Canım çok sıkılmıştı tam almestine gidelim diyecekken kőşede duran tűy dikkatimi çekti o adamla konuşurken tűyű aldım.
**********
Ayy ben gene dışımdan dűşűndűm yeter be bu ne rezillik kızım bi dur sen koskoca savcısın
... Gőzlerimi tekrar açtığımda bay vin tok bir ses ile :"Bayan barine bayan almestin uyanın lűtfen gőrűşme yerine geldik." Ben:Geldikmi ? Ne çabuk Koltuktan biraz doğrulduktan sonra geldiğimiz bu harabe yerin neresi olduğunu anlamaya çalışıyordum o sırada bay gıcık kapımı açıp: Bayan almestin yol uzun geldi galiba. dedi. İşte herzaman ki bay gıcık. Ben: şey bay gıc yani şey bay ady neden burası? Bay gıcık: nedenini size içeride anlatacaklar buyrun gidelim. Ben: bay vin çantamı ve spor ayakkabılarımı verir misiniz?lűtfen. Bay vin: tabi efendim ... Bay vin: buyrun efendim. Ben ve bay gıcık (ayy birdaha bay gıcık demesemmi az kalsın ağzımdan kaçıyordu amaaan neyse hak etmese sőylemezdim zaten) ayakkabılarımı değiştirince yıkık dőkűk binadan içeri girdik. Ayy Allah'ım iyiki spor ayakkabılarımı almışım yanıma yoksa nasıl yűrűrdűm bu binanın içinde o 1 metre topuklulularla. .... Yűrűdűk biraz o yıkık binanın içinde sonra 2 kat aşşağıda beyaz bir kapıya vardık. Kapıyı açıp içeri girdik. İçerisi siyah ve beyaz olarak 2 ye ayrılmıştı sanki. Odanın tek őzelliği siyahın bir tarafta beyazın bir tarafta olmasıydı ve ve şey bu iki zıt rengin arasında incecik bir çizgi vardı bőyle koyu bir kan kırmızısı gibiydi incecik çizginin rengi.Tabiki bu da ayrı bir anlam taşıyor olmalı canım dekoratif olarak yapılsa belli olurdu herhalde. Ben dűşűncelere dalmışken birden bizim girdiğimiz beyaz kapı gıcırtıyla hafifçe açıldı ve kapının kulpunda bir el belirdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.