Bölüm 2:Gerçekleşmeyecek Hayal

41 5 0
                                    

"Oh, güzel isim." Dedim suratına bakıp gülümseyerek.

"Sağol." dedi suratıma bakmadan. Ne sanıyordu kendisini? Sinirlendiğimi belli etmemek için sıradan kalkıp kapıya doğru ilerledim. Arkamdan "Beni de bekle!" diye seslendi ama duymamazlıktan geldim. Yemekhaneye doğru ilerledim. Arkamdan koşarak geldi.

"Sana beklemeni söyledim!" dedi ama yine cevap vermedim. Yemekhaneye varana kadar konuşmadık. Yemek almak için sıraya girdim ve yemeği alıp boş bi masaya oturana kadar peşimi bırakmadı.

"Seninki de güzel."

"Anlamadım."

"İsmin, güzel." dedi suratıma sırıtarak. Çok güzel bir kızdı. Değişik bir tarafı vardı, soğuk ama sevimli. Kısa bir sessizlikten sonra devam etti.

"Az önce soğuk davrandığım için üzgünüm. Moralim, biraz bozuk ta, üzgünüm."

"Oh, evet. Şey.. Sorun değil. Sen iyi misin?"

"Evet, evet. Sadece, buraya alışmaya çalışıyorum. Anlarsın ya, yeni ev, yeni okul."

"Senin için zor olmalı. Yani.. Eski hayatını bırakıp yeni birine başlamak."

"Eski hayatım.." dedi ama devam etmedi. Tabağındaki bezelye taneleriyle oynamaya başladı. Daha sonra devam etti. "Eski hayatım, biraz sorunluydu. Annem üvey babamdan ayrılmak istedi ama o buna izin vermedi. Anneme 'benden boşanırsan kızını öldürürüm' diye tehtid etti. Annem de kulak asmadı ve onu boşadı. Şimdi de buraya kaçtık -annem geldiğimizi söylüyor tabii-." Dedi. Gözlerinin dolduğunu gizleyerek yemeğini yemeye başladı.

"Buna üzüldüm."

"Evet, herkes aynı şeyi söyler. Her neyse. Sen neler yapıyorsun ne zamandır burda oturuyorsun?"

"Ben.. Doğduğumdan beri."

"Ah evet bu çok sıkıcı."

Ders saati gelene kadar sohbet ettik. Hayatını daha derin anlattı. Bu kadar yeni tanışmamıza rağmen bana her şeyi anlatması ona güvenmemi sağlıyordu. Okul çıkışı beni evlerine davet etti. Annesi arabasıyla okuldan almaya geldi. Evlerine gittiğimizde yağmur dinmişti. Büyük bi evde oturuyorlardı. Büyük ve pahalı. Avril'in odasına çıktık ve bilgisayara girip okul bloğunu incelemeye başladık. Neredeyse herkesin -okul da popiler kişilerin- kimler olduğunu anlattım ve fotoğraflarına baktık.

"Sizin okul biraz sıkıcı.."

"Fazlasıyla."

"Peki buna nasıl katlanıyorsun? yani güzel arkadaşlıkların olmalı."

"Ah, benim mi? Pek sayılmaz daha açık konuşmak gerekirse tek arkadaşım sensin"

"Aynı durumdayız yani." diyerek güldü. daha sonra annesi odaya girdi ve pizza söylediğini ayrıca kendisinin işi çıktığı için gitmesi gerektiğini söyledi. Pizzayı yemek için salona gittik. Avril televizyonu açıp tekli mor koltuğa oturdu. Bende karşısındaki ikili lacivert koltuğa geçtim. Bir yandan televizyon izleyip bir yandan pizzaları yiyorduk.

"Ee okulda özel birileri var mı" diye sordu gözünü televizyondan ayırmayarak. "Özel birileri derken?"

"İşte sevgilin ya da hoşlandığın biri?"

"Oh, evet yani ha- hayır kimse yok."

"Öyle mi? Yani şuan suratının kızarmasının sebebi olan kimse yok öyle mi?" diyerek güldü. daha sonra devam etti."Ah hadi ama. Anlatsana, biliyor mu?" "Neyi biliyor mu?"

"Salağı oynamayı kes. Ondan hoşlandığından haberi var mı? Ve.. sen de bir resmi var mı? Oh sorduğum soruya bak. Elbette vardır." diyerek heyecanla koltuğundan kalkıp yanıma oturdu.

"Ah kes şunu.." diyerek güldüm. Daha sonra hafif utanmış bir ses tonuyla devam ettim. "Tamam bir çocuk var ve bende de bir resmi var ama daha fazla soru sorma. Ve son olarak hoşlandığımı bilmiyor belki benden haberi bile yokt-" derken telefonu çaldı. Kısa bir konuşmadan sonra

"Annem bugün dönemeyeceğini söylüyor. Burada kalabilirsin değil mi?" dedi. Burada kalmama imkan yoktu. Annemin izin verme olasılığını düşünemiyordum bile. Ama bu kadar karmaşık bir şekilde anlatmak istemedim.

"Burada kalamam ama sen bize gelebilirsin." diyerek kısaca özetledim. "Ah, tabi harika olur. Gidip hazırlanayım sonra çıkalım." diyerek odasına çıktı. Çok geçmeden evden çıktık. Eve kadar yürümek zorunda kaldık. Eve yaklaştığımızda hava iyice kararıyordu. Ve o lanet olası çamur yokuşa gelmiştik. Zorlu bi yoldan sonra eve vardık. İçeri girdiğimizde sadece büyükannem ve küçük kardeşim vardı. Avril'le tanıştırdıktan sonra odama çıktık. Biraz küçük, eski ve dağınıktı.

"Sanırım yerde yatabilirsin?" diye sordum ama beni duymamışcasına suratıma bakıp konuşmaya başladı.

"Boşver şimdi bunları sen şu çocuktan bahset." dedi.

"Neyinden bahsedeyim ki? İşte adı Loren. Loren Dylan. Genellkile 'kötü çocuklarla' takılır. Ve varlığımdan haberi yok."

"O zaman seni farketmesini sağla. Git tanış onunla, mesaj at, mektup yaz." "Bunlar işe yarar mı?"

"Güven bana."

"Ah hayır. Bunu yapamam yani karşısına çıkamam, imkanı yok. Beni beğenmez rezil oluşumla kalırım."

"Seni neden beğenmesin ki? Sen güzel bi kızsın Lexi. Ve bekleyerek sadece vakit kaybedersin."

"Ben konuşamam ki utanırım."

"Pekala. Bak ne diyeceğim. Onunla senin yerine konuşmamı istermisin?"

"Hayır. Hayatta olmaz. Bak kapatalım bu konuyu lütfen." Diyerek konuyu kapadım. Loren'la konuşmak benim için sadece bir hayal. Asla gerçekleşmeyecek bir hayal.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BelirsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin