Merhabaa, öncelikle zamanınızı ayırıp hikayemizi okuduğunuz için gerçekten çok ama çok teşekkürler! Bu benim ilk hikaye yazışımdı ve acemiyim o yüzden hatalarımı görmezden gelin, niysee.. Bu bölümü Büşra'ma hediye etmek istiyorum ^^ Seni seviyoruz Büşra ❤
Saat 7'ye doğru makyajımı yapmak için aynanın karşısına geçmiştim, bir yandan makyajımı yaparken bir yandan da arkadaşım Daisy ile konuşuyordum. O da benim gibi gece için çok heyecanlıydı ve daha şimdiden eski arkadaşlarımız dedikodusunu yapmaya başlamıştı.. Eski arkadaş demek biraz garipti sonuçta 5 yıl önce hepimiz birbirimizi kardeş olarak görüyorduk. Ailelerimiz yakındı, evlerimiz yakındı, birbirimize yakındık ama şimdi büyümüştük ve her birimiz dağılmıştık... Saat 7'yi gösterdiğinde masamın üzerinde telefonumun titrediğini gördüm, ekrandan mesaja baktığımda Louis'in ''Aşağıdayım seni bekliyorum.'' mesajını gördüm. Çantama son olarak parfümümü ve telefonumu da koyduktan sonra aşağı doğru indim. Ev yine sessiz ve boştu kocaman evde sadece ben vardım ve ben de gidiyorum aşağı katlar soğuktu annem ile kullanmadığımız iki oda daha vardı. Onların içine girmek istemiyordum çünkü korkunç derecede soğuk, sessiz ve anı doluydu hatırlamak istemediğim bir çok anı.. Koridorda son kez boy aynasında kendime baktığımda hazır olduğumu hissettim.. Hayır hazır hissetmiyordum karnım ağrımaya, ellerim titremeye başlamıştı fakat artık geri dönüş yoktu derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım ve Louis'in o sıcacık gülümsemesini gördüm. Beni gördüğü an o tatlı, masum gülümsemesi gitmiş onun yerine içinde başka kıvılcımlar öten gülümseme gelmişti. Bilirsiniz güzel birini gördüğünüzde içinizde onu isteme duygusu gelir ve istemeden yüzünüzde öyle bir gülümseme oluşur. İşte Louis'in suratında da o gülüş vardı, önce makyajlı yüzüme daha sonra kırmızı mini elbiseme baktı. Tekrar ve tekrar...
''Vay canına bu gece...'' tekrar bana baktı ve baştan aşağı incelemeye başladı ''..çok güzel olmuşsun'' dedi ve gözlerimin içine baktı ''Teşekkür ederim. '' dedim ve yanağına bir öpücük kondurdum. Beni şoför koltuğunun yanındaki koltuğa oturtup kemerimi bağladıktan sonra kendi koltuğuna geçti. ''Louis..'' dedim emniyet kemerimi düzelterek ''Sen bilirsin bugün sence gelmeyen olur mu?'' bu soruyu sorarken Louis'in bir şeylerden şüphelenmemesini umuyordum ama neyse ki dikkati benden daha çok yoldaydı. ''Hayır herkes geliyormuş'' dedi hala dikkati yoldaydı aslında bu iyi bir şeydi en azından ölümüm bir araba kazasıyla olmazdı. Çünkü Louis gibi biri asla kaza yapmazdı özellikle onun yanında mini elbiseli kız arkadaşı varken bile dikkati hala yoldaydı.. Restauranta geldiğimizde otoparkta bekleyen valeler direk arabamızın yanına geldi. Louis'den arabanın anahtarını aldıktan sonra arabayı park etmek üzere ortalıkta ayrıldı. Louis'in elini olabildiğince sıkı tutmuştum ve ona yanaşmıştım onunda benim ona olan ilgim hoşuna gitmişti ki oda benim elimi sıkıca tuttu. Daha sonra restauranta girdik, kapının oradaki saçlarını at kuyruğu yapmış kız gülen yüzüyle bizi karşıladı. Louis ona bir şeyler anlatırken ben de gözlerimle masamızı arıyordum, aslında daha çok O'nu arıyordum. daha sonra kız 'Buyrun bu taraftan' diyerek bizi arka taraflara götürdü arkalara gittikçe keman seslerinin arttığını ve gürültüden daha çok sesiz bir alana gittiğimizi fark ettim. Etrafta o'nu ararken birden durduğumuzu ve kızın 'Bu masa' dediğini fark ettim. Kafamı çevirdiğimde karşımdaki masada oturuyordu ve bana gülümsüyordu. O muhteşem yeşil gözleri, gamzeleri ve asla değişmeyen kıvırcık saçları ile masada oturmuş bana bakıyordu.. 'Harry' diye seslendim sadece benim duyabileceğim bir sesle, sanki o da beni duymuş gibiydi çünkü ağzını oynatarak 'Sasha' dediğini duyar gibiydim..