Hızlı adımlarla yağmurdan kaçıyordum. Eve gidip, yorganımın altına girip, saatlerce ağlayabilirdim. Şakam yok. Üzerimde yere kadar uzanan bir abiye ile ne kadar iyi yürüyebilirdim ki vesselam, söyleyin. Yüzümdeki makyaj yağmur damlaları ile akıyordu.
Eve geldiğimde kapıyı anahtarımla açtım ve koridorun sonundaki odama attım kendimi. Kıyafetlerimi çıkarmadan duşa girdim. Ağlayarak yere çöktüm. Hıçkırıklar su sesi ile birleşmişti. Nişanımda aldatıldığımı öğrenmem kadar kötü bir şey olabileceğini zannetmiyorum. Nefesim kesiliyordu. Nefes almak oldukça zordu. Kalbim paramparça olmuştu.
Yavaşça ayağa kalktım ve zar zor küvetten çıktım. Başımı aynaya çevirdiğimde karşılaştığım görüntü içler acısıydı. Makyajım akmış, maşalı sarı saçlarım ıslanmıştı. Son zamanlarda o kadar zayıflamıştım ki, yakında kaybolacaktım sanki.
Üzerimdeki tos pembe elbiseyi çıkardım ve yere düşmesine izin verdim. Kendimi aptalın teki gibi hissediyordum. Ben kolay kolay ağlamayan, hayatın tadını çıkaran Özge Karlaman'dım. Ben ağlamazdım. Her şeyi dalgaya vuran bir kişiliğim vardı. Her daim her şeyle alay eder, eğlenirdim. Hayat benim için eğlenceden, sarhoşluktan, çılgınlıktan ibaretti.
Ben koskoca Halit Karlaman'ın kızıydım. Ben aldatılamazdım. Ben aldatırdım. Herkes beni severdi ve ben buna alışıktım ama şimdi, aldatılmıştım.
Etrafımdaki herkes bana hayrandı. Kızıl belime kadar uzanan saçlarıma, masmavi kocaman gözlerime, ufacık kalkık burnuma, kemikli yüzüme, bir bakanın bir daha baktığı fiziğime herkes hayrandı. Herkes beni severdi. Ben insanların duygularına pek önem vermezdim.
Bir kaç ay öncesiydi. En yakın arkadaşım Andaç'ın doğum günü partisine gitmiştim. Andaç da en az benim kadar çılgın ve güzel bir kızdı. Sapsarı omuzlarını biraz geçen saçları, kalın kahverengi kaşları, yeşil gözleri ile herkesin hayallerini süslerdi.
Partide çılgınlarcasına eğlenmiştim. Dönüşte Demirhan beni evime bırakmak istemişti. Ona istemediğimi söylemiştim ama uzun ısrarları sonucu arabasına zorla da olsa binmiştim. Demirhan yakışıklıydı, çekiciydi. Ondan hoşlanmıştım.
Bir kaç hafta takılmıştık. Onun mükemmel bir insan olduğunu düşünüyordum. O harikaydı. Komik, yakışıklı, çekici... Onun da benden hoşlandığına o kadar emindim ki.
Bir kaç hafta sonrasında çıkmaya başladık. O şu ana kadar çıktığım en harika ve yakışıklı insandı. Sonrasında bir gün evine gittim. Ona aşık olduğumu söyledim. Onunla evlenmek istiyordum. Yirmi altı yaşındaydım ve evde kalma yolunda gidiyordum. Gidiyorduk.
Evlilik gibi bir hata yapmayacağını, sadece takılmak ve vakit geçirmek istediğini söyledi. Hiç böyle bir cevap beklemiyordum. Ona resmen evlenme teklifi etmiştim, ben reddedilemezdim.
Andaç ile uzunca bir süre düşündük ve saçma bir plan yaptık. Ben Demirhan ile evlenmeliydim. Biz birbirimiz için yaratılmıştık.
Andaç'a gidip hamile olduğumu söyledim. Şaşkındı. Küfürler savurdu. Bunu kabul edemezmiş. Hayatımda bu kadar aşağılanmamıştım. Gerçi, ben hiç aşağılanmamıştım.
Test yaptırmak istedi. Bebek henüz doğmadan böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledim. Sonrası ise malum...
Hayatımda en nefret ettiğim kız, Şeyma. Demirhan beni Şeyma ile aldatamazdı. Ben bunu kabul edemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR BIÇAK - Kızıl 1
FantasyO acımasız ve güzel bir kız. Ben ise... Ben ise onun için pek bir şey ifade etmeyen biriyim. O çok farklı. Tek isteği intikam. Tek isteği bu. Tek isteği... Bunun için her şeyi göze alabilecek bir kızsa eğer, yardımımı ister. Değil mi?