Uras-Sergio Carjaval😙😙
Arya-Barbara Palvin😊😊
Hocanın sesiyle şaşkınca ayağa kalktım.Bütün gözler üstümdeydi.
"Ben aşka inanmıyorum hocam!"
"Peki neden inanmıyorsun Arya?"
"Bence aşk Nazım Hikmet'in Piraye'ye bir mektubunda senin adını kol saatimin kayışına kazıdım dediği hâlde Vera yazması kadar anlamsız..."
"Sırf bu yüzden mi inanmıyorsun?"dedi Uras.
"Sen inanıyor musun sanki?"dedim alaycı bir tavırla.
"Bunu yasamadan bilemessin!"dedi.
"Bunu sen mi söylüyorsun her gece-"dememle zilin tiz sesini duymam bir oldu.
Tek kaşını kaldırmış bana bakarken sinirle kafamı diğer tarafa çevirdiğim an Arasla çarpıstım.Esila ve Aras ile bahçeye indik.Esila Berin'in yanına giderken bizde bahcenin köşesindeki küçük banka oturduk.Yüzüm asıktı.Aras anlayıp ne olduğunu sordu.Bende olanları anlattım."Ne var bunda normal Uras hep böyledir "deyip konuyu kapattı.Bende telefonumun bildirim sesiyle telefonumu çıkardım.Gelen mesaja baktım.Annem "Çabuk eve gel!"yazmıştı.Müdür odasına çıkıp izin kağıdı alıp toparlandım.Taksiye binip eve gittim.O telaşla çantamdaki anahtarı bulmaya çalıştım sonunda bulabilmiştim.Kapıyı açıp çantamı kenara fırlattım.Kafamı kaldırdığımda gördüğüm manzara bende şok etkisi yarattı.Kırık cam parçaları,yastıklar bir yerde ev resmen savaş alanına dönmüştü.Annem eliyle yüzünü kapamış bir şekilde ağlıyordu.Yanına gidip ne olduğu soracaktım ama vazgectim daha çok uzulecekti.Üst kata çıkıp yatak odasına çıktım.Babamın eşyaları yerinde değildi.Bavulda yerinde yoktu.Kesin yine evi terk etti.Ama bu sefer farklıydı.Annem hic bu kadar kötü olmamıştı.Annemin yanına gidip su içip uzanmasını söyledim.Uzandıktan yarım saat sonra uykuya daldı.Hemen telefonunu açıp babamı aradım.Fakat ulaşılamıyor tabiki de sürekli boyle anlamıyorum niye kapalı şu telefon neyse sakin olucam!Annem uyurken odama çıkıp batmanli pijamalarımı ve yumuşak panduflarımı giydim.Saçlarım dağınık olduğu için merdivenlerden aşağı inerken hemen bir topuz yaptım.Mutfağa gittim ve kendime sandviç hazırlayıp camın önünde duran ikili koltuğa oturdum.Hazırladığım lezzetli sandvicimi yedim.Dışarıyı izlerken annem yanıma geldi ve yanıma oturdu.Birbirimize baktıktan sonra annem kem küm etmeye başladı bisey soylicekti ama soyleyemiyordu.
"Anne söyle artık!"dedim.
"Tamam biz babanla boşanmaya karar verdik."dedi biraz şok oldum ama en iyisi buydu galiba...
"Peki babamın nereye gittiğini biliyor musun?"
"Ne bileyim kızım otele falan gitmiştir.Bilmiyorum."dedi.
Yavaşça odama çıkıp dizleri yırtık açık renk kot pantolonumu üstüne sıyah beyaz çizgili tisortumu geçirip aşağı indim.Siyah süpergaları giyip dışarı çıktım arabama binip sahile doğru sürmeye başladım.Sahile geldiğimde sessizlik vardı.Bankalardan birine oturup deniz kokusunu içime çektim.Aklıma o gün gelmişti.Hayatımın en mutlu günü Arası tanıdığım gün... Hayatımda beni mutlu eden tek insan olarak bildim onu.Gözlerimde biriken yaşlara hakim olamadan inci tanesi gibi yüzümden aşağıya süzülüyordu.Birden önümde çifte ve arabadaki bebeğe baktım.Ne kadar da mutlulardı.Ne olurdu sanki bizde boyle mutlu olabilseydik.Her gün kavga sesleriyle uyanmaktansa ailecek kahvaltı yapsaydık.Ama olmadı...
Bebege yaklaştım.Elimle hafifçe basını oksayarak yanağından öptüm çok tatlıydı.Umarım Arasla bizim çocuğumuzda boyle olurdu...