†
"Yapmak zorunda mıyım?"
Gözlerim korkuyla açılmış, dudaklarımı ise hafiften bir titreme ile bezemişti. Sebebi; şu an bulunduğum zifiri karanlık yolun sislerle sarılı olması, diğer ucuna bakmaya devam ettikçe de izlediğim korku filmleriyle birebir örtüşmesiydi... Ölesiye korkuyordum ve girdiğimiz iddiayı kaybetmem, korkumu istemsiz olarak arttırıyordu.
Ah akılsız kafam!
Hangi akla hizmet berbat olduğum bir oyunu oynamak için irdelemiştim ki?
Ben kendi düşüncelerimle cebelleşip duruyordum ve...Ve kıkırtılar...
Sağ yanımdaki Yoongi hyung ile sol yanımdaki Taehyung gülerek kollarını omzuma attıklarında zihnimde ikisini de çeşitli yerlerinden bıçaklayıp, çakallara yem ediyordum bile. Sinirlerim fazlasıyla gergindi. Her an bir delilik yapma ihtimalim çok yüksekti amma velakin sakin olmam gerekiyordu.
"Yapmak istemediğini biliyoruz Jimin. Üzgünüm ama kaybettin ve cezana katlanmak zorundasın."
Kulağımın hemen dibinde, o sinir bozucu alaylı sesini duyuran Taehyung'un suratına her ne kadar çarpmak istesem de haklıydı ve ben bir şey yapamamaktan sinir krizleri geçiriyordum. Bir kere daha yutkunup her hallerinden eğlendiklerini belli eden ikilinin tutuşundan sıyrıldım ve gülüşlerine aldırmamaya çalıştım. Dile kolay, eyleme dökmesi zordu...
Korkuyla harmanlanan bedenimi hareket etmeye zorlayarak ilk adımımı attım.
Hiçbir zaman yakınına bile yaklaşmayacağım yolda öylece dikilip duruyordum, bir yandan da kurtuluş yolu arıyordum ama ok yaydan çıkmıştı bir kere... Ceza buydu ve bu sebepten ötürü dua etmeyi ihmal etmeden, sessizce adımlarımı ilerlettim.Tetikte, korkmuş ve öfkeli...
Başıma neler gelecekti?
Bunu tanrı bilirdi.Ama bir gerçek vardı;
''İnada bindirmek sağlıklı değildi.''†
[Hikayede birkaç değişiklik yapılacaktır.]
Okuyan, oy veren ve yorum yapan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.