı ve dairesinden çıktı. Genç adamla ikisi pek yakın değildi çünkü Jaebum oldukça asosyal bir insandı ve kızla da pek iletişim kurmazdı.

Hatta Min seo, ona neden aşık olduğunu bile bilmiyordu. Sadece, o duygular içinde yeşermeye başlamıştı.

Ama sevgisi büyüktü. Her saniye onu görmek istiyordu. Hakkında ki herşeyi öğrenmek istiyordu fakat sosyal medya kullanmıyordu,ya da üye olduğu hiç bir kulüp yoktu. Bu olay kızın canını çok sıkıyordu.

Daireleri yan yana olduğu için rahatlıkta ses duyabiliyordu. Bina eskiydi ve bütün daireler küçüktü. Sevimli bir görüntüydü. Min seo bu fırsattan yararlanarak Jaebum'un bazen müzik dinlemesine rastlamıştı ve nasıl tarzlardan hoşlandığını çözebilmişti.

Kız, korkak adımlarla dairenin önüne geldi. Jaebum'un bütün eşyaları buradaydı. Kız yere eğildi ve eşyaları aldı. Böylece bırakması doğru değildi. Jaebum içinde çok endişeliydi. Korkuyordu, ona bir şey olmasından.

Jaebum ona kızabilirdi, teşekkür edebilirdi ya da her zaman ki gibi sessiz kalır sadece yüzüne küçük bir ifade yerleştirebilirdi.

Min seo bunları düşünmeyi bıraktı ve daireye daldı. Issız bir evdi. Gözleriyle Jaebum'un çerçevelerde arkadaşlarıyla sarılarak gülümsediği fotoğraflar bulabileceğini düşünmüştü.

Ama büyük bir hayal kırıklığıydı. Çerçeve bile yoktu. Duvarlarda bir kaç tane amaçsız resimler ve müzik grubu posteri vardı.

Kız adımlarını hızlattı ve kapısı aralık olan odanın önünde durdu. Burası Jaebum'un odasıydı, anlamıştı. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu,elleri titriyordu ve terlemişti.

Sol eliyle kapı kolunu tutup heyecanla odayı araladı.

Gözleri hızla odayı tararken görmeyi beklediği sevdiği çocuk iken, bir yabancıyla karşılaşmıştı.

Ağzından istemsiz olarak bir çığlık kaçınca yataktaki çocukta uykusundan uyandı. İlk başta uyku sersemliğinden olsa gerek, safça etrafına bakınmıştı. Fakat çok geçmeden kızı gördü ve gözleri korku ve endişeyle büyüdü.

"Mi-minseo? Senin burada ne işin v-var?"

Kız yataktaki yabancının adını bilmesine şaşkınlıkla ve bir tutamda korkuyla tepki verdi.

"Adımı nereden biliyorsun sen?!"

Genç adam bir süre daha sırrını saklamak için yalanlarına devam etti.

"Ben Youngjae, Jaebum'un arkadaşıyım. Bugün evde olmayacaktı."

Minseo buna elbette, inanmamıştı. Akıllı bir kızdı o.

"O'nu eve girerken gördüm, bana yalan söyleme!"

Genç adam köşeye sıkıştığığını farkettiğinde acı dolu bir nefes verdi.

Şimdi ne yapacaktı? Bu kıza sırrını söylemeli miydi? Gece bire kadar asıl vücudundan farklı bir vücutla dolaştığı, asıl isminin Choi Youngjae olduğunu?

Bir süre ikiside aklındaki düşünceleri karşısındakiyle paylaşmadı, yanlızca birbirlerine bakmakla yetindiler.

Ve ikilinin kaderi böylece kesişmişti.