Kitabından bir sayfa daha okuyup kapattı ve gelen kahvesinden bir yudum daha aldı genç kadın. Karşısında bu kafeye geldiğinden beri onu izleyen bir adam oturuyordu ama genç kadın bunun farkında değildi. Şayet farkında olsaydı, o adamın onu tamı tamına 10 senedir izlediğini fark etmiş olurdu. Dalgın bir kadındı o ama genç adamda en çok bu dalgınlığının özlemini çekiyordu.
Genç kadının telefonu çaldı. Telefonunun ekranına bakınca yüzünde daima olan gülümseme söndü. Huzursuzca yerinde kıpırdandı ve telefonu açtı. Genç adam, konuşmaları duyamıyordu fakat kadının dudak hareketlerinden babası olduğunu anlamıştı.
"Ah, İbrahim," diye geçirdi içinden. "Seni bir elime geçirirsem boğazını parçalayacağım."
O içinden böyle geçirirken genç kadın sinirle eşyalarını toplamaya başladı ve ücretini ödemeyi unutarak kafeden ayrıldı. O, unutkan bir kadındı.
Genç adam yerinden kalktı ve kasiyere genç kadının oturduğu masanın numarasını da söyleyerek hesabı ödeyip kafeden ayrıldı. Nereye gideceğini biliyordu, bu yüzden kadını takip etmeyi bırakarak mezarlığa sürdü arabasını.
Mezarlığa gelince arabadan inip çiçeklerini de aldıktan sonra sertçe kapıyı kapatarak takım elbisesinin el verdiği kadarıyla hızlı adımlarla mezarlığa ilerledi. Ablasının ve annesinin mezarına.
"Selam," dedi mezarlara usulca yaklaşıp. "Hava bugün biraz kötü, üşüdünüz mü?"
Elindeki iki demet çiçeğin tekini annesinin, tekinin ablasının mezarının üstüne koydu.
"Merak etme anne, her şey açıklığa kavuşacak. Sadece biraz zaman gerekli. İstediğin şeyi sana getireceğim."
Bugün onların mezarlarını sulamayacaktı, dediği gibi hava kötüydü ve onların üşümesini istemezdi genç adam.
"Abla, seni hatırlamadığım için üzgünüm. Fotoğraflarına bakmaya da cesaret edemiyorum. O güzel yüzünü, keşke hatırlayacak kadar çok görebilseydim."
Genç adam, sadece buraya geldiğinde ağlardı. Çok sık değildi ama yinede ağlardı. Bugün daha gözleri yeni yeni dolmaya başlarken uzaktan ama bu mezarlıktan bir çığlık duyduğunda irkildi. O buraya hep bu saatlerde gelirdi ve genelde bu saatlerde kimse olmazdı burada. Şaşırdı.
Sonra bir şey daha fark etti.
Bu ses, daha bir saat öncesine kadar izlediği genç kadına aitti.
Lakin ikisinin de bilmediği bir gerçek vardı.
Bu mezarlık, onları birbirlerine bağlayacak ilk bağ olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceyi Sana Yazdım
Teen Fiction"Baba," dedim. "Bende gelmek zorunda mıyım?" "Bu akşamın asıl karakteri sensin zaten oğlum." Cümlesinden sonra attığı kahkaha, sokağı inletmişti. "Ne demek istiyorsun, baba?" "Sende artık baban gibi katil olacaksın demek istiyorum, oğlum."